bugün

Başbakan Celal Bayar, acı haber üzerine hemen Ankara'dan gelmiş, bir süre Atatürk'ün başucunda kalıp bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra Makbule Hanım'ın yanına çıkmıştı. Metin görünmeye çalışan acılı kızkardeş birden sordu Başbakana:

‘‘Ağabeyimin cenaze namazı kılınacak mı? Kılınacaksa nerede kılınacak? Kim kıldıracak? Karar verildi mi?’’

‘‘Atatürk'ün cenaze namazı kılındı mı?’’ Belli çevrelerin bilinen nedenler ve utanmazcasına kötü niyetlerle yıllardır sömürdüğü bu konuyu aydınlatıyor tarihçi yazar Cemal Kutay: ‘‘Atatürk'ün aziz naaşı, dini şartlara, örflere ve islami kurallara harfiyyen uyularak yıkanmıştır. Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürü şahsen gelerek yüzünün ve sağ elinin ‘mulajını' almıştır. Uygun bir kabir hazırlanıp orada toprağa verilinceye kadar büsbütün bozulmaması için usulü veçhile tahnit de edilmiştir.’’ Bu sırada hemşireleri Makbule (Atadan) Hanımefendi Riyaseticumhur Katibi Umumisi Hasan Rıza (Soyak) Beyefendi’yi Dolmabahçe Sarayı'ndaki dairesine çağırtarak cenaze namazının bir camide kılınıp kılınmaması konusunda şer'i hükmün ne olduğunu sormuşlar.

Türkiye'nin bu konudaki en büyük otoritesi, o tarihlerde, Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi kelam ilmi ve islam felsefesi ordinaryüs profesörü Mehmet Şerafettin Yaltkaya'dır. Bu din aliminin fikrine müracaat edilir. Profesör Yaltkaya, hiç tereddüt ekmeden ‘‘Cenaze namazlarının muhakkak camilerde kılınnması yolunda kat'i ve dini bir kural olmadığını’’ bildirmekle beraber ‘‘kıdem ve makam selahiyeti açısından’’ bir kez de Diyanet işleri Başkanlığı'nın görüşünün alınmasını önerir. Bunun üzerine, Profesör Yaltkaya'nın daha sonra yerine geçeceği Türkiye'nin ilk Diyanet işleri Başkanı Mehmet Rıfat Börekçi'nin fikri sorulur. ‘‘Börekçi'nin görüşü, günümüz nankör, yobaz ve densizlerinin suratında bugün de aynı şiddetle patlayacak niteliktedir’’ diyor Kutay.

‘‘Atatürk'ün cenaze namazını camide kılmak zorunlu mudur?’’ sorusuna zamanın Börekçi'nin verdiği cevap aynen şöyledir: ‘‘Cenaze namazları için esas olan bu namazın temiz bir yerde kılınması şartıdır. Atatürk bütün vatanı, düşman istilasından ve düşman çizmelerinden arındırarak tertemiz bir hale getirmiştir. Dolayısıyla O'nun cenaze namazı vatanın herhangi bir yerinde kılınabilir.’’

Bu görüş de alındıktan sonra Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu hazırlanır. Ordinaryüs Profesör Mehmet Şerafettin Yaltkaya herhangi bir Müslüman'ın namazını kıldırır gibi Atatürk'ün cenaze namazını bilinen biçimde kıldırır. Başbakan Celal Bayar namazda bulunamamıştır. Yahya Galip (Kargı) Bey son anda katılır.
cenaze namazı camide değil açık alanda kılındığı için'miş'. zaten biz de cenaze namazını pavyonun bahçesinde kılıyoruz bu ülkede.
(bkz: baban niye kondom kullanmadı)
halkın büyük çoğunluğu gerizekalı olduğundandır. Ciddiyim bak. Atatürk kesin düşünmüştür. Ölsem namazımı kılsalar bir takım sarıklı pezevenk sürüsü prim yapar cahil kesimi dinle imanla ele geçirir. Nmazımı kıldıran imamı başbakan yapar bunlar diyerek korkmuştur. Bu soruları soranlar kadar gerizekalı bir toplumuz. Şimdi ülkeyi yönetenden, cübbeli ahmetlerden, fethullahlardan pay biçin işte. Cübbelinin porno kasetleri çıktı ama atatürk'ü sevmezler. Namazını sorgularlar. Neyse uzun uzun hepsini tanıtmaya gerek yok bilen bilir. Cehaletin ve beyinsizliğin bu kadar dibe vurması ne hazin.
Hijyenik olmadığı içinmiş.

He amk ölü adam mikrop kapmasın diye camide namaz kılınmadı.

Yazık la, küçük çocuk kandırıyor gibi kandırmışlar sizi.
atatürk dinsizdi ve bu bazılarına girebilirdi. ben de dinsizim aynı atatürk gibi... çok çok zorunuza mı gitti?!?!
Onun Dostlarını, Sevenlerini alacak kadar Türkiyede Büyük Camii Olmadığından Dolayıdır.
ateist olduğu yolunda birçok emare varken ortada, niye namazını kıldırsın denebilir. insanları duruşu, söylemleri ve eylemleriyle değerlendirmek gerek. inançları veya özel yaşantısıyla değil. zira çok sikimsonik oluyor bu tarz eleştiri.
o zamanlar camiler bu kadar hijyen değildir.

gerçi şimdi de hijyen değil.

insan girdiği yeri kirletir.

bu sebeplerden bazı insanlar, bazı yerlere girmeden de ibadet edebilir.

belki de alevi bir insandı. tarih bir gün bunu da araştırır.

bektaşi belki.

ancak ve ancak en önce insandı.

bugün tüm türkiye insanlarına yapılmaması gerekenleri gördüğünden kaldırdı saltanatı, hilafeti.

şimdi bu millet elleriyle getiriyor sultanlığı, hilafeti...
(bkz: çünkü eşşeğin zikinden dolayı)
(bkz: buyrun cenaze namazına)
şimdi çiçeği burnunda bir laiklik vardı alimallah elden gitmesine engel olmak için kılınmamış olması yüksek ihtimal...
Atatürk'ün mezhebini bilmeyenlerin düşündüğüdür. Kendisi balkanlara göç etmiş yörük-oğuz-türkmen kökenli kızılcalılar aşiretinin torunu olduğu için tabiatı ile alevidir. Bunca yıldır bu niye söylenmez anlamam, sanki gizli bir el bütün bunları örtbas eder, ama artık bütün bunların söylenmesi gerekir. Çünkü insanların gerçeği bilmesine ihtiyaç var. Atatürk'e saygısı olan zaten onu sünni de olsa alevi de olsa sever, bu nedenle tartışma yapmak bile gereksizdir bu konuda. Çoğu yörük-türkmen ve bunların balkanlara göç etmiş aşiretlerinden olan vatandaşlarımız gibi hiç şüphesiz Atatürk de Alevi-Bektaşi'dir. Kurtuluş Savaşı döneminde atatürkün alevi dergahları ve alevi dedeleriyle olan diyaloğunu ve bunların kurtuluş mücadelesindeki yerini anlatan bir kitabı okumanız bile bu gerçeği anlamanız için yeterlidir.
kemalistlerin cevap vermek yada okumak yerine her zaman ki gibi o kim, yalan, iftira diye saçma salak cevap vererek açıklamaya çalıştıkları haber. lan adam yazmış, oku cevap ver yüreğin varsa. ulan at bile gözlüklerinden dolayı göremesede en azından başını çeviriyor da öyle bakıyor. sende hem gözlük var hem bakasın yok ki başını dahi çeviremiyorsun. nefesiniz kesiliyor m. kemal ile ilgili gerçekleri görünce.
Yanlız Atatürk değil Her müminin cenaze namazının kılınması fazdır, lakin bu namazın illa camide olacak şeklinde bir farziyeti yoktur. Dolayısı ile bu konuyu gündeme getiren kişinin niyetini iyi iredelemek gerekir.
sırf 6 kişi eksi verdi diye ilk entrysi için gülücüğüne tıkladığım başlık. sana ne bana ne dersek tarih bilimini kaldırmamız gerekir. dini inançları sorgulamayacağız diye tarihi de siktir edemeyiz kusura bakmayın. kimi de demiş ki mustafa armağan'ı gördüm okumayı bıraktım. kendini bilge gören zaten ne okusa fayda etmez. hele ki sadece inandığını okuyan, dünyaya boş yere gelmiştir. okuyun efendim. bunu da bilin, başkasının dediğini de bilin. ardından yorumlayın ve bir kararınız olsun. bakın kul ile allah arasında olanı sorgulayın demiyorum sevgili dindar kardeşlerim. insanların inançlarını ve kişisel fikirlerini de sorgulayın demiyorum sevgili laikçi kardeşlerim. ben diyorum ki, okuyun. sevgiler.
yazar burada kuyruk acısını bastırma yoluna gitmiştir.

kendilerinin neredeyse taptıkları son halife dini törenle defnedildi de ne oldu? halifenizin sizlere tarihi armağan olarak bıraktığı eserler kendi ülkesinde üretilemeyen kıçı kırık kalemler tarafından yazılması bu arkadaşları rahatsız etmez. hatta üstat kabul ettikleri zatı muhteremin devletinden rüşvet alıp kumarda kaybetmesi de rahatsız etmez.

bu arkadaşların kör gözlerinin tek görebildiği dini simgelerdir. okurken o kadar huzura erdim ki anlatamam. saldırabildikleri konular o kadar ipsiz sapsız o kadar tutarsız ki acizliklerinden başka bir şey ifade etmiyor.

son olarak bunları yazarak tarihe not düştüklerini sanan zatı muhteremler, bilmiyorlar ki kendi dönem tarihlerinin ne kadar ortaçağ karanlığında olduğunu not ediyorlar. dini simgelerin peşinde koşan sayın armağan tarih tekerrür ettiğinde uzay boşluğunda bir nokta değerinde dahi olamayacaktır.
(bkz: ybsg)
atatürk'ü karalamak için aa haber ajansının ve zaman vari gazetelerin,atatürk ün sçıtığı boku da araştırmaya alacaklarına inanmaya başladım.
(bkz: atatürk ayakta işerdi) falan gibi haberler de yapın tam olsun.
bu soruya altın günlerinde eşlerinin penis boylarını yarıştıran kadınlara gülündüğü kadar gülünür.
ülkesinden, cumhuriyetinden, kurucusundan soğumak, gereken platformlarda da küfürler savurabilmek için bahaneler arayanları baştan çıkarıcı bir yazıdır.
yattığı yerden çıkartılıp, cenaze namazı kılındıktan sonra tekrardan defnedilmesi gerekir. (!)
çünkü dinsel bir şovenism istememişti. ayrıca dinsiz olduğunu varsaylım adamlığından ne kaybeder di ki ?
acaba neden?

atatürkçülük ya da, mustafa kemal sevgisi mustafa kemal' e din üzerinden vurmayla yara almıyor. defalarca denendi, bir çok örneği var, ama yine de olmuyor.

bu durum islam üzerinden prim yapan zavallı yavşaklar tarafından daha çok benimseniyor.

mesela, 30 yıllık dinsiz imansız bebek katili piç, 5 vakit namaz kılıyordu denilince sizin tarafınızdan kabul görünen barış elçisi olabiliyor.
şaşırılması gayet normal olan durumdur.
camiye basın ordusuyla giden, hatta geç kaldığı için ezanın geç okunduğu başbakanlara sahip olan (sadece tayyip erdoğan değil, namaz kılıyorum diyen bütün siyasiler yapmıştır bunları) bir memlekette insanları düşündüren bir haber olması gayet doğaldır.
sayın armağan müthiş araştırmacı yeteneklerini ülkenin karanlıkta kalan sorunlarında kullansa (deniz feneri olayının aslı nedir, ergenekon denilen oluşumda nasıl radikal uçlar aynı suçu işlemek üzere bir teşekkül oluşturur, bunun mantığı var mıdır vb.) daha güzel olur sanki.