panik yapmadan, sakin bir şekilde cihazı kırmadan yerine yerleştirip olay yerinden emin adımlarla uzaklaşmayı gerektiren andır.
bozuntuya vermemek gereken andır.
soğuk kanlı olunması gereken andır. cool bir tavır takının ve işemenize devam edin.
bacaklar charlie chaplin gibi açılarak peltek peltek yürür iken işlem gerçekleştirilmeye devam edilebilir. izleyen kişiden yeteri kadar uzaklaşıldığına kanaat getirilnce bir köşede durulup fermuar çekilir.**
böyle bir olay yaşayan dedemiz, heyecanlanıp dereye yuvarlanmıştı. evet, ölmüştü.
HEMEN izleyen densize nişan alınarak ihtiyacın sonlandırılması gereken an.
tarih:hatirlanmiyor
saat:11pm civari
mekan:k.kumla b.kumla arasindaki otopark.

iki arkadas cok sikismis bir sekilde dolanirken karanlik ve bos otopark a yoneldik. tam icraatin ortasindayken baslayan havai fisek gosterilerinden nasibimizi aliyoruz.

"karanlikta iseyen iki siluet"

filmleri aratmayacak aksiyon sahneleri ile dolu animi sizin ile paylasmakdan gurur duydum.
otoban kenarına park edip malafatını çalı dibine doğrultmuş sürücülerle taşak geçmek için bundan daha iyi bir an yoktur. hız mümkün olduğunca düşürülüp en sağ şeride geçilir, araç içindeki tüm bireyler kafalarını camdan dışarı çıkarıp işeyen şahsa el sallayarak sırıtır ve daaat daaat kornaya basılır. adam panikle ayakkabısına işerse arkanızdan küfredebilir.
o anda herşey kararır hayat sadece 1 metre arasında gidip gelmektedir. Bir yanda aldırmadıgınız cinsel organınız diger yanda diger insanlar ile meşgul olan beyniniz,ışık aniden vurur ve bir bak bizi izliyoruz haha diyecek.ama yanılıyorsun osman yanılıyorsun.
Böyle bir durumda yapılabilcek en iyi hiçbir şey olmamış gibi işemeye devam etmek, ardından olabildiğince cool ortamdan uzaklaşmaktır.
tam iş üzerindeyken romantizm yaşayan bir çift tarafından görülmek de üç taraflı bir rezilliğe sebebiyet verir tahminimce. **
bir akşam nevaleler alınmış, arabaya binilmiş ve şehrin genelde fazla rağbet görmeyen tepelerinden birine gidilmiştir. tepeye varıldığında araba ile bir tur fazladan atılmıştır ki, etrafta kim var kim yok bilinsin. çok uzakta bir aracın olduğu anlaşıldıktan sonra güzel bir manzara karşısına geçilmiş ve sohbetle beraber içecekler tüketilmeye başlanmıştır. bir süre sonra tuvaleti gelen iki kişi * arabadan inip bir kaç metre öteye birbirlerine sırtını dönüp konuşarak işemeye başlamışlardır. ve ne olduysa bu saatten sonra olmuştur. arpacı kumrusunun ardından gelen ışık birden işediği yere gölgesini düşürmüş, heyecanla karışık bir refleks ile pantolununu toplamış ve arkasına dönmüştür, işeyen diğer arkadaşın gözünün içine ışık tutan araç bizim oraya gelip işememizi beklermişcesine sessizce durmuş, tam onlara karşı biri işediğinde ise uzun farlarını yakarak olayın vehametine gülmüştür, gülünülmüştür.
genelde erkeklerin başına gelebilecek berbat bir durum.
bir insanın yer yarilsa da icine girsem denilen anlarındandır. işenmeden önce etraf iyice kolaçan edilmeli, aksi takdirde hayatın utanç verici günlerinden birine dönüşecek bir hadiseye yelken açılacaktır, açılmışı vardır..

bilen bilir.. birgün 4 arkadaş bursa'da parkın içinde bulunan özgen çay bahçesi'nde batak oynadık, oradan hep beraber çıkıp evlerimize doğru yola koyulduk. önce bir arkadaş yanımızdan ayrıldı, 3 kişi kaldık. diğer arkadaş bir yerde otobüse binince, arkadaşla yalnız kaldığımız an diyaloglar başladı;

arkadaş: salça oğlum benim çişim geldi.
salca: dayan biraz daha, heykel'de ki dolmuş durağının oradaki tuvalete yaparsın.
- ya ne olacak oğlum, pratik olarak ayakta işiyoruz. bulalım bir köşe.
+ tamam o zaman..

dedim ve zafer plaza'nın hemen arkasında bulunan öğretmen evinin sokağına girdik. tam orada köşede sokak lambasının olduğu bir yer vardır. onun altında zafer plaza'nın duvarına doğru park etmiş arabalardan birini kabin gibi yaparak, arkadaş duvar kenarına geçti, ben yol kenarına..

kafamı şöyle bir çevirdim, baktım ki zafer plaza'nın güvenlik görevlisi bana bakıyor. ben de o sırada kemerimi açıyorum, işeme öncesi son hazırlıklar.. ama tam arabanın kapı hizasında olunca, güvenlik görevlisine baktım, herhalde arabanın kapısını kurcalıyorum sandı ki, orada bir hareketlenme oldu. telsizle konuşuyor, ayağa kalktı ve sürekli bana bakıyor. bu sırada arkadaş işemeye başladı. bir de baktık ki araba sellektör yapıyor.

arkadaş: salça lan bu arabada sessiz alarm var galiba?
salca: evet oğlum hani eskiden arabanın tekerleğine tekme atıp kaçardık, alarm çalardı ya.. tekerleğe işiyorsun, alarm ötmeye başlamış olabilir.

araba bmw idi ve sonuçta adamın arabaya nasıl bir alarm taktırdığını bilemezdik.

biz bu lafları demeye kalmadık, ben cam hizasında düğmeleri açıyorum, arkadaş cam hizasında işiyor. ikimizde aynı anda birbirimize baktık, "yoksa..." dedik. yavaş hareketlerle arabanın içine baktık, bir de ne görelim? benim tarafımda bir erkek, arkadaşın tarafında bir kız. gece saat 23:00'ten sonra, çekmişler köşeye artık napıyorlarsa.. geliyor 2 tane herif, arabanın tekerleğine işiyor, bunlarda o manzarayı izliyor. deniz kenarına arabayı çeksen, bu derece romantik olamaz..

arkadaş o anı gördü ama tutamadı çişini.. döke saça yüremeye başladı ve şunları söyledi;

"salça kaç, salça rezil olduk"

ben daha bir şey yapmaya başlamamıştım, rahatım tabi. arkama bakıyorum, bunlar katıla katıla gülüyor.. ben kusura bakmayın diyorum gülerek, kameraya şakalananlar gibi el sallıyorum..

siz siz olun, işeyeceğiniz zaman her yere bakın.

aman diyeyim..