bugün

(bkz: ak ve kara)
yahu adam inanmıyor işte daha neden üsteliyorsunuz anlamış değilim. ayrıca inanması veya inanmaması halinde hayatımızda ve ülkemizde değişecek şeylerin bir açıklamasını yapar mısınız! gerçekten merak ediyorum ne gibi değişiklikler olacak hayatımızda. yaptıkları anlamını mı yitirecek yoksa onun kurtardığı ülkede yaşıyoruz diye cehennemde mi yanacağız? çok şey istemiyoruz azıcık mantık sadece.
ihsan eliaçık'in çok net anlattığı mevzudur.

https://www.youtube.com/watch?v=THjztQizvhA
https://www.youtube.com/watch?v=tppwZkvsvtY
"Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. "

Mustafa kemal Atatürkünüz.
Atatürk ben bir rahibim mi dedi ?
Atatürk ben hocayım mı dedi ?
Atatürk ben peygamberim mi dedi ???
Kuranı en çok ben okudum, en fazla ben hatim indirdim mi dedi ?

Adam ben bir askerim dedi, tarihin ender gördüğü askeri dehalığını koydu ortaya....

Eğer askerliğine, komutanlığına, siyasetine varsa lafınız ( hoş, haddiniz değil ama ) söyleyin.... Yoksa...

Hadi hadi hadide naş naş naş!!!!!!

Kuyruk acınızı çıkarmak için saldıracak yer bulamıyorsunuz, sizde haklısınız....
Bir gezisinde Atatürk, sakallı bir şıh görür.
Yanındaki valiye sorar; bu kim der.
Vali: ''efendim bu adam şıh'' der.
Sonra Mustafa Kemal Atatürk şıh ın yanına gider ve şöyle der: kişideki iman ve bir sakal boyu asla bir olmaz. Bu sakallarını en azından peygamber efendimiz(s.a.v.)in olduğu kadar kısalt.
Şıh ise peki der.
Sonra aradan zaman geçer ve Mustafa Kemal Paşa valiyi arar ve o şıhın son durumunu sorar. Fakat vali ''efendim kendisi hiç kimseye sakallarına dokunmasına izin vermedi ve sakallarında milim kısalma yok'' cevabını alır.
Ama birkaç gün sonra o şıh hazretleri Mustafa Kemal Paşa'yı ziyarete gelir ve sinek kaydı bir şekilde traş olmuş biçimde.
Sonra vali Mustafa Kemal Paşa'ya sorarki ''ama efendim nasıl olur bu adam hiç kimseye sakallarını dokundurmazdı''
Mustafa Kemal Paşa ise şu cevabı verir ''kendisini Amasya valisi olarak tayin ettim''

Sonra şıha ise şöyle der: imanın ölçüsü ile sakalın ölçüsünün bir olmadığını anlamana sevindim. Valilik meselesine gelince ''bugün bunu anlayıp sakalından vazgeçen yarın başka bir şey için vatanından vaz geçer.
din kişisel atatürk ulusaldır. şunu anlayın sadece.
Sünni müslüman liderdir.
Atatürk Elmalılı Hamdi Yazıra Kuran tefsirleri ve mealleri yaptırdı. Sahih hadis kitaplarının en önemlilerinden olan Buhari’yi tefsir ettirdi. Dinin doğru anlaşılması için Diyanet işleri başkanlığını kurdurdu.



Peki Atatürk nasıl bir millet istemişti?

"Türk Ulusu daha dindar olmalıdır. Yani tüm sadeliği ile dindar olmalıdır. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum."

1925 yılında ziyaret ettiği bir okula Kuran hediye etmiş, “Gazi Kız Numune Mektebine dikkatle okunmak için hediye ediyorum.” Yazarak imzalamıştır.

"Din, lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur."

“Din insanların gıdasıdır. Dinsiz adam boş bir eve benzer. insana hüzün verir... Bu dinlerin en sonuncusu elbette en mükemmelidir. islam Dini hepsinden üstündür.”

Atatürk, ulusuna dindar olmayı öğütlerken komünizmden ise şöyle söz ediyordu:

“Şurası unutulmamalıdır ki, Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir.”
Atatürk'ün dine olumlu bakan görüşleri de var, karşı olan görüşleri de...Sen hangi Atatürk'ü seçeceğine karar ver...
Tehlikeli sulardır. Her adam giremez.
Atatürk ve Din

Atatürk Mekke, Medine muharebelerini çok incelemiş. Peygamber Efendimiz’in hayatını, hep kendisi tatbik etmiş. Önce etrafıyla istişare ediyor, sonra karar veriyor. Her şeyde Peygamber Efendimiz’in izinden gitmiş. Onun için muvaffak olmuş.

Atatürk Kuran’ı, dini yasaklamadı. Atatürk, hiç dine atmamıştır. Allah’a, Resulallah’a karşı çıkmamıştır. Hem maddi, hem manevi inanmıştır, inançlı gitmiştir.

Atatürk iyi bir Müslümandı. Altına “Atatürk” diye imzasını attı. Dini hiç inkar etmedi. Ayeti, hadisi çok sevmiş, hep onlardan söylemiş. Lakin çok zeki adam, nerden aldığını söylemiyor. Atatürk’te öyle bir iman var ki, taş gibi.

“Atatürk camileri kapattı, Atatürk Kuran’ı kaldırdı” yalandır bütün bunlar. Atatürk hiçbir zaman ibadeti kaldırmadı. Şeriat, tarikat, hakikat Kuran’da anlatılmış. Atatürk bunları gayet iyi anlamış, anlatmış. Sanırsın ki Atatürk’ün dinle alakası yok!
Atatürk’ün nutkunu tetkik edin %75 ayet-hadis meali oraya dayanıyor. %75! Ben tetkikatını yaptım. Ondan daha büyük ilim, zaten bulamazlar. O da zaten oraya dayandığı için bu kadar büyük olmuş, kimse karşı çıkamamış. Onun için sırtı yere gelmiyor.

Atatürk hocalara soruyor: “Medreseleri, dergahları kapattım. Bana kızdınız mı?” “Kapatmasaydınız iyi olurdu.” “Ben Selanik’te, Anadolu’da dolaştım, hepsi cehalet içinde, nefs peşinde, onun için kapattım. Merak etmeyin açacam, ama iyi açacam,” diyor. Ömrü vefa etmedi.

Cumhuriyet için padişahlık ve halifeliğin kalkmasından başka çare yoktu. Önce onları kaldırdı, sonra cumhuriyeti ilan etti. Atatürk’ün planı, pek çok başka ülkeye örnek oldu. Eğer Atatürk olmasaydı bugün Arap yarımadası, bütün o devletler, ingiliz’in, Fransız’ın elinde köleydi. Atatürk onlara örnek oldu. Hepsi istiklallerini aldılar. inkilabı birçok milletlere yaradı. Çin, Japon, iran hepsi yazıyor: “Atatürk’ten aldık,” diyorlar.

Atatürk’ün arkadaşı generaller arasında, beş vakit namaza beş katanlar vardı. Onlardan biri onun yerine geçseydi, Türkiye gene giderdi. Allah ona celal sıfatını giydirdi. Yapan Hak. Yoksa o güç-kuvveti ona veren kim? Askeri harbi, planı, Hz. Fahri Kainat Efendimiz’den şaşmamıştır. O olmasaydı Türklük silinmişti. Müslümanlık, Osmanlı silinmişti.

Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü, hadisi şerifin mealidir. Peygamber Efendimiz Medine’de kainatı barışa davet etti. Uhud’dan sonra mektuplar gönderdi. Hem Medine’de sulh, hem dünyada sulh. Herkes, Avrupa, biz, Birleşmiş Milletler, hep bunun için uğraşıyor.

Atatürk’ün gençliğe hitabesi, sözleri, bunların hepsi ayet-hadis meali “Gençlere kıymet verin, gençleri öldürmeyin,” Peygamber Efendimiz söylüyor. “ Gençler benim ümmetim olacak.” Kadınla erkeğin birlikte tahsil görmesi, ayet-hadis mealidir. “ilim öğrenmek, her Müslüman erkek ve kadına farzdır.”

Atatürk’ün sözü: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir,” hem ayet, hem hadis meali.

Atatürk sadece muharip ve asker değildi. Hem milli eğitim, hem maliye, sanayi, demiryolu saire yani çok yönlü bir adamdı. Askerlikte birinci, milli eğitimde birinci, maliyede birinci. Allah lütfetmiş bu millete.

Çankaya köşkü ziyarete açıldığında ben gittim. Atatürk öldükten sonra Erzurum'dan bir-iki arkadaş geldi, birlikte gittik. Kitaplığının baş köşesinde, en üst rafında tam oniki tane Kuran saydım. Onun yanında tarih, islam tarihi, peygamberler tarihi. Onun altında tasavvuf, felsefe. Yanında hukuk. Kütüphaneyi ikiye bölmüş, sağ taraf din, sol taraf hukuk.

Bir ay sonra tekrar gittim, hepsi gitmiş. Kaldırmışlar. Peygamberler tarihi, din, hepsi kalkmış, hukuk kalmış.

(ÖZ KAYNAKTAN)
Atatürk bir ülke kuran liderdir.

din ise bireyin içsel hayatında manevi değeridir.

ikisi de birbirinden bağımsız konudur.

(bkz: nasıl yobaz olunur)
Ne alaka evet paşamız gökten indirildiği zannedilen kitaplara inanmazdı:
arapçı göt yalamaları türklüğe atatürk üzerinden saldırmanın tezgahını yapıyorlar.

bir ara bunu fetöcüler ergenekon örgütü diye uydurmuşalrdı.

neden ?

çünkü ergenekon milli bir türk efsanesidir. türklüğü yoketmek için birbir değelerini yok etmliyiz.

ne mübarekmiş bu arabın götü.

yala yala doymadılar.

bu arada fetöcülerin bitleri kanlanmış.

ilginç. 155 miydi lan o.
Atatürk samimi bir inanandır.

Onun ibadet edip etmediği biz onun gibi Allahın kulu olanları hiç ilgilendirmez.

Fakat o samimi bir inanan olmanın yanında zeki ve ileri görüşlü biriydi ve din gibi suistimal edilmeye müsait bir olguyu kimi şarlatanların tekelinden almak ve eğitimli insanlar ile dini güvence altına almaya çalıştı. Diyanet işleri Başkanlığı ve Meal çalışması bunun en açık kanıtıdır.
MHP lilere gelsin;

"Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. isteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır." (1926-27 yılları arasında Atatürk ile röportaj yapan Grace Ellison'ın 1928 yılında yayımlanan Turkey Today adlı kitabının 24. sayfasında ingilizce olarak yazıyor.)