bugün

http://sinestezi.wordpres...geriye-tomurcuklar-kaldi/
danışıklı dövüş gibi gelir uzaktan bakana ama bir fincandır ki ismi üstüne kazılı dönüp alamadığım, bir ağaçtır ki adımın gitgide büyüdüğü yıllardır göremediğim.
çocukluğumdur ki bana ayrılığı söyletir.
en çok kendimi terkettim
en çok kendimden vazgeçtim..
(bkz: ayrılıkların şairi)
acı verici olaydır kendisi can acıtır; ama zaman bunu da düzeltir.
"gittiginden beri bana kalan tek sey sessizlik oldu, ilk once cok kızdım sana habersiz gidisine, sonra kendime sovdum gitmene izin verdigim icin, yokluguna alısmaya calısırken, herkese bir gun gelen benim hayatımdan 10 yıl aldı sikayet etmedim, acıtarak gecen gunlerin ardından gozlerim artık aglayamaz oldu, sen gittin giderken sonsuzlugu aldın bana bıraktıgın ise sensizlikti.."
(bkz: sevgilinin olmesi)
ölüm olsaydı ayrılık olmasaydı..
--spoiler--
ne küslük var ne pişmanlık kalbimde
yürüyorum sanki senin yanında
sesin uzaklaşır herbir adımda
ayak izim kalmadan gidiyorum
--spoiler--
--spoiler--
açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın

rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan

ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili

telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili

yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık
çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir
fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı
kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiliyle

sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız

attila ilhan *
--spoiler--

ustanın dediği gibi sevdaya dahil olan nesnedir.
Ayrılık; "sizin ona verdiğiniz anlamla varken yok olmuyor mu?"
ilhan irem
sevgilisinin doğum gününü unutan erkeğin aklına gelen en kolay sıvışma yolu.. (bir arkadaşın başından geçen olaydır)
insanların birbirlerini tanımaları için en iyi zaman ayrılmalarına yakın zamandır.
gözyaşından hemen önce gelir.
Tam gögsünüzün ortasinda bir yeriniz aciyacak...

Evinizin sizi içine sigdiramayacak kadar dar oldugunu farkedeceksiniz...

Sokaga firlayacaksiniz... Sokaklar da dar gelecek...

Tipki vücudunuzun yüreginize dar geldigi gibi...

Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne piril piril gökyüzü..

Kendinizi tasiyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksiniz...

Birileri size bir seyler anlatacak durmadan...

"Önemli olan saglik."

"Yasamak güzel."

"Bosver, her sey unutulur."

Siz hiçbirini duymayacaksiniz...

Gözyaslarinizdan etrafi göremez hale geleceksiniz.

O'ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarinda ölmek

isteyecek kadar çok seveceksiniz...

Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz...

''Ölüme çare bulundu'' ya da ''Yarin kiyamet kopacakmis'' deseler basinizi

kaldirip ''Ne dedin?'' diye sormayacaksiniz...

Yalniz kalmak isteyeceksiniz...

Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak... Ikisi de yetmeyecek.

Geçmisi düsüneceksiniz... Neredeyse dakika dakika, Ama kötüleri atlayarak!

Onunla geçtiginiz yerlerden geçmek isteyeceksiniz, Gittiginiz yerlere gitmek...

Bu size hiç iyi gelmeyecek... Ama bile bile yapacaksiniz.

Biri size içinizdeki aciyi söküp atabilecegini söylese, kaçacaksiniz...

Aslinda kurtulmak istediginiz halde, o aciyi yasamak için direneceksiniz.

Hayatinizin geri kalanini onu düsünerek geçirmek isteyeceksiniz...

Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz...

Herkesi ona benzetip, Kimseyi onun yerine koyamayacaksiniz...

Hiçbir sey oyalamayacak sizi, Ilaçlara siginacaksiniz...

Birkaç saat kafanizi bulandiran ama asla onu unutturmayan...

Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan seyrettiren...

Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi gelecek...

Bogaziniz dügümlenecek, dinleyemeyeceksiniz...

Uyumak zor, uyanmak kolay olacak, Sabahi iple çekeceksiniz...

Bazen de ''Hiç günes dogmasa'' diyeceksiniz.

Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler...

Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksiniz...

Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çikana sarilmak

isteyeceksiniz, Nafile...

Düsüncesi bile tahammül edilmez gelecek...

Rüyalar göreceksiniz, gerçek olmasini istediginiz...

Her siçrayarak uyandiginizda onun adini söylediginizi fark edeceksiniz...

Telefonun çalmasini bekleyeceksiniz...

Aramayacagini bile bile...

Her çaldiginda yüreginiz agziniza gelecek...

Aglamakli konusacaksiniz arayanlarla...

Yüreginiz burkulacak...

Caniniz yanacak..

Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz.

Hayata dair hiçbir sey yapmak gelmeyecek içinizden...

Onun sesini bir kez daha duymak için yanip tutusacaksiniz...

Defalarca aradigi günlerin kiymetini bilmediginiz için kendinizden nefret
edeceksiniz..

Yasadiginiz sehri terk etmek isteyeceksiniz...

Onunla hiçbir aninizin olmadigi bir yerlere gidip yerlesmek...

Ama bir umut... Onunla bir gün bir yerde karsilasma umudu...

Bu umut sizi gitmekten alikoyacak...

Gel gitler içinde yasayacaksiniz... Buna yasamak denirse...
yaşanmadan tam anlamıyla anlaşılmaz dediğim kavram. Hüzün kovan kuşu gelmiş ,gecenin yanağına konuvermiş, ay tenli aşık şarkıma karşılık vermiş. Düş sokağı sakinlerinin , içinde bu cümleleri barındıran şarkısını dinlerken, sizi arayıp 'ben ayrılmak istemiyorum' dediğinde, ağlayarak hüzün kovan kuşum geldi dersiniz. Hıçkırıklarınız boğazınıza dizilir o an. Yeniden dönüşü düş gibidir, fakat kırıklar tamir olmazsa, bu kez yaşar'ın 'sakın sen kuşlara uyma' şarkısını tek başınıza dinlersiniz günlerce. Ama ya o , ya siz kuşlara özenmiştir bir kere. Sonra da yol, iz silinir gider ,dönülmez geriye.
--spoiler--
hep aynı hikaye
gönlüm düşünce aşka
her ayrılık aynı
yanlız kişiler başka
--spoiler--
birşeylerden uzaklaşmak, vazgeçmek, farklı zaman ve yer dilimlerinde varolmaktır ayrılık.
insanın tüylerini diken diken yapıyor, söylemesi bile kötü...
adına binlerce milyonlarca şiirler,hikayeler,şarkılar,filmler yapılmış bir kavram ayrılık. insanları bu denli üstüne çekmesinin sebebi insanlara sadece acı verip, can yakması mıdır?
çeşit çeşit ad verilse de sonuçta hepsi ayrılık, hepsi acı, hepsi yalnızlık değil midir?neden insanlar bir şeyi ellerinden kaybettikten sonra kıymetini anlarlar? neden hiçbir şeyi kaybetmeyecek gözle bakar sonra kaybedince yıkılınır? *
yanımızdayken sevgi sözcükleri duyduğumuz insanı ebediyen yanımızda olacakmış gibi hissederiz. yanlışı yaptığımız tek şey, kaybetmeyi düşünmememizden kaynaklanıyor. hep bizimle olacaklar, hiç gitmeyecek gibi düşünmemizden dolayı bu kadar kötü geliyor insana ayrılık.bir kabullenebilsek aslında belki bu kadar koymaz adını bile anmak.

ayrılık beraberinde yalnızlığı da getirir. beraber olduğun insanlar bir bir uzaklaşmaya başlayınca, bir odaya tıkılıp derin derin düşüncelere dalıp, en hareketli müzikte bile oturup ağlayabiliyorsan, sesine ses bulamıyorsan ayrılığı ve ayrılığın yalnızlığını yaşıyorsun demektir. o an anlarsın o ana kadar polyanna misali kendi kendırmışsındır. her şey üst üste gelip bir film sahnesi izliyormuş hissine kapıldığında, ağlayıp da sesinin kimsenin duymadığını,başını koyacak bir omuz,yaşını silecek bir el olmadığını hissettiğinde anlarsın yalnız olduğunu, polyannanın bile artık işe yaramadığını. gün ve gün her sahnede olgunlaşır, sesine karşılığı sadece duvardan gelen sesten alırsın.

o kadar çok ayrılıklar yaşadım ki bana öğrettiği sadece iki cümle... yaşanan onca acılardan sadece iki cümle... "hiçbir şeyi çok sevme" ve "çok değer verme". çünkü ne olursa olsun her şey öyle ya da böyle elinden kayıp gidiyor bir şekilde. artık öyle bir an geliyor ki insanlara "seni seviyorum" demeye korkuyorken buluyorsunuz kendinizi. bilirsin gene gidip yalnız kalacağını.
tüm ayrılıklar acıyla birlikte yalnız kalmayı, yalnız karar verip düşünmeyi, tek başına ağlamayı öğrettir. ve bunların hepsinin toplamı, daha olgun insan olmayı öğrettir. olgunlaştıkça, yaşadıkça hayata tutunur, acıyla harmanlanırsın.
kimi zaman ise tek çözümdür. sen başını alıp çekip gidersin... *
barış manço güzel söyler en güzel o söyler özledik barış abi (bkz: barış manço)
an itibariyla baslamis dizidir, oyuncu kadrosuyla iyi bir dizi olacak sinyali veriyor.
ey acılara tat veren güzellik,
yüreğimize hoşgeldin.
geldin de;
çiçekli dallara döndürdün öfkemizi.
biz ki; bildikten sonra sevmeyi.
ister dolu yağsın ömrümüze, ister kar.
bütün ayrılıklar sonbahar renginde olsa,
ne çıkar.
kavuşmanın kavuşma olabilmesi için gerekli durum; burdaki ortam ve zaman kavuşmanın şiddetini belirler.
bünyesinde birinin adını yazsam diğerinin küseceği kadar çok ünlü oyuncu barındıran trt dizisi. Ahmet özhan'ı ayrı tutuyorum ki çok uzun zamandır bir dizide görmüyordum kendisini.

--spoiler--

ismi frengiz olan bir azeri kızı var ki koca diziden aklımda kalan tek şey de bu. o meşhur azeri şarkısını dizinin başından sonuna kadar dinledik bu azeri şarkıcı sayesinde. ermenistan'da, iran'da, azerbaycan'da... herkes türkçe konuşuyor bir de.
--spoiler--
her ayrılık, en kolayı bile, özlemin yolunu açar. hiç iyi değildir.
(bkz: tüm özlemlere karşı direnmeliyiz)
uzun bir aradan sonra tekrar hatırlanmaması gereken acı.

bir de şarkısı vardır ki, sormayın gitsin...

http://www.youtube.com/watch?v=-v-R_e2N09w
ortak bir nokta kalmadığına kanaat getirildiğinde ivedilikle uygulanması gereken..
güncel Önemli Başlıklar