bugün

I loved you for your ass.
biliyorum bebeğim , izmirin piçlerinde gördüğün şeyi istedin benden ve ben sana bunu vermedim. keşke bayraklıda geçen o fırsatı değerlendirseydim de tam istediğin gibi bir sevgili olsaydım .. diyemem kesinlikle. işte bu hep içimde kalacak.
ben orospu değilim lan ruhumu satayım bi kıza. evleneceğim kıza saklıyorum kendimi valla hiç kusura bakmayın hanımlar. siz de öyle yapın. anlık bi zevke ömrünüzü heba etmeyin.
gitme demek gitmeyi mi erteler yoksa daha mı güçlü bağlar bilmiyorum ama senin yanında olmak istiyorum. seninle sonunu düşünmeden bir günüm daha olsa gitmemen için çok severim daha çok severim.
hoşçakal. ben diyemedim.
Ben hep böyleydim. Hiç değişmedim. Sana hiç yalan söylemedim çünkü ben hep böyleydim. işine gelmiyorsa siktir olup gidersin.
keşke ilk günkü gibi birbirimizi seviyor olsaydık. içimden parçalar kopuyor şu an.
yüzü gözü, bedeni, ayrılığın sarsıntısı ile darmadumandı...
gözyaşları dineceğe benzemiyordu...

öfkesi de dağlar kadardı,
şefkati de...

söylenmek istiyordu,
bağırmak, çağırmak, küfretmek hatta...
lakin, elvermiyordu şefkatli yüreği,
dilinden dökülecek kem sözlere...

bütün öfkesini,
acısını,
sitemini,
büyük sarsılışını...
yine yüreği gibi naif bir beddua ile haykırış ve hıçkırıkla dökebilmişti dışarıya:

--spoiler--
inşallah yaşlı bir kadınla evlenirsin!!!
--spoiler--

aslında en büyük darbeyi indirmişti o an...
ancak bu kadar sevgi ve merhametle dolacak birini kaybetmenin ne demek olduğunu bundan daha ağır bir şekilde öğrenemezdim.
boğazımda düğümlenen yumruk gibi birşey halen nefesimi keser...

en büyük bedduası bu olmuştu...
dili bu kadarına el vermiş,
başka da tek kelime etmemişti...
belki söylerken bile pişman olmuştu...
o denli naif bir insan...

boğazımdaki düğümün yükünü,
güzel yüzünü ıslatan gözyaşlarının arasından kederli gözlerini...

mümkün değil, unutamam...
sonrasında da hiçbir zaman tam anlamıyla söyleyemeyeceğiniz şeylerdir.

hani böyle oturup düşünürsün, karşında duruyormuş gibi hayal edersin.
söylemek istersin ama yok.
yine gözyaşları çıkar gözlerinden, kelimeler yine boğaza dizilir.
o anda camları kırmak, eşyaları parçalamak hissi dolar içinize.
öyle canı sıkıcı, öyle saçma işte.
ne istedin benden.
salağa yatmak en güzelidir.
(bkz: hani gitmesen diyorum)
"bana şimdi kim sevgilim diyecek...!!!"
söylenemeyen değil de söylenmek istemeyen şeylerdir aslında. bazen hüzün, bazen gurur, bazen de sevinç söyletmez söylenecek olanları. oysa şöyle özetlenir bir şiirde;

Duracağım burada
Gidişini seyredeceğim
Kıpırtısız, sakin gibi görüneceğim
Kavgasız olacak, fırtınasız olacak
Saçma sapan olacak
Organlarım birbirine vuracak
Arkandan sessiz bakacağım
Ben yine salağı oynayacağım...
-seni çok seviyorum
-efenim
-yok bişi.
ağlamak istenildiğinden boğaz kurur, düğüm düğüm olur, "gitme, kal" denemez.
(bkz: benim gibisini nah bulursun bi daha)
Artık özgürüm. Öyle yalnızım ki...
şimdi sen gidiyorsun ya,
ben yine elimi sikeceğim.
- çok başka sevmiştim lan seni.
bir müddet her gece kendi kendinize defalarca tekrar edeceğiniz cümledir.
çok sevdik be abi!
(bkz: hacı bi siktir git)
-ama ben kimle sevişicem şimdi.
hic oldumu ya "hani daha karpuz kesecektik **
eyvallah..