bugün

manen çok kıymetli anahtarlığım sana sesleniyorum ben bu yazıyı sana yazdım.
a* koyduğumun şu tek göz odasında hangi cehennemdeysen çık dışarı. yeter daa!
edit: enekdarlar goltuun altındaymış ehehehe.
Kokun sinmiş üstüme..

Bugün eve gelince farkettim. Sanırım bi yarım saat omzunda uyumak bile kokunu üzerime geçirmek için yeterli olmuş..

Ah canim ah benim ahirim. Ne iyi geldin bana.. resmen yaptiklarinla gösteriyorsun sevgini.

Benim yanimda sürekli gülüyorsun. Sabahları ya da bazı akşamlar beni telefonla uyandırıyorsun. Usumeyim diye kolunu atıyorsun öyle yürüyoruz yolda. Hasta olduğumda beni yerimden kaldirmiyosun ve bana ellerimle yaptığın karisimi yediriyorsun..

Daha neler neler var.. hangisini anlatayım ki.. bakışlarin bile herşeye yetiyor aslında.

Yanaklarimi sıkıp burnuma böyle dokunuyorsun ya kendimi çocuk gibi hissediyorum.. yanında mutluyum. Çok mutluyum hemde.

Arada gözün dudaklarima gidiyor farketmiyorum sanma. Merak etme böyle olmaya devam edersen öpeceksin o dudakları hep. Onlar hep senin olacak seni öpecek..
twiiter almışsın daha yeni gördüm yıllardır yüzünü görmüyordum. deseydin bakardık bir de bir yıl olmuş alalı insan bir der yıllardır görmüyorum seni. instagramda da profilini gizlemesen iyi olurdu resimlerini merak ediyorum ama takip edip bir tarafını kaldırmaktansa en iyisi şu profilini açık hale getir. yada getirme mk banane ya sokuyum twetine de instagramına da sanada mk.
sana dedim düzelene kadar dur burda diye niye durmadın ? bak nasıl oldu. inanmadın yine di mi gerçekten ihtiyaç olduğunu.
Bazı zamanlar, özellikle dün ne kadar ihtiyacım vardı sana. Ben hep seni aradım gördüğüm yüzlerde konuştuğum insanlarda hep seni aradım. Sandım ki herkes senin gibi. Değilmiş anladım. Bu yaşadıklarım hep senin yüzünden. Sana bunun hesabını sormak istiyorum.
gelsen diyorum bekletmesen artık . zihnimde yüzünü canlandırırken o sis bulutunu kaLdırsan . senin gülüşünü mimiklerini hatırlasam tekrar . gel artık adını sanını hakkında herşeyi öğrensem .*
neden hatırlatyamıyorum diye sorarsan
altıüstü iki defa gördüm ve dikkatimi dağıttığın için yüzünü kişiliğini analiz edemedim.*
bana yardım et. ama halet-i ruhiyyemin ırzıma geçmeden.

gerçi bir tecavüz daha edemezsin. edersen nekrofilsin.
kapina kadar geldim cama dahi cikmadin okuzun onde gideni degilsin de nesin?
karanlık bir ruh halini anlamak zordur.. içinde bulunduğun durumu genellikle çıktıktan sonra anlarsın, eğer o an da anlamaya çalışırsan, bunun yeterli gelmediğini görür ve her seferinde başa dönerek yeniden kendini anlamaya çalışırsın, üstelik anladıklarını da beğenmezsin, yeterince açıklayıcı bulmaz ve karşındakinin de çoğunlukla seni anlamadığını düşünürsün, bu durum canını sıkar elbette ve bir çöp sigaraya ihtiyaç duyarsın, ve onu yakmak için bir adet kibrite.. kül tablasına pek ihtiyacın olduğunu sanmıyorum çünkü külleri gelişigüzel savuracaksın, ne de olsa senin için burası, ve burası, ve şurası ve orası da, tıpkı dışarısı gibi kocaman bir çöplükten ibarettir, ve izmariti gömmek için, gözüne hayat dolu görünen tek canlıyı, küçük bir saksıyı kullanırsın.. hiç hoş bir hareket değil belki ama bunu sana yaptıran şey de zaten karanlık ruh halin değil miydi..?

*

ama bakın gördü sizi, gözlerinizi kısıp iğrenerek onu izlediğinizi farketti.. siz belli etmek istemiyordunuz belki ve bakışlarınızdaki o iğreti ifadenize kapalı şaşkın bir etek giydirmiştiniz.. ama geç kaldınız, şaşırdığınızı değil, iğrendiğinizi anladı, çıplak yakalandınız..

canını sıktınız adamın, henüz birkaç fırt çekmişti ki sinirlenip sigarayı yere attı ve ayaklarının altında ezdi, “oldu mu? tüm istediğin bu mu?”

mutfağa gidip sürahiye su doldurdu ve saksıyı suladı..

izmaritleri eliyle tek tek topladı ve ait oldukları yere, çöp kovasına attı..

- özür dilerim.. dedi

bu kez de gözlerinize mini sevecen bir etek giydirip şuh bir biçimde gülümsediniz ona..

*

ama bir defa çıplak yakalandıysanız, bir kez olsun göründüyse memenizdeki birkaç küçük ben, göbeğinizdeki doğum lekesi ya da kasıklarınız bir kez olsun açıkta kaldıysa, ne giyerseniz giyin; siz ve gözleriniz bu adamı artık kandıramaz..

o, bir an önce bu karanlık odayı terk etmesi gerektiğini anlamıştır..

ve özrü size değil,

saksıyadır..

**
sana demiştim Çiğdem. bu çocuk sözünde durmaz. dinlemedin beni. dinlemedin.*
bir şeyler yazmaya bile derman kalmadı bende.
Şu an ihtiyacım olan tek şey aşkla gülen gözlerini görmek.
Senin ben ta mına koyim.
ben de bir gün sana buradaki yazarların yaptığı gibi dolu dolu iştiyakla bir şeyler yazmak istiyorum ama ne anlatacağım neyi açığa kavuşturacağım bilmiyorum. çünkü hiçbir şeyi saklamadan gizlemeden tüm varlığımı dökmüştüm önüne.
burada uzun uzun yazılar yazan, yazabilen insanlara hayranım biliyor musun? hem hayranım hem de üzülüyorum onlar için. çünkü eminim ki bir çoğu cesaret edemedikleri ya da fırsatını bulamadıkları şeyleri yazıyorlar buraya. yani içinde kalan ukteleri.
ben ise yıllardır varlığınla yoksunluk duygusunu hiç tatmamış biriyim, dilerim allah'tan hiçbir zamanda tatmam.
sana olan saygım ve sevgim hala genç ve hala diri. paslanmamaya ant içmiş batık bir gemi gibi...
gelme artık.
özür dilerim bana olan güvenini sarstım. böyle olmamalıydı biliyorum ama ne yapayım işte aşık oldum. sen beni hiç sevmedin, daha doğrusu bir erkeği sever gibi sevmedin, sevmeyeceksin de, kızmıyorum sana. ama bir düşünsene beni en iyi bilen sen ve seni en iyi bilen ben varım bu hayatta. durumlara verdiğimiz tepkiler sevdiğimiz yemekler, istediğimiz araba bile bir. ama anlıyorum galiba seni. sevmek zorunda değilsin beni.
nefesim gülüşüm yüreğim
gözlerim gözyaşlarım
ben kokunu almadan sevdim seni
yüzüne hasret sevdim seni
gülerek gözlerine
susarak yüreğine
acıyan kalbine merhem olmaya razı olarak
sevdim seni
seni sevdim kendimi bildim bileli ezelden yüzüme güldün güleli
aşkın yüreğime düştü düşeli kör oldu gözlerim alev aldı yüreğim
ben bu yazıyı sana yazdım gözümden sakındığım.
bu gece bekliyorum.akşam 4 de çıkıyorum.eve gelirim 5 gibi.sonrasında boşum.mutlaka gel.
Lütfen git artik içimden. Kirintin kalmasin. Defol ve bu benim umrumda bile olmasin. Aliskanlik misin ne boksun bilmiyorum ama bir an evvel yok olmani istiyorum.
Istanbulda son iki gunum kaldi carsamba donuyorum ve yine icimde sana anlatamadigim hislerim ozlemlerim ile... sesini ozledim be sesini. Keske yanimdan habersizce gecerken arkadasinla konussanda bir kac saniye bile olsa sesini duyabilsem. Haberin bile yok ama senin icin yanan bir kalp var. Biliyorum imkansizsin ama seni unutmaya calismicam bekleyecegim seni burda da sakaryada da.
Bir şafak vakti seni bulacağım şehrin girişinde,
Sokak lambaları karanlığı kırarken,
O ne sarılmak sevgilim ;

Çıldıracak ayrılıklar.
Özledim. Eski sen'i eski ben'i eski bizi özledim.
Ben bu yazıyı sana yazıyorum.
"Sen" ve "Ben" "Biz"'iz.
varligin huzurum, mutlulugum, yasama sevincim..herseyimsin sevdigim.
14 ocak günüydü seninle vakit geçirmek için sabırsızlanıyordum, o gün aöf sınavlarım vardı sen götürecektin beni sabah yedide kalktım ve yanına geldim. hava yağmurluydu ve üşümüştün biraz ısıttım önce seni, konuştuk biraz yola koyulmadan önce uzaklarda olduğum için görüşememiştik epeydir, sende özlemiştin gezip dolaşmayı hani sanki boşver sınavı gidelim gezelim der gibiydin ama diyemedin. sınava gireceğim okula gittik beraber sınav saatine kadar beraber bekledik okul kapısında, telefonlarımı sana bıraktım ama aklım hep sendeydi, sınavdan çıktığımda aynı yerde bekliyordun beni içim rahatladı. öğlenden sonraki sınava kadar gezdik dolaştık beraber.

öğlenden sonra sınavdan çıktıktan sonra o gün düzenlenen zirveye gittik beraber uzun zaman olmuştu seninle kadıköye gitmeyeli, az gezmemiştik seninle kadıköyde, tıpkı benim gibi sende çok severdin kadıköyü. derken ben zirveye gittim, seninde dedikodunu yaptık ara sıra arkadaşlarla derken zirveden ayrıldım yine seninle buluştuk barlar sokağına uğradık, dostlara selam verip, biraz sohbet ettik sonra eve gitme zamanımız geldi malum ertesi gün tekrar sınavlarım vardı.

yola koyulduk. lanet olsun o yola! nasıl bir acemilik nasıl bir hata yaptığımı hala daha anlayamıyorum, önümde giden araba sol şeritte ani fren yapınca, bende senin frenlerine dokundum ama inan senin hakimiyetini nasıl kaybettiğimi bilmiyorum. üzerinden yere düştüm ve sende benim üzerime düştün, sürüklendik birlikte bir kaç metre ama hiç kendi canımı düşünmedim aklımda sen vardın acaba bir yerine bir şey oldu mu diye düşünüyordum ama bacağım altında kalmıştı, ayağa kalkamıyordum. dizimin kanadığını fark ediyordum ama canım acımıyordu nedense daha çok içim acıyordu.

çevreden birkaç kişi geldi seni üstümden kenara çekti ve hemen kalktım ayağa, ilk önce seni kaldırmaya çalıştım ama gücüm kuvvetim yetmedi senin cüsseni tek başıma kaldırmaya bir iki kişinin yardımıyla kaldırdık seni ayağa, önemli bir şeyin var mı diye ufak bir göz kontrolü yaptım sağ ayaklığın ve frenin kırılmıştı gördüğüm kadarıyla, ağlamıştın da biraz yerlerde benzin vardı. çalıştırmaya uğraştım ısrar ediyordun çalışmamak için hemen yan kapağını söküp çıkan akü başını yerine taktım, biraz uğraştım ama zorlada olsa çalıştırmaya başardım seni, seni orada yalnız bırakamazdım bunu yapamazdım sana bindim üstüne kanayan diz kapağımı deponun üzerine koyarak götürdüm seni servisine bıraktım, hemen telefon ettim alsınlar seni ilgilensinler diye.

bilirsin bırakmazdım seni normalde, başında bile beklerdim senin sabaha kadar ama benimde vücudumda tarifi zor ağrılar ve acılar vardı. senin gibi benimde kırılmıştı kolum, bacağım.

bugün ziyaretine geldim bir kez daha parçalandı içim seni o halde görünce ama bunları da atlatacağız seninle, o çok beğendiğin benzinden ısmarlayıp, çok sevdiğin yollarda gezeceğiz seninle. o çok istediğin gidonu da taktıracağım sana.

sen benim külüstürümsün bırakabilir miyim seni öyle, sık sık ziyaretine geleceğim. güzel günler yaşayacağız daha, güneşin battığı yere süreceğiz seninle.

not: ben bu yazıyı motoruma yazdım.