bugün

aşkın metafizi gibi geniş bir konuda sadece dış güzellik kısmına eğilen başlık. aşkın metafiziği hakkında bilgi sahibi olmak için schopenhauer un aşkın metafiziği kitabına bakılabilir ki bu da tek başına bir referans olarak kabul edilemez.

kanaatimce kabul edilmelidir ki, bir erkeği bir kadın konusunda cezbeden ilk şey onun dış görünüşüdür. ve cinsel duygular, birleşme arzusu bunu sürekli pekiştirir. bir erkek bir kadını tanımadan ona aşık olduğunu iddia ediyorsa onun duyduğu bu aşk kadının fiziğinden, görünüşünden aşırı etkilenmesinden ileri gelir. bu ise gerçek manada bir aşk değildir. erkekler eşit zekâ seviyesine, eşit vasıflara( her açıdan, örneğin din, ırk , boy , vs. vs. ) sahip kadınlardan güzel ve daha az güzelden mutlaka güzeli tercih edecektir. bunda yadırganacak bir durum da yoktur.

eşitliğin bozulduğu durumlarda kadını tanıma süreci devreye girer. huy, davranış, bazen bir gülüş devreye girdiğinde dış güzelliği daha fazla olan kadınlar ikinci plana hatta 3. 4. plana itilebilirler erkek zihninde.

daha önce de söylediğim gibi bir kadına baktığında (bahsettiğim normal bir nazar değil, sapıkça bir durum hiç değil) erkeğin bu kadının huyundan çok etkilendiğini söylemesi çok komik olur. onun hoşlandığı şey çok büyük bir ihtimalle kadının görünüşüdür.
(bkz: aşkın metafiziği)
en sıradan insanda bile en az yüzde 51'i oluşturur. ben önce ruh güzelliğine önem veririm diyeni bir kafada indiririm yere. yalan söylemeyin, en azından kendinize söylemeyin. ilk bakışta karşı cinste söz konusu kişinin kalbinin derinliklerindeki güzellikleri görebilmek için evliya falan olmak lazım şahsen ben değilim ihtimal ki bir çoğumuzda değil. o halde her zaman ilk kıvılcım hep dış güzellikten gelir. sonrasında insanı tanıdıkça tabi. devamında insanı tanıdıkça dış görünüşünü unutturacak birini keşfedebilirsiniz bu güzellik içinde, belkide dünya güzeli olsa kahrı çekilmez bunun denilecek biri çıkacak karşınıza.

çıkar menfaat ilişkisi değildir bu hep böyle yürür bu işler, nihayetinde ilahi aşk değildir bu , iki insan arasındaki dünyalık bir sevgi ise pekala böyle olmalıdır, normaldir de böyle düşünmek. ayık olalım ne istediğimize iyi karar verelim.
eğri oturup doğru konuşalım, ikisi de olmazsa olmazdır.
(bkz: aşkın metafiziğinde iç güzelliğin yeri)
güzel olanı bulmaktır, dünyanın en güzel kadını gözleri güzel bakanıdır.
aşkın metafiziği eğer ki schopenhauer'e göre söyleyecek olursak, kör iradenin tutsağıdır demiştir.
ve aynı zamanda, aşık olan herkes sonunda zevke ulaştıktan sonra olağandışı bir düş kırıklığı yaşayacaktır; ve bu kadar büyük bir özlemle arzuladığı şeyin diğer cinsel tatminlerden daha fazla bir şeye neden olmadığını görüp şaşkına dönecek, böylece kendisini bu ilişkiden fazla yararlanmış olarak görmeyecektir demiştir.

günümüz ilişkilerini daha önce dile getirmiştir üstad. yani dış görünüş dediğimiz olay, bizler önyargılı yaratıklarız.
etiket yapıştırmayı severiz, bir bakışından milyon düşünce çıkartır, birsözünden ciltlerce kitap yazabilecek bir hayal gücüne sahibiz. neden mi böyleyiz ? önyargılı yetiştirildiğimiz için böyleyiz. neyse konumuz bu değil. sakinim.

aşk söz konusu olduğunda, dış güzelliğin daha önce olduğunu herkes bilir, ben iç güzelliğe muhabbete bakarım da yeryüzündeki en samimiyetsiz en bayağı yalandır. evet ona bakarsın da önce kaşına gözüne bakarsın dimi, eline bakarsın, duruşuna bakarsın, hangi insanın suratına bakıp kalbinin temizliğini anlayabilirsin ki ?

bu aslında aşkta önemli olan iç güzelliği mi yoksa dış görünüş mü sorusunun felsefi temellendirmesidir bir nevi.
"Ruh güzeliği tabiki önemli ama gel gelelim ruhlar aleminde de yaşamıyoruz o yüzden dış güzelliğe de önem veririm ben" der büyük düşünür recep ivedik bu konu ile ilgili olarak. Buna karşın Aşkın gelişim sürecinde ele alındığında sevmek fiziksel olmaktan uzaktır, aslında insanın elini tutmak yada öpmek istediği güzel yada yakışıklı insanın sevgisi sayesinde güzel yada yakışıklıdır. Güzelliğin 5para etmez idi bende bu aşk olmasa sözündeki gibi. güzellik kavramı gündelik hayatta bir grafik algı iken aşkta farklı bir boyut kazanır. Tv oyuncularına, mankenlere, dergilere bakıp yapılan güzel yakışıklı değerlendirmesi görecelilik içinde bir rasyonellik taşır. Oysa aşk insanı ve hayatını her acıdan etkilediği gibi güzellik kavramını da etkiler. Sevilen insanın fiziksel özelikleri güzellik yada yakışıklılığın tanımı haline gelir. leylayı görenler sormuşlar mecnuna; leyla leyla dediğin bu muydu? Siz demiş mecnun onu birde benim gözümle görün. sadece cinsel arzu barındıran guzelik yargısı başlığın kapsamı dışındadır aşkın metafiziği olarak bakınca. Aşk ve cinsellik aynı seviyede değerlendirilemez. Aşk üst kümedir ve bütünlüğü içinde cinselliği kapsar. Aşkın etkisi altındaki her parca aşkın guzelik algısına tabidir. Aşkın devamı için güzellik yetersizdir aslolan uyumdur. Ama son olarak iki insanın birbirinden hoşlanma süreci ilk başta çoğunlukla fiziksel bir hoşluk eşiğinin aşılmış olması ile başlar. yani george clooney yada burcu esmersoy arayisi yoktur ama karşıdakini hoş bulmak, güzel, tatlı, sempatik, çekici yada sevimli gibi sıfatlarla tanımlamak arayışı vardır. Belli ölçüde fiziksel guzeliğin yeri recep ivedigin dedigi gibi yok sayılamaz cogunlukla. Ama bazen ask bir olayla fikirle yaşanan bir anla başlar ve uyum iki insanı da sarar böyle durumlarda fizik belki tamamen göz ardı edilebilir mi emin degilim.
iç'tir.