bugün

etraftaki güzellikleri fark etmeye başladım, sanırım atlatıyorum bu ayrılığı.
aşk mı para mı deseler, para derim.

çünkü anladım ki, senin gibiler para ile mutlu oluyor.
aradan geçen onca zamana karşın, hala aklımdan çıkmayan bir sen mevcut evimin karanlık odalarında, yine alkolü biraz fazla kaçırıp seni aradığımdandır bu satırlarım. sesin iyi geliyordu. muhakkak mutlusundur o, seni mutlu eden paranın, lüksün arasında. başka kollarda mutlusundur tabii ki. her gece karabasanla boğuşan sen değilsin nasıl olsa.

ne kadar zaman geçerse geçsin, sana olan sevgim azalmıyor, yine merak ediyorum seni, yine özlüyorum, ama fark ettim, nefret ediyorum senden. belki de kendimden. bilemiyorum. bir tercihe tabi tutalacak ne yaptım çok merak ediyorum. vazgeçişin bıçaklarını sırtımda hissetmemin sebebi neydi ki ? neyim eksik kaldı sana ? neyim yetmedi ? neyim yetmedi de hiçe saydın uğruna deştiğim yüreğimi, gururumu, bedenimi, hayatımı, hayallerimi.

ama sen de haklısın sanırım... ben, bana güvenenleri hep hayalkırıklığına uğratan aşağılık bir varlıktan başka bir şey değilim...

tatlı rüyalar sana, tatlı rüyalar size, parmağındaki yüzükle.
teşekkür ederim.
seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım.
Benim başak tarlalarından çıkmayan hırsız kuşum. ihtirasların kazınmış gözlerime benim kurdelesiz öfkelerim. Kanlarınla sabahlı geceme yatışlarını özlerim, geri dönüşlerin yok mu, atar damarımı buğday gerdanına zümrüt kolye takarım. Sıcacık göğüslerinin kenarına başımı asudeleştirip gömerim benim ekmek kırıntısı avuçlarım. Teraslarım, pencerelerim, ahşap kapılarım, kapı tokmaklarım, canımın direklerine yaslanan kolonlarım, bir yanım susuz, bir yanım sığ umut gölü. Ağrıyan sırtlarına tuzlu meltemleri tutar basarım, o sırtlar benim sırtlarım sevgilim, adının sıvaları dökülmüş sesli harflerinle şatolar inşa ederim, gel otur bi yanıma ben ayakta kokunun sindiği havayı avuçlarım. Hayvani sözler koydum asmalaşmış ellerine vakitleri katleder gelirim, gemiler yakmam şatolar yıkarım. hani seni çok seviyorum ya işte öyle sevgilim.
osmanlı toprağında çocukluğumu yaşadım.
farkım yok bu yüzden sahra çölünün kumlarında gezenden *
ne sen gel, ne de seninle keder elem gelsin.
aşk diye bir başkasına utanç veren densiz!
Senin olamam derken bal damlatan ağzın şimdi aynı soruyu tekrar soruyor.
ne için hala bensin ?
Şu yüzden hala senim; seninle sırrımız var.
Sen gibi bahsetmiyorum, herkese sırrımızdan.
birgün akacak toprağına ömrümün hırsızı kan.
o gün boğulcak gençliğim "şeftali kırmızı"nda
bizde mutsuz olalım o zaman. ne var yani...
...ama sen yine de bana "nasılsın?" diye sor; kötüysem de iyi olurum.
kendine çok güveniyorsun ama unutma bende öyle...zaten görüşeceğiz bakalım kim haklı...
hayatımızdan uzak dursan ne olur sanki sayın parazit? hayır bir de her defasında benden ve sevdiceğimden özür dileyip rahatsız etmeyeceğini söylüyorsun, buna rağmen gidemiyorsun hayatımızdan yıllardır. pek tuhafsın kusura bakma.

geçen gece yine görüntülerimi* yayınlamışsın televizyonda. belgesellik duruma da getirdin bu saplantılarını sonunda. izlemiyorum o kanalı, yıllardır izlemiyorum işte. gecenin 2 sinde neyin kafasıyla -kendi kendimi izlemem için- mesaj atıyorsun ki? aklıma geldikçe sinir oluyorum sana.

o değil; kırıcı da olsak, düzgün biçimde de ifade etsek geri dönüp yapışıyor-sömürüyorsun ömrümüzden. eskiden gururun vardı biraz, dayanamayıp intihar etmiştin 3 sene önce. ölmüş olsan belki kurtuluşu olurdu bu hepimizin...

ölü taklidi yapsan da huzurlu olsak biraz?
ben bu yazıyı sana bana cevap şansı tanımadığın için, hak etmemene rağmen yazdım.

sen konuştun konuştun...
ben: bitti mi?
anlamı: bittiyse, ben konuşayım.
sen: bitti herşey, bi daha arama.
tarzında anlaşıldı ya hani bu olay, onu belirteyim istedim.

şimdi kalkmışım üzerinden zaman geçmiş gelmiş burada böyle salak şeyler yazıyorum ya. benim de konuşma hakkım olduğundan. yok efendim, dön diye bana değil. zaten sen benimle konuşmak istesen ben istemem. zaten konuşmak da istemezdin, "aman tribine sıçayım bir de konuşmak istemiyormuş, şuna bak" dersin. o yuzden, istemem. ben senin benimle konuşmak istemeni de istemem. kısacası artık hiçbirşey istemiyorum ikimizle ilgili.

sadece sen kendinden iğrendin ya hani, ben senden daha beter iğreniyorum.
sen, benim zaaflarımı kendi isteklerin için bencilce ezebilecek kadar geniş, herşeyi cinsellik sanacak kadar duygusuz, cinselliği sikmek sanacak kadar kaba, beni hiçbir boktan anlamayan çocuk sanacak kadar da aptalsın.

kız arkadaşınla kavga ettin de moralin bozuk bir gün, ertesi gün beni sevdiğini sanıyorsun. ulan sen bana attığın iftirayı aslında içinde yaşıyorsun. benim sendeki gibi takıntılarım yok. ben çoktan unuttum, kafam boş; yalnızım ben. senin gibi değilim. farklı karılan anlatmıyorum senin gibi. o farklı karılardan biri de ben olmadım iyi ki. neyse...

şimdi, iyi olduğunu anlıyorum. seni özlememeye çalışacağım için, 3-5 gününü bok ettiğim için de özür dilerim. kustum içimdekileri rahatım, başka hiçbir amacım yok.
çoğoşsun, gerçekten.
Allah belanı versin ulan.Bana bunu da söylettin sonunda.Ben seni bu kadar sevip,senden gelecek tek bir söz için her şeyi yapabilecekken sen yine nefret ettirdin kendinden.Verdiğin hiç bir sözü tutmadın,söylediğin hiçbir şeyi gerçekten hissederek söylemedin.Ne diyeceğimi şaşırdım sana,bana gelene kadar hiç mutlu olama inşallah.
yoruldum.

ve

seni her geçen gün daha fazla seviyorum.
neden ben değil de o, neden önceden karşıma çıkmadın da benim olmadın...
üzülüyorum lan üzülüyorum yetmez mi?
Gecenin sessizliğinden, yönümü bilmeden kaçıyorum,
Yavaşça, usulca, adımlarımı sessizliğe duyurmadan.

Aklımda kalmış karanlıklarda sarhoş gürültüler…
Herbiri şu sessizliğe bozduracak bir çığlığa yeter.

Ama kaçıyorum ben, geceyi rahatsız etmeden,
Aklımdaki gürültüleri çığlağa çevirmeden kaçıyorum yine ben.
Kaçıyorum geceden, nerde olduğunu bilmediğim sabah için,
Kaçıyorum insanların o sessiz karanlığından,
Biraz olsun huzur için…
Gecenin sessizliğinden, yönümü bilmeden kaçıyorum,
Yavaşça, usulca, adımlarımı sessizliğe duyurmadan.

Aklımda kalmış karanlıklarda sarhoş gürültüler…
Herbiri şu sessizliğe bozduracak bir çığlığa yeter.

Ama kaçıyorum ben, geceyi rahatsız etmeden,
Aklımdaki gürültüleri çığlağa çevirmeden kaçıyorum yine ben.
Kaçıyorum geceden, nerde olduğunu bilmediğim sabah için,
Kaçıyorum insanların o sessiz karanlığından,
Biraz olsun huzur için…
uzun zamandir guzel sozler yazamiyorum belki ama yazacaklarim hala bitmis degil.bitmeyecegini de soylemistim sana.aslinda tam hersey oturmusken askimizi tam anlamiyla doyasiya yasiyorken ilk defa bu kadar uzun sure uzak kaldim senden.ilk gun kendimi alistirmak icin ugrastim kendi kendime ogutler verdim ilk gunu atlattik bir sekilde.sonrasinda bosluga duser gibi oldum.gucsuzlestim yataktan kalkmak bile istemedim sade ve sadece seni dusunuyordum sonra toparlamaya calistim gecici bir durum oldugunu kabullendim.yalniz bu sure icerisinde cok fazla dusunmeye vaktim oldugu icin sunlari soylemeliyim sana.sensiz bir hayati dusunemiyorum ben.hayir gercekten beynim buna izin vermiyor tasvir edemiyorum sensizligi.ve merak ediyorum sen hic dusundun mu boyle birsey ya da benimle birsey dusundun mu bu sure icinde? ben seninle beraber yalnizliktan ciktigimdan beri sensiz bir hayat dusunmuyorum dusunemiyorum.cok fazla yazacagim sey var ama toparlayamiyorum sanirim.benden ve beni sevmekten hic vazgecme gece gozlum.
"Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana, ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil."
sayende üç yıldır bir budistim.gerisini sen anlamışsındır.
sen var ya, hödüksün lan. evet evet. artık sana toz kondurmamak istemiyorum. belki de senin hödük olduğunu dile getirmediğim için suç bende. oh be, rahatladım. hödük!!

yine de aşığım sana, n'olacak şimdi?
havalar sıcak piyasa hareketliya oram buram ayrı oynuyo.
lakin havalar soğuduğunda senden başka sıgınacak kimsem kalmayacak.
bugunde çok seviliyorsun herşeye ve herkese rağmen.iyi geceler.
Özlemek mi?
Gölgeni bulsam sarılacağım.