bugün

benim sesimi duymadan uyuyamadığı zaman, en ufak birşey olsa beni aramasından, her derdi her mutluluğu paylaşabilmemizden, gözümün içine bakmasından, bir dediğimi iki etmemesinden, kendine birşey almayıp bana almasından, benden sonra hayatındaki en değerli şey arabası diye düşünürdüm eskiden paylaşmazdı kimseyle ama artık benimle arabasını bile paylaşmasından,hep en büyük destekçim olmasından babamın beni ne kadar sevdiğini bilirim.
(bkz: amcaya küfret bakayım)
(bkz: göster bakayım amca görsün)

durumunda sevgi ve onur duyma eylemi tavan yapmıştır.
henüz 5-6 yaşlarındayken evinizdeki tekli koltuğun arkasına saklanıp babanızın sizi bulmasını beklediğiniz zamanlardır. üstelik 2 yıl aynı koltuğun arkasına saklanıp babanız sizin saklandığınız yeri bildiği halde sırf küçük kızının, babasının onu bulmasını heyecanla beklerken ki mutluluğunu bozmamak için her defasında sanki kızını ilk kez orada buluyormuşcasına yüzünde oluşan tebessümdür. ve 2 yıl hiç sıkılmadan tekrarladığı ''aa benim minik kızım burada mıymış?'' cümlesi. *
başlı başına: (bkz: düşünmesi bile güzel)
beni sarhoşken gördüğünde "mına kodumun ibnesi, ayyaş serseri mi olucaksın lan başımıza. siktir git bu evden." dediği andır.* *
onu belki de hiç beklemediği bir noktadan vurmuş, hiç bu denli büyük etki yaratmayacak kadar ağır bir şekilde cezalandırmış fakat hiç bir şey yapmamışçasına bağrına bastığı ve okşadığı andır.
kemoterapi gördüğü bir sırada dahi sizi arayıp, havalar soğuk oğlum! üşütme, yemene içmene dikkat et diyorsa bırakın sevgisinin anlaşldığını nasıl yüce bir insan olduğunu, ne kadar şanslı olduğunuzu ve ne denli bir zenginliğinizin olduğunu da anlarsınız.
sevdiğinden ayrılmışsın nefes alamayacak durumdasın, kime ne anlatacağını bilemez haldesin(o zaman sözlük falan hak getire) gelmişsin eve tv izlemekte kendisi. oturmuşsun yanına, normalde oturmazsın yanıan iyi geceler der çekilirsin odana. neyse, dayamışsın başını göğsüne. ciğerim yanıyo baba dersin.. dişlerini sıka sıka ciğerim yanıyo ne olur birşer de dersin. avuçlarıyla başını okşar gözleri dolmuş bir şekilde. işte o an anlarsın seviyor seni bu adam.
- her gece uyumadan önce beni çok sevdiğini söylediği an
- bana bakarken gözlerinin ışıldağı ve yüzündeki gülümsemenin ruhumu aydınlattığı an
- elinde emek poşetiyle kapıdan içeri girişinin verdiği huzurla kapıdan girer girmez kızım napıyor dediği an
- bazen çok sevginin zarar verdiğine tanıklık etsem de , bu beni hasta etsede , affedemesem de kimi zaman , varlığının huzur vermesidir, içimi rahatlatmasıdır.
sana sarıldığı zaman kokunu içine çekmesi.
gelip bana dertlerini anlattığı o nadir anlar.
hiçbir zaman.
sizi askere uğurlarken, -ciddi bir kişiliğe sahip olan babanızın- gözyaşlarını saklamaya çalıştığı andır.
not: artık hiçbir zaman anlaşılmayacaktır. henüz vaktiniz varken kıymetini bilin..
pazar sabahları öperek uyandırması. uyanmamakta direnince "balım, aşkım, kalk hadi canım kızım" şeklinde ısrar etmesi. annem öyle mi? "kız saat kaç oldu kime diyorum kalk diyeee!"
babayla kavga edip sinirle senden nefret ediyorum dedikten sonra ağlayarak yanına gelip sen beni sevmesende ben seni çok seviyorum dediği andır.
hulusi kentmen tarzı sevgi dolu bir şamarın yendiği andır...
Hafif bir tartışmadan sonra gönlünü almaya çalıştığı anlardır, kızım dediği anlardır. Birde sürekli tartışıyorsanız kızım demesi çok hoşa gider.
babadır bu nasıl sevgisi eksik olur ki ! hayır baba oğlum sevgisinden şüphe mi edilir ki sevgisinin anlaşıldığı anlar olsun.

rica ediyorum ergen beyninizle başlık açmayın.
üniversiteye ilk başladığımda beni yurda bırakmaya geldi balıkesir'den ankara'ya. o adam benden ayrılırken hüngüre hüngüre ağladı ya, işte tam o anda kendi üzüntümü unutup babamın gözyaşlarına odaklandım. o dağ gibi babam, o beni her şeyden koruyan babam, beni koruyamamıştı, 600 km uzakta bir yurt odasına teslim ediyordu. bir evin bir oğlundan ayrılmak kolay mıydı? onunla güreş yapacak, bilgisayarda takıldığında yardımına koşacak, kurtlar vadisini beraber izleyecek o biricik oğlu evde yoktu artık. bilirdim bunun içindi üzüntüsü ama o demir gibi adamın eridiği andı o anlar. bak gene iki damla gözyaşı döktüm.
bir kere sarıldık...dedem vefat etmişti... ağlıyorum...
seni yapmak için spermlerini döl yatağına sarf ettiği an.
uzakta olması hasebiyle ellerini öpemediğim andır. *
(bkz: error)
Sabah evden ayrılırken herkesle akşamdan vedalaşıp sabah sessiz sedasız evi terketmesi,
sabah da kimseyi uyandırmadığını düşünüp yanağa bir buse kondurması vardır ki o anın tam bir tarifi yoktur.
Aslında uyanıksınızdır ama gözlerinizi açarsanız kimse ayrılamaz birbirinden
Ama bilinir gitmeler koyar insana.
Baba da olsa gözleri dolar içi sızlar.
işte sevmek budur.
(bkz: system error)
güncel Önemli Başlıklar