yani açıkçası 3 bin yıllık yazın tarihinin her köşesine sinmiş bu üçkağıtı daha fazla görmezden gelemezdim. kimse de bozmuyor anasını satayım oyunu, sanki varmış gibi öyle yüce, ulvi duygular falan.

2 parça kırılımda adeta bir mantık felsefesi profesörü gibi anlatacağım;

1-aşk dediğimiz şey kişiler bir arada olduğunda gerçek manasında yaşanmıyor, yaşanamıyor, ancak ayrılık sonrasında o duygular aşk aşk diye anlatılan zımbırtıya dönüşüyor.
2- bu dönüşmenin sebebi esasında tamamen özlenilenin yerine ikame edilebilecek birisinin koyulamamasından kaynaklanıyor. koyulmuş olsa zaten dakikasında unutursun. bu demek değil ki kimseyi bulamıyor eskisine aşık olduğunu iddia edenler. buluyor ama ikamesi olmuyor, yerini tutmuyor işte. tutan olsa zaten unutacak.

kendi aciziyetlerimiz/şanssızlıklarımız aşk maşk diye romantize edip gelecek nesillere de bu saçma sapan fikri işleyip onların da hayatını karartmayalım derim. ii geceler.