bugün

alenen gasp ediliyor ve buna kimse ses çıkaramıyor.

kader'in 275 kadın milletvekili isteğini dillendirmesinden sonra açıkça görülebilecek bir gasp bu. şimdi birileri çıkıp da "kılık kıyafet yönetmeliği" filan diyebilir. kafam girsin onlara. kılık kıyafet yönetmeliği dediğin şey, ülkenin dörtte birini gözardı ederek nasıl yapılabilir? bunun nasıl bir mantıklı açıklaması olabilir? örneğin kılık kıyafet yönetmeliğine "etek boyu" diye bir madde koysan, desen ki "beş santim olacak", millet ayağa kalkmaz mı abi? kalkar. çünkü örfümüze, adetimize aykırı bir kere. onu da geçtim, temel haklara saldırı olur bu. hal böyleyken nasıl olur da koskoca ülkenin kurumlarının kılık kıyafet yönetmeliği hemen hemen ülkenin dörtte birinin yaşam tarzını yok sayarak oluşturulabilir? bunun adı düpedüz düşmanlıktır.

efem şimdi bir kısım insan da çıkıp "şeriat gelir, türkiye iran olur." diye karşı çıkabilir bu isteğe. onlara da bir çift lafım var. şeriatın eli kulağında, yakında gelir. hepinizi çarşafa sokacağız. müslüman olmayanlara tövbe etmesi için bir şans vericez. kabul etmezlerse doğrayacaz... ehehe. olm ne mal adamlarsınız lan? hala bunlara inanıyorsunuz.
devlet kurumunda yada üniversitede mayo ile dolaşılabildiği zaman başörtülü kadınlar da hakkını arayabilir.

edit: eksileyince gerçekler değişmiyor aslanlar.

edit2: bu mesajın bir gönderme olduğunu anlamayıp gerçekten yorum sanan insanlar biraz daha eksilesin bence, 6 yaşında kızlara türban denen şeyi ( kuran'ı okudum hala nerde yazıyor bu zorunluluk onu da bulamadım ya neyse, ileri müslüman gençliğimiz eminim ki bilgi sahibi olmadan Fikir sahibidir bu konuda da ) zorla taktıran bir %25 olduğu sürece ve bir siyasi simge olarak türban dendiği sürece sonuna kadar bu hakkı elde etmemeleri gerekir. Haydi eksilemeye devam.
hala buna "devlet kurumunda mayo/bikini ile dolaşılıyor mu?" gibi abuk subuk bir refleksle karşı çıkan arkadaşlar var ki insanı en çok dehşete düşüren de budur.

şunu belirtmek gerekir ki, eğer bu ülkedeki kadınların yarısı günlük hayatında (işe giderken, okula giderken vs) mayo giyiyorsa, devlet kurumunda mayoyla çalışmak en doğal haklarıdır. talep etmeli ve almalılardır bu hakkı. fakat şu durumda insanların denizde giydiği mayoyla türk halkının hemen hemen dörtte birinin günlük hayatında taktığı, takmadan dışarı çıkmadığı başörtüsünü kıyaslamak elmayla kürdanı kıyaslamak kadar saçma ve art niyetlidir. en hafif tabirle düz adamlıktır.
gasp edilmesi başörtülü kadınlar da dahil olmak üzere büyük bir çoğunluk tarafından kabullenilmiştir. komünist rejimlerdeki gibi.
kılık kıyafet yönetmeliği ülkede şu kadar insan bunu benimsemiş diye kabul edilmez. yarın bir gün diğer dinden insanlarda biz bu kıyafetlerle bu alanlara girmek istiyoruz diye istekte bulunurlarsa kabul edebilecek misiniz? Herkes dinini simgeleyen kıyafetlerle çalışsın, meclise girsin o zaman.
herkes tabiki temsil edilmelidir. ancak bir yandan başörtülü kadınların temsilini isterken öbür yandan atıyorum eşcinselliğe hastalık diyemezsin. insan hakları işine geleni önemsemek değildir. kaldı ki başörtüsü konusunda zaten şu an ki meclis bunun temsilcileriyle doludur. ama illaki ben orda başörtülü insan görmek istiyorum dersen aynı mantıkla kürtlerin de mecliste kürtçe konuşma hakkı vardır. yani özetle her açıdan türkiye cumhuriyeti muz cumhuriyetine dönüştürülmek istense de yine de şu an muz cumhuriyeti değildir, kanunlar ve yasalar vardır. hepsi bir yana konu başörtüsü konusu da değildir, ben de aslen konyalıyım ve akrabalarımın çoğu baş örtülüdür ama türbanlı değildir ve hepsi atatürkçü olup türbana tamamen karşıdır. çünkü bilirler ki 30 yıl önce türban diye birşey yokken bir anda farklı amaçlarla dayatılan bir şeydir türban. zaten türban ortaya çıkmadan önce böyle bir yasak da yoktu. şeriatla yönetilen, recm cezaları uygulayan iran'da bile türban şeklinde tek saçın görünmemesi mantığıyla bağlanan bir örtü yoktur. bu düpedüz yobazlıktır, dini kullanarak insanları sömürmektir ve malesef de birçok insan bu sömürüye ortak olmaktadır. bunu kimsenin örf ve adeti olarak göremezsin. 30 yılda örf ve adet oluşmaz. şimdi hal böyleyken tek saçının telinin görünmesini bile günah sayan bir zihniyetten nasıl kamuda hizmet alanında faaliyet göstermesini doktor vs olmasını beklersin. benim türbanlı tanıdıklarım da var, erkeksen elini sıkmazlar bile. şimdi bu insan atıyorum doktor olursa ki örneklerini çok gördük hangi erkek hastasını muayene edebilir. o yüzden olayı karıştırmamak lazım. devletin dini olmaz, zaten laiklik de budur. insanlar laik olmaz kurumlar laik olur. bu da devletin her bireyine eşit mesafede durmasının olmazsa olmazıdır. o yüzden türbanlı insanların eğitim hakkı mutlaka üniversite bazında verilmelidir ancak devamı konusunda olumlu düşünmek malesef mümkün değildir. madem konu türbanlıların sayısının fazla olduğu için böyle bir karar alınması gerekliliğiyse, o zaman bundan daha çok alevi yurttaşımız var. nerdeyse 10 yıldır iktidarda olan bir hükümet var ve niçin hala alevi inkarcılığına devam edip cem evleri camilerin alternatifi değildir diye bir söylemi benimseyip o yönde bir dolu karar alabiliyor. alevi değilim ama söz konusu insanlar haklarıysa "ama türban olduğu için bunu öne alalım" diğerlerini boşver diyemezsin. yapacaksan hepsini yapacaksın yok yapmayacaksın belli kurallar dahilinde bunu gerçekleştireceksin. işte bu da insanların nasıl sömürüldüğüne en güzel örnektir. amaç duyarlı olmak falan değildir amaç bambaşkadır.
efendim kılık kıyafet yönetmeliği ayarlanırken göz önünde bulundurulması gerekenler vardır, gerekmeyenler vardır. burada önemli bir nokta, "insanların günlük hayatında ne giydiği" değil "ne giymediği" dir. mesela bir müslüman takım elbise giyebilir. bu sebeple ülkede bilmem kaç milyon müslüman var diye yakasız gömlek, cüppe filan koymak zorunda değiliz yönetmeliğe. ama örneğin yönetmelikte erkeklere etek giymeyi zorunlu yapamazsınız. halkın tercihleri derken anlatılmak istenen ve bazılarının ısrarla anlamak istemediği budur. bu ülkede başörtüsü takan ve takmadan dışarı çıkmayan kadınlar var ve bunların nüfusa oranı %25 civarında. işte bu ciddi bir sorundur. "yarın bir gün diğer dinden insanlarda biz bu kıyafetlerle bu alanlara girmek istiyoruz diye istekte bulunursa" gibi bir refleks düşmanlık kokan bir reflekstir ve anlaşma zeminini ortadan kaldırır.
gasp edilmesini savunanların en düz savunmalarından biri de "ülkede kanun var, yasalar var" dır. kanun var kimin yaptığı meçhul amk. halkın yarısından fazlasını arkana alsan da değiştiremiyorsun mesela ama rejimimiz cumhuriyet, yanlış olmasın. halk kendi kendini yönetiyor.
anneanne başörtüsüyle girmek serbest olmalıdır.çünkü türban siyasi simgedir.

ama bi şartla;

diğer açık kadınlar da saçlarını anneanneleri gibi iki yandan örecek ve altlarına çiçekli basmadan etek giyecekler.

çünkü bana göre de mini etek siyasi simgedir.

bundan 100 yıl önce yoktu di mi ama?

allah yardımcınız olsun.işiniz zor sizin de.
275 kadın milletvekili kampanyasından daha önemlidir bence. zira kadınların hemen hemen yarısı yok sayılarak 275 kadın milletvekili sayısına ulaşıldığında gerçek anlamda bir kadın-erkek eşitliğine ulaşılamaz. bir kere önce kadın-kadın eşitliğinin sağlanması lazım.
Beyine sormamız daha doğru kanaatindeyim.

(bkz: ben bilmem beyim bilir)