bugün

şimdi bunu da okudun diğer sana yazdıklarım gibi ey yar .
okumanı istemedim hiç anlamanı istediğim kadar
ya seni o kadar çok özledim ki, o kadar çok kızgınım ki, sevgiyle amına koyim senin.
yasemin bunu okuyorsan bi konuşalım.
Dön allah'siz. s*ktirtme gururunu.* * * *
Yine seninle başlıyorum güne.
Seni konuşuyorum, seni düşünüyorum, seni çalışıyorum, seni içiyorum...
Her şeyi senli yaşıyorum...
Seninle yaşamayı bunlara tercih ederim inan...
sen bunu okursun okumazsin cok muhim degil lakin sunu mesru kilmak icin kendim disinda da birine soylemeliyim, sen hayatima girdiginde dibe yakindim ve yukari cikmama yardimci oldun. bunlari asla yadsiyamam, o gunler o kadar heyecanli, o kadar coskulu, o kadar gunumu unutturan gunlerdi ki icim daralmadan uyudum saatlerce. kabus gormeden gunler haftalar gecirdim. sadece seni dusundugumden degil elbet ama varligin da destekti bu gunlerime. sonra yine kotulerden kotu bir gun, aniden ortadan kayboldun. iste o kaybolusun tum kaybolanlarin hortlamasina cesaret verdi. hepsi bir bir gun yuzune ciktilar cekinmeden. sense bihaber -ya da gormezden gelerek- sarki soyledin yolda. sorunca da ne bileyim ben dedin mazhar alanson tadinda -en sevdigimizden. oysa bir kus kanatlanmisti, cirpinip cirpinip ucamadi. donemezdi ama kacamazdi da... bu isler hic ona uymadigindan donemedi de geri ha akli kalmadi mi; kaldi. simdi mi? simdi hala aklina geldikce gulumsuyor inanmazsin, bu is olmazmis o gunku haliyle onu anlamis. belki 2 yil oncesi olsaymis, neden olmazmis. kutuplar kutuplar kutuplar...
Güz güneşi benzeşiyor bahar güneşiyle
Biri kışa girerken biri kıştan çıkarken
Biri yeni bir aşk öncesinse bir kederden sonra
"Biri biten bir aşktan sonra kedere girerken"
Ustad naptin sen ya? Nasi kirdin beni? Bi nasilsin dememen yaraladi beni. Nedense cok isime isledi. O kadar saat gozlerine nasilda baktim, en azindan gozlerimiz carpissinda bi tebessum et diye, en azindan gozlerimiz carpissinda 'ee nasiksin malefiz' cumlesi diline dussun diye. Sormamanida biliyorum be hoca bu ufak aklimla seni kirmamayi dusundum diye oldu bu. Nickim gibi ben iyi niyetli hareket ederken sen, siz hep yargiladiniz beni. Ama acitti be ustad. Kalbime isledi bakismamamiz. Kulaklarimda cinliyor sessizligin. Gozlerimin onunden gitmiyor sol profilin. Saol sana verdigim degeri haketmedigin icin. Acimasiz kalbime ufak bir nedensin artik. Kimsede bana tutarsizligimi, katilimi sormasin, sorgulamasin. Bunu merak eden gozlerimden yansiyan tablolarina baksinlar. Nefret ve kirmizinin uyumu, cok para eder. Ama satmam be hocam, saklarim mabedimde. Ah hocamda degilsin artik. Belki kalbimi isitmak icin yakarim tablonu. Ah ah. Seni bir daha gormemek uzere ustad. Kendine iyi bak.
ben ağlayamam bilirsin. ağlamam ben. ağlamak zayıflık diye değil, ağladıkça tazeleniyor yaralarım diye.
ben ağlayamam bilirsin, dolunca gözlerim yukarı bakarım. pörtletirim gözlerimi o gözyaşı kaybolur gider.
ben hiç ağlamam bilirsin, ağlarsam rimelim akar. rimelimi geç, burnum akar benim. ben ağlarsam pis ağlarım.

ağlamamak için direndiğim zamanların en zor dilimindeyim şu an. ama ağlamamak için yukarı bakmak değil höyküre höyküre, söylene söylene ağlamak istiyorum. çocuk gibi. ağzımı aça aça bağıra bağıra ağlamak. bazen anne diye, bazen baba diye, bazen "sen" diye.

burnum akınca koluma silip iyice pisleşmek istiyorum mesela. bazen o kıyafetleriyle duşa giren tiplere özeniyorum. açayım suyu ben de ağlayayım diyorum onlar gibi. sonra kıyafetler ıslanır kokar, banyoya su sıçrar filan diyorum duruyorum.

radikal kararlar alıyorum kendi kendime. hükümet gibiyim, en çok değiştirilmeyecek maddelerin üzerine oynuyorum. solum çıldırıyor, sağım sakin. mesela kapalı alanlarda seni düşünmek yasaklansa bana. 62 lira olsa bu alanda seni düşünmenin cezası.
cimriyim ben, ödememek adına düşünmem seni.
yarın kalksam, yasak desem kurallara aykırı, kuralcıyım bilirsin. düşünmesem seni.

böyle kral fm açıp sabaha kadar dinleyebilecek kadar arabesk hissediyorum kendimi. tamam abartmıyayım kral fm'e katlanamasam da damardan slowtürk ve joytürk alabilirim. türkü de olur. türküler candır. türkü olsun mesela.

giderim yar dinlesem mesela. sonra gitmek istesem ama gidemesem. ay boşver ne dinleyeceğim ayol, ben sevmem o türküyü.

neysei bırakalım şarkıyı türküyü de sadede geleyim. çok kızgınım sana, düşündüm bir insan nasıl öldürülür diye, mesela benzin döküp yaksam ya da seni. ben yapsam. yaklaşsam sana bir şey konuşmak istiyorum desem sonra ölsen işte. sonra ben de ölsem, ne güzel olurdu değil mi?

ama yok ben ölemem. annem babam ikinci evlat acısını kaldıramaz ben ölemem. sen öl. zaten öyle çirkinsinki, kimse
farketmez öldüğünü.

ya bu arada evrendeki muhteşem mantık hatasını sen de farkettin mi?
insanın gönlünden ölümün acısını 40. günün sonunda hafifleten soğutan allah, neden ayrılık acısını soğutmaz, hafifletmez ki?
40ın çıktı aslında. 352inci gün. hay maaşallah iyi dayanmışım.

ben de az şerefsiz değilmişim bu arada, sensiz bir gün yaşıyamam sanıyordum iyi yaşadım.
hani olmazdı sensiz, hani yapamazdım, hani nefesim, suyum ekmeğim sendin. ben de ne ikiyüzlüymüşüm. ne beylik laflar etmişim öyle.

velhasıl-ı kelam, bana birşeyler oldu. daha mı iyi daha mı kötü bilmiyorum ama bir şey var, sen olsan bilirdin, sen olsan çözerdin, sen olsan o anlamsız duygu olmazdı, sen olsaydın keşke.
saçı sakalı salmış rock fest modunda bir öğrenci olmanı sevmiştim en çok, sakallarına sinmiş sigara kokusu ile hatırlardım seni, sırtında parkan elinde kameran sokak sokak dolaşmanı sevmiştim. beni eve bırakmak için 45 dk beraber yürümemizi özlüyorum şimdilerde. ''kendine iyi bak'' tan sonra gelen ''seni sevdiğimi unutma'' lafını bide. gece 04:00'da hafif sarhoş azcıkta çakır keyif ilan-ı aşklarınla hafızamdasın hala, ödevlerini birlikte yaptık okulun bitsin diye gece gündüz seninle birlikte tez hazırladık, çeviri yaptık, bilseydim okul ile birlikte herşeyin de biteceğini bu kadar acele edermiydim sence, sonra iş bulmam lazım dedin buldun da, çok da kazandın, kazandıkça çevren genişledi, saatlerce benimle telefonda konuşan ''sen'' artık ''işim var'' deyip kısa kesiyordun. çok küstahlaştın oraya nerelerden geçerek oturduğunu çok çabuk unuttun sen, bizim birlikte yaptığımız herşeyi tek başına yıktın sen. sonra takım elbise giydin sakallarını da kestin parfüm kokuyordun artık bu halinle çok yakışıklıydın şimdi ama eski senden geriye de hiçbirşey bırakmamıştın farketmeden, o lüks arabaları, internet bağlantılı telefonları alıp para kazanmaya başlamadan önceki günlerindi beni sana aşık eden.kazandıkça değiştin, değiştikçe benden uzaklaştın, benim olmadın ya, kimsenin de olama şimdi.
allahım,
onun gözlerine -ki boğulacağımı bile bile dalıp gitmem
intihar sayılmaz öyle değil mi?
sesin beni bitiriyor.
Bir sarki calar biri onun gibi gulumser birisi bir parfum sikar o kokar tum unuttuklarin bosa gider.
ben bu yazıyı.. u-sana u-sana yazdım.. "sev-mi-yo-rum"
sen kimsin ya.
yanlış şehirdesin.
baba oluyormuşsun, az önce öğrendim. hani 1 yıl boyunca bekle beni diye bırakıp gittiğin, bulduğun her fırsatta ağlattığın kız vardı ya ne bok yemeye yine aklına düştün onun bilmiyorum. hiç bilmiyorum.
sen...
yaptığın onca şerefsizliğe rağmen nasıl bir ilahi adalet ki bu ben hala mutsuzum sense evlenip bebek sahibi oluyorsun? ilahi adalet bu mudur? bu ilişkide en çok üzülen, en çok ağlayan ve hatta fedakarlığı sadece ben yapmışken, sen benim yıllarımı çalmışken mutsuz olan yine ben oluyorum, mutlu olan ise sen ! yurtdışına çıktığının 3.ayında aldatılmışım! yaa sen beni aldatırken ben istanbul'da ağlıyordum be senin için! bana bıraktığın mektubu okuyup ağlıyordum! bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bi insanlıktır ki benim alime girip,beni ailene sokup bekle beni dönünce seninle herşey çok daha güzel olacak diye umutlandırıp gittin? gitmene bişey demek olmaz da ya nasıl aldattın nasıl bunu aklım almıyo işte ! bu nasıl bir şerefsizliktir, bu nasıl bir vicdansızlıktır! senin için yaptığım fedakarlıkları, senin için döktüğüm gözyaşlarını düşündükçe kendimden nefret ediyorum! sen şimdi baba oluyosun öyle mi? sen daha insanlığı öğrenememişken bir insan dünyaya getireceksin öyle mi? sen bunca yaşattıklarına rağmen mutlusun öyle mi?!
nerde burda adalet, nerde burda tanrı ?
tüm yanlışları sen yaptın, bana bunları düzeltmek kaldı, senin mikemmelin olmuştum ben yaa...tek bir hata bile yapmamışken neden mutsuzlukla cezalandırıyo tanrı beni ? neden?!
allah kahretsin seni,o doğacak bebek senin en büyük pişmanlığın olsun! o benim umutlarımın üzerine kurduğun yuva başına yıkılır umarım! bana yaşattıklarının bin katını beni aldattığın o orospuyla birlikte çek!
allah belanızı versin!!!
Aklıma geldi de sevdiğin abur cuburları yer olmuşum ha eskiden hani sen seviyorsun ya napıyım kendime almışken sana da aldım demek için ne seviyorsan ben de yerdim.Bişeyin değiştiği yok hayatımda nerde olursan ol gene iki tane alıyorum alışmışım napıyım belki karşıma çıkarsın belki canın istemiştir o an olmaz mı artık olmaz d....

Çok özlüyorum seni hiç olmayan bizi sen de kalan beni.
kar bitti istanbulda.
aslında başlarken aklıma düşmen lazımdı ama nedense biterken geldin işte inceden.
çok uzun düşünmüyorum ki artık çok uzun yazayım.
iyi şeyler vardı işte kötü şeyler de vardı.
kötü şeyler daha çokmuş ki şimdi biz yokuz.
ama hatırlayınca hep iyi şeyler geliyor aklıma.
kar yağsa keşke.
yaşlanmanı istiyorum. on yıl daha yaşlı olmanı. yirmi yıl daha !
güçsüz olmanı istiyorum. benim kadar güçsüz.
aşkını helal et denilmesi gerekir mi harama?
''hayatta yapılacak o kadar çok hata varki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok'' demiş sartre. biz ise toplumca aynı hataları tekrarlamaya doymadık. 2012 yılında bize layık görülen yaşamları, olayları, politikayı, ölenleri, ölmeyenleri görünce ne tadım kaldı ne tuzum. ne yalan söyleyeyim, elim klavyeye gitmiyor. yazsam olan güzel sözlüğümüze olacak. lafı uzatmayayım okur. sevdiğin ne varsa ona sahip çık.

bende sevdiğim şeylere bir göz attım 2012 nin ilk ayında ailem dışında sevdiğim şeyleri şöyle bir düşündüm. yemek, seyehat, eğlence ve en önemlisi müzik 35 yaşına 3 yıl kala, eskisinden daha az haraket etmememe, saçlarımdaki beyazların (adnan şenses kadar olmasada) çoğalmasına rağmen ruhumun eskisinden daha fazla manyaklaştığını fark ettim. ulan dedim, acep orta yaş krizine mi girdim? sanmam, krizdeki bünyeye ilaç diye hardcore ve metal verilmez. bense dozajını artırarak müzik dinlemeye devam etmekteyim. ben ve benim yaşlardaki eski tayfadan daha sıkıca müziğe sarıldığını gördüm, çok hoşuma gitti. eğer aktif olsaydı bu sene 20. yılını kutlayacak radical noise ile geçen yılları düşündüm. güzeldi.

uzun zaman sonra müziğe yeniden dönmeye karar verdim. aşırı sağlam adamlardan kurulu kadro ile grubu kurdum. grubun adı lağut detayları pek yakında sizlerle paylaşacam. ocak ayında güzel şeyler oldu. riot promotion kapandı diye üzülürken adamlar küllerinden yeniden doğdu ve yeni yıla bomba gibi girdi. extreme sundays adı ile düzenlenen ve bana eskilerin cbgb sunday matinee olayını anımsatan bir etkinliğe imza attı. ilk konsernitro- uçk grind last hope gibi dinamit grupları barındırmasına ve ücretsiz olmasına reğmen katılım çok azdı. üzüldüm umarım devamındaki konserlere daha fazla insan götünü kaldırıp gelir. eski dostlarla yeni ve yeni dostlarla laflayabileceğimiz çok az fırsat var, bunları ihmal etmeyelim. önümüzdeki dönem yeraltı aktiviteleri açısından bomba gibi konserler geçecek..

konserlerin hepsi istanbul'da ve dorock barda. ilk konser olan ve benimde çok sevdiğim born from pain şırıngaları hazırlamış kan almaya geliyorlar. hepinizi cephede önde görmek isterim sözlük. eklenecekler arasında mastic scum ve birkaç baba grup daha var. amerikalı muhteşem death-grind gurubu misery index ise düşünülen isimler arasında değilse bile düşünün sözlük..

pedro ya ettiğiniz küfürlerin farkındayım, adeta bombenhagel kulaklarım stereo çınladı. yazım eğlendirmedi pek sizi. ziyanı yok..

alın kafanızı geçmişe, bugüne, ve geleceğe kaldırırken fonda muhakkak distortion olsun. gözlerinizden öperim. see you in mart...
ne olurdu ki şuanda yanımda olsan..
Nasıl da sarmışsın tüm varlığımı, artık seni sevmediğim halde seni özlüyorum, kana kana su içmek gibi yaşıyorum gözlerimi kapattığımda seninle olan her anımı. şimdi çıkıp dikilsen karşıma seviyorum seni desen, sadece içim sızlar tebessüm ederim. ben seni sevmiyorum artık, çok özlesem de sevmiyorum. ve koyamıyorum yerine hiç kimseyi, dudaklarıma birisi değdiği anda aldatmışım gibi sanki seni, uzaklaşıyorum kendimden. ya da duramıyorum herkesi öpmek istiyorum, sağımdakini, solumdakini, karşımdakini sokaktakini, önemi yok çünkü ne öpmenin ne de öpülmenin. Oysa ki ne kadar çok zaman geçti üzerinden, sevmem lazım birini, güvenebilmem; Yapamıyorum. üzgünüm ama seni de sevmiyorum. Galiba ben artık kimseyi sevmiyorum. ruhum hiç bu kadar özgür olmamıştı, kalbim hiç bu kadar durgun ve huzurlu olmamıştı. öptüğüm her dudakta, dokunduğum her ten de seni biraz daha sevmiyorum ve herkesi. özgürlüğüme doğru ilerliyorum ruhumu kirleterek, sana tertemiz emanet ettiğim ruhumu. ben seni sevmiyorum artık, özlediğim de sen değilsin sadece yaşadıklarımız. ben benden gittim de sen benden halen gidemedin. git artık, çünkü ben sen de değilim.
ben bu cümleleri yazarken benden o kadar uzaktasın ki..keşke şimdi gözlerinin içine bakıp cümlelerimi söyleyebilseydim.. elini tutup sıcaklığını hissedebilseydim bir an olsun..keşke böyle olmasaydı, hayat farklı bir senaryo yazsaydı bizim için..farklı yerlerde karşılaşsaydık.. evet biliyorum bizim için bazı şeyler çok zor. hayat bize şans vermeyecek kadar zalim ama yine de içimde azıcık da olsa bir umut var.. ve her şeye rağmen ,bu içten bir itiraf işte, seni seviyorum...