bugün

aşk bu, nerden geleceği hiç belli olmaz.
olmuyor, olmayacak, öyle diyorlar.
aşk bu, bir hezeyan, heyecan katmak için hayata, uydurulmuş yavan bir bahane.

aslında hiç de böyle olmuyor be üstat.
ben bir yudum daha alırken biramdan, bir nefes daha çekiyor içine tanrıyı.
ben bir adım atarken, ondan uzaklaşıyorum; o olduğu yerde, göğe yükseliyor.
bir bakışında ben erirken, o bilmiyor, bilemiyor, tanımıyor beni.

o beni bilmiyor, ben onu biliyorum, yargılıyorum. başörtülü diyorum, öldürüyorum.
aşk bu ama! sormuyor ki, izin istemiyor ki, vakitlice, gelmiyor ki hiçbir zaman.
her zaman yürüdüğüm yollarda yürüyorum, her gün adımladığım kaldırımlarda bir değişiklik yok,
her gün uğradığım tekel yerli yerinde, ekmek aldığım bakkalım öylece duruyor.
ben değiştirmiyorum hayatımı, o benim hayatımı değiştiriyor.

bütün yollar her gün aynı yere çıkarken, bir gün,
onun yoluyla benim yolum kesişiyor!
ve, artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.

acı dolu, fikir çatışmaları.
kandan eser yok ortada, ama kederde tüm askerlerim.
askerleri!

savaş için gerekmiyor, öfke! kin! düşmanlık.
savaş için, bir bakış bile yetiyor bazen.
savaşıyoruz,
o bilmiyor,
ben savaşıyorum,
onunla,
sessizce,
kendi kendime.

zordur, böylesine bir sevda, böylesine bir aşk.
gönül bu, ota da konar boka da durumudur.
başörtülü bir kadının ateist birine aşık olması gibi bir durum.
bunun hiç olabilitesi yok.
'hiçbir şey imkansız değildir' düşüncesini çürüten olaydır. *
ikisi de aşk. ikisine de yer olmalı bi kalpte.
gönlün ota da b.ka da konduğunu hatırlatan durumdur.
aşkın nelere kadir olduğunun örneğidir, güzeldir. mutluluklar dilemek düşer bizlere.
bir film yıldızına aşık olmaktan çok daha gerçekçi ve yaşanma olasılığı daha yüksek olan olaydır. benzer hayatlar yaşadığınız insana aşık olmak çok normal. benzer hayatlardan kastım anlaşılmıştır umarım.
kayınpeder dini nikah isteyecektir, olay çıkar.
kendi halinde bir aşktan çok daha olasıdır.zıt kutuplar bu kez çok etkilidir.
başörtü soğutmuyorsa içindeki ateşi, körüklüyorsa duygularını bakışları, alamıyorsa gözlerini, iniyorsa perdeler imkansızlığın engel duvarlarına, yakıyorsa perdeyi, savuruyorsa küllerini düşünceli gecelerine, imkansızlığa lanet yağdırıyorsa, ondan doğacak olan çocuğa bir isim bile bulmuşsa, sözlerin kifayetsizliğini gözyaşları bozuyorsa, ve bile bile bilgisizliliğin içine korkusuzca uzatabiliyorsa elini, tutacak olan elin uzaklığı hayallerine yakınsa... neden olmasın? *
şipşak tanım : inanç olarak "hiçbir şey"i seçmiş erkek kişisinin, başörtülü, dini inanç olarak da islamı seçmiş kişiye tutulmasıdır efenim.

yazarın gözünden kaçmayan, tam tersine gözüne takılan ve onu şoklardan alıp "aman allah"ımlara sokan ayrıntı ise, başlıkta "türban" kelimesi yerine "başörtülü hanım" denmiş olmasıdır. ***
erosun canının sıkkın oldğu veya zeusa sinirlendiğinde oluşması kuvvetle muhtemel bir durumdur.*
türbanı türkiye'deki %90 kız gibi ana baba baskısından takmışsa olabilecek bir ihtimaldir.
sakındığın göze çöp batması gibi bir şeydir. tabi herşey ihtimal dahilindedir...özellikle bir şeyden nefret ederseniz, burnunuzun dibinde biter..
hayatın gerçeklerinden sadece birisi, başımıza getirdiği ilginçliklerden bir diğeri olabilir. çünki aşk sokağı dönerken karşınıza çıkabilir, çıkmayabilir de.
gence kolaylıklar dilediğim durumdur.
zordur, her aşk gibi, ve diğer aşklardan da farkı yoktur.
aşktır sadece, diğerleri gibi.
şu durum daha zor, bu katlanılması daha kolay gıbı bır durum söz konusu değildir.
(bkz: uzak ihtimal)
atayizin türbalıya aşkı zorda türbanlının atayize kolay nerden bilecek atayiz olduğunu.