içimdeki ters dip akıntılar okyanusun en diplerine doğru ilerleyip akarken, suyun içinde bir iz bırakır jet motorunun düz imzası gibi. ama ben suyun içinde bile suyun rengine inat, buğulu ve karakteristik şekillerle iz bırakmayı severim...denizin derin şeffaf sularında bir ebru sanatı şekillenir ister istemez...
nihayet, en dibe ulaştığımda bir batık geminin mahzeninde anforolarda beni bekleyen yatık bi' şekilde yıllanmış şaraplar vardır ve içimdeki tortularla eşdeğerdir...

şimdi sen güzel dilber: biliyorsun ki öyle açım öyle bitkinim. ama sen çok vurdum duymazsın. güzelliğin gözünü kör etmiş. üstelik burnun da bir karış havada...ve hatta ikiz tepelerin de öyle ve ne ala!.. sütyene bile ihtiyaç duymayan göğüs uçlarının dikliği tam bir nişangah. tam önümde duran bu şuh bereketinin simgesi ise artık tam karşımda. beyaz bornozunun arasından yayılan kokun esmer teninden yayılan karamelli keçi sütü tadında...açım evet aç... gözlerime bakmıyorsun ki bunu bilesin. ama ben yapacağımı bilirim. şimdi ben içimdeki kızıl şarapları anforalarıyla yerlere çalar dökerim. sesli ağlamak ve burnumdan da yaş gelene kadar ağlamak artık benim boynumun borcu...nihayet farketin. tanrıya şükür!
+ evet çok güzelmiş..
bak nasıl da sakinleştim...ağlamaktan morarmış yanaklarım artık roze. dudaklarımdan sızan senin sütün ve mermer gibi de beyaz.
erkeklerin ağlak hallerine ışık tutar tespittir.

(bkz: her şey meme için)
Meme verilmeyen erkeğin ağlaması ama gene de meme verilmeyip tekrar ağlaması ama hala meme alamayıp tekrar ağlaması.