bugün

an itibariyle ajanslara düşmüş haber. veya ben an itibariyle gördüm. neresinden bakarsanız bakın saçma sapan bir haber. türbanlı olup olmaması önemli mi bukadar yani. işini iyi yapıyor mu yapmıyor mu biz ona bakalım. aslında ne amaçla bunun gün yüzüne çıkarıldığı aşikar. ben yinede anlamamazlıktan geleyim. ahanda geldim.

ışık hızıyla gelen edit: arkadaşım benmi yaptım haberi ne kötülüyorsun.

edit 2: haberi tasvip etmiyorum arkadaşım.
böyle giderse yakında başsavcı da türbanlı olucak. nereye gidiyoruz biz? sorusunu kendime sormama sebep olan şeydir.
başsavcının sekreterinin, mesai saatleri dışında türbanını taktığı ve mesai saatleri içinde türbanını çıkarıp, kendi deyimiyle devlet memuruna yakışır şekilde görevini icra ettiğini içeren haberdir.

türban yasağı diye milletin kendini yerden yere vurduğu bir ortamda, aslında türkiye'de türban takmanın yasak olmadığı, yalnızca kamusal alanlarda türban takılmasına, çalışanların mevkilerinde ayrımcılığı vurgulayabileceği endişesi ile izin verilmediğine, üniversitelerde de ölçme-değerlendirme süreci içinde yine benzer şekilde ayrımcılığa neden olabileceğinden engel olunduğuna ilişkin oldukça güzel bir örnektir.

ayrıca bu haberde bir başka vurgu daha vardır ki, o hepsinden önemlidir. başsavcının sekreterini göreve geldikten sonra kamusal alan dışında türban takıyor diye görevden alması diye birşey söz konusu olmamış, bu da bugüne dek iktidardan gelen bu kadar baskıya karşın reklam amacıyla kullanılmamıştır. seyit onbaşı'yı bile reklam amacıyla kullanan bir zihniyet emsal bir durumda ne yapardı, sizler düşünün.

haberden anlaşılması gereken, din, rejimi yıpratmaya alet edilmediği sürece, kimsenin inancından dolayı herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadığıdır.

anlayana...

anlamayanlara türbandan yelkenlerini şişirmiş gemicik filolarında tayfa olmak müstehaktır...*
(bkz: bassavcinin sekreterinin tanga giyiyor olması)
*
hee, biliyom. bizim alt komsu da turbanli, ama onun toplu ignesi kocaman boyle at seysi gibi..

zorlama tanim: ilgili kanalda, kullanilan font buyuklugu nedeniyle haberin izlenilmesini zorlastiran yazi.
kadını sabahtan akşama kadar takip eden haber lordu* uğur dündar'ın ekibi bütün gün yargıtay önünde soteleniyor. yargıtay başsavcısı'nın sekreter'inin yargıtay'a giriş ve çıkışı, tek karesi kadrajdan kaymayacak şekilde, belgeleniyor. yıldızlı haberciler bütün gün orada durduklarından çektikleri acı ve cefa dolu anları bizlere ekrandan yansıtıyorlar.

tamam, güzel haber! ama bir kadının bir kapıdan girmesi ve çıkması çok çok olsa 2 dakika sürer, biz ise haberlerde, 20 dakika aynı kareleri defaten izliyoruz. sadece kareler değil, söylenenler de aynı sözcükleri aynı anlamı ifade edecek şekilde farklı dizerek oluşturuluyor. tamam lan anladık, kadın türbanlı. haberi verdiniz işte! arkada tedirgin edici bir müzik eşliğinde dakikalarca süren işkenceye ne gerek var?

+ tataaaaa evet giriyor, giriyoooor, girdii, kameramızı gördü, ahahah hiç tınmadı, tataaaaa. drınım drınım vödeaaa!!

haberi verdin arkadaşım anladık git artık. nereden ya da kimden alıyorsunuz bu feyzi, ya da sabah sabah ne içtiniz öyle? kasedi kim yayına hazırladı? ilk defa mı yapıyor? yılın haberciliği bu mu?
Mesai saatleri içinde görevini layık olduğu şekilde başı açık yapıyorsa özelinde kimseyi ilgilendirmeyecek olan hadisedir. Provokasyonda olabilir ayrıca.
başsavcının kişilere ve dine karşı art niyetten ziyade, irticacı ve örümcek beyinliliğe karşı olduğunun göstergesidir.