bugün

açık öğretim sınavlarında gözle görülebilir olan entelektüelitedir.

lafı uzatmayalım, vuslat çabuk gelsin. giriyorum konuya:

bugün, bildiğiniz(ya da bilmediğiniz) üzere açık öğretim fakültesi'nin, bütünleme sınavları vardı. güzel kur'a çektim ve eyüp'teki, silahtarağa ilköğretim okulu çıkmıştı torbadan... derken evden çıkıp da sınava gireceğim okula ulaştığımda sınavın başlamasına yaklaşık 1 saat vardı. okul bahçesinde beklerken, kulağıma kulaklığı taktım ve insanları seyretmeye koyuldum...

her gelenin elinde kitaplar, notlar... erkeklerin gömlek ceplerine asılmış, kadınların çantalarına zulalanmış gözlükleri. yürürken ve hareket ederken dahi böyle bir ağırlık, ağırbaşlılık. o an amcık gibi sırıtırken buldum kendimi. ulan alt tarafı senede iki kere(benim gibi uzatmalarda golü bulmayı seviyorsan üç kere) sınava giriyorsun lan. onda da pratikten çok bağımsız, teorideki geçerliliği dahi değiştirilmeye çalışılan abuk-saçma testler çözüyorsun. o abiler-ablalar, kardeşler, dayılar-teyzeler, amcalar-yengeler... önce gözlükleri çıkartıp, ağır hareketlerle takıyor ve sonra da sanki bir dostoyevski romanı okuyormuş yüz ifadesini takınıp da siktiğimin muhasebesinin maliyetine girişiyorlar. pipo getirenler vardı, kahkaha atmamak için zor tuttum kendimi. he yanlış anlaşılmasın, aöf'yi küçümsediğimden falan değil bu söylediklerim. sadece oradaki o "caka satma" manzaraları çok gerçekçi gelmiyor.

velhasılı dileyen herkes, yarın evinin yakınlarındaki bir okula giderek ilgili durumu gözlemleyebilir. garip hissediyor insan kendini vesselam. gazetelerin bile manşetinin okunup da sonrasında sofrabezi, cam silme aparatı olarak kullanıldığı yurduma fazla bu kadarı amınakoyim...
sınava 5 dakika varken okulun bahçesine giren kişinin kaçırdığı entellekt..
özellikle ilk okul sıralarında sınava girmenin verdiği bir entellektüelliktir. sınav sonrası sıkışan bacak kaslarını açmak için ayrıca bir fizyoterapiste gitmek gerekir.