bugün

ya bu avrupalılar her şeyi güzel saklıyorlar, yahut biz avrupaya karşı aşağılık kompleksine sahibiz.

hani yolda gidersin bir dilenci görürsün oradan bir bilmiş muhakkak çıkar ''çık çık çık biz böyle mi avrupa biriliğine gireceğiz!'' yahut sokak çocukları görür kişi hemen başlar ''bizi avrupa birliğine almazlar tabi!''

bu ve benzeri düşüncede olan insanlar çoğunlukta maalesef. türkiye de bir olumsuzluk görüldüğü vakit sanılıyor ki bu sadece biz de var ! avrupa da böyle şeyler yok.

ya hu ben istanbul trafiği yüzünden adamın ''bizi avrupa birliğine almazlar tabi'' dediğini bile biliyorum oysa istanbul trafiği ile brüksel trafiği aynı lan ! şimdi sana şaka gibi gelecek ama brüksel de dilenci sayısı izmir den falan fazla muhtemelen. adım başı bir dilenciye rastlamak mümkün. bunu sadece bizim ki kadar açık yapmıyorlar.

adam yanaşıyor ve;

-ben şeker hastasıyım ve yemek yemem lazım bana 5 euro vere bilir misiniz?
+tabi

sonuçta adam dilenci gibi değil. çıkartıp veriyorsunuz gerçekten hasta birisi olabilir diye. ama öyle değil ! lan bunu ben daha yeni öğrendim. bu adamlar alkolik devlet bunlara belirli bir para veriyor ve çoğu devlet evinde kalıyor. devletten aldığı parayı alkole yatırıyor sonra o para bitince de insanların başına ''hasta numarası ile'' üşüşüyor.
tabi bilmeyenler bu numarayı yiyiyor çünkü adamın kılık ve kıyafeti dilenci gibi değil, yahut alkolik gibi değil.

ben bir bakım evinde kalıyorum bazı sağlık sorunları nedeniyle, ve burada kalan hastalar her gün gelip para istiyorlardı. ufak paralar hani 1 euro 2 euro falan gibi ama her gün lan ! ben ilk başlarda veriyordum. ne bileyim belki bir şey ihtiyacları vardır falan diye. ama meğersem bu adamlar o paralarla alkol alıyorlarmış. bildiğin dilencilik yapıyor elemanlar.

ama görsen dilenci gibi değil.

yani ben burada dilencilik yapmak zorunda olanlara bir şey demiyorum. benim demek istediğim atalım şu üzerimizde ki aşağılık kompleksini, her kötü bir şey gördüğümüzde demeyelim ''bizi bu yüzden avrupa birliğine almıyorlar'' diye.

inanın avrupa da çok daha fazla sefil olan insan var, gördüm.
adamlar iyi reklam yapıyorlar ama nasıl bize empoze etmişlerse inanamıyor insan.

he diye bilirsiniz o dilenciler belki göcmenlerdir falan diye hayır! adam vatandaşı buranın. devletten her ay 1400 euro gibi bir para alıyor ona ragmen dilencilik yapıyor.

yani sözün özü. avrupa da dilenci sayısı bizde ki dilenci sayısından fazla! ayrıca trafik te berbat...
(bkz: Zevk için dilencilik yapmak)
onların yaptığı dilencilikle bizim ülkemizde yapılan dilencik çok farklı olduğundan doğru olmayan önermedir. orda dilenci diye tabir edilen insanlar bizimkiler* gibi numaradan hasta ayağına yapıp yada bir köşeye oturup "allah rızası için" demezler. sokakta bir şey çalarlar, bi' gösteri yaparlar, oyun sergilerler, şiir okurlar vs bir şey ortaya koyarlar* .
(bkz: türkiye deki dilencilerin avrupa yı keşfetmesi)
avrupanın dilencilerinin bile elit olduğunu öğrendiğimiz başlık.
ancak şu var bir şey ortaya koyan ve bunun karşılığında para alan kişi dilenci olmuş olmuyor. kavramları karıştırmayalım.

ilk entry de de bahsedildiği gibi olay başka. direk bizim bildiğimiz dilenci. adam yanaşıyor ''para istiyor'' bir şey yapmadan. ora da bir dans falan etmeden. yani yanaş ve para iste olay bu.

amerikan filmlerinde gördüklerinizi çıkarın aklınızdan inanın dış dünyada hayat öyle değil...
unutulan nokta avrupadaki dilencilerin ellerinde bir meslek olması. en kötüsü akordeon çalarak dileniyor ki onada dilencilik denmez. bizim gibi el açıp duygu sömürüsü yapmıyor adamlar en azından

--spoiler--
yıllar önce pendik eski alt geçitte dilenen bi amca vardı. 2 ayda bir yakalanıyordu hatta. yaşlı olduğundan acıyorsun para veriyorsun ama televizyona çıktığında öğrendikki adam bizden zenginmiş. 2 tane yazlığı, 3 tane apartman dairesi, 1 tane arabası, 2 dükkanı vardı yanlış hatırlamıyorsam. dilenci bu. duygu sömüren şerefsiz yada başka birşey değil. o yüzden insan nasıl güvensin dilencilere.
--spoiler--