bugün

saçlamamanın dik alası. padişah denen zavallı işgalcilere sığınarak zaten ne kadar basit bir insan olduğunu göstermişti. siktir ettiler de kurtulduk kokuşmuş geçmişten.
saçma önermedir.

padişahın olduğu yerde;

halk=koyun

- padişahı kovalım mı?

+ mee mee meee..
bana sordu dedim yolla gitsin yaa azcık gezsin dedim o da tamam dedi.tamam mı mutlu musunuz.*
padişah halka mı sormuş padişah olurken ile aynı önermedir.
padişahı kovarmısın diye halkın kendisi atatürke sordu, topraklar istila ediliyordu, ülke elden gidecekti, annenin doğduğu toprakla babanın doğduğu topraklar ayrı ülkelerin olacaktı, akıllarınca pay edilmişti yani.. "ama atatürk ülkemizi... .." diye devam ediyor gerisi bilindiği gibi.
insanlar zaten kendilerinden fazlasını görenlere liderlik vasfı yüklerler.
sıradan bir üçüncü dünya ülkesinde sorulan anlamsız sorular.
kovmasaydı da yabancılar soyunuzu kurutsaydı ifadesinin doğruluğunu kanıtlayan söz öbeği.
olumlu ya da olumsuz; geçmişten kurtulamayan bir milletiz. biraz önünüze baksaydınız pazar günleri ayda mangal yapıyor olurduk.
bir yoruma göre padişah vahdettin, ali kemal'in -sakallı nurettin paşa'nın tertibiyle- linç edilmesi sonrasında benzer olayın kendisine yönelik de yapılabileceği endişesiyle hayatını tehlikede görerek ülkeden ayrılmıştır. yalnız bildiğim kadarıyla atatürk yukarıda bahsi geçen linç olayını tasvip etmemiştir.
padişahın küçük kızını alıp enver paşa gibi saraya damat olmak için çok çaba sarf etmiş, ancak konjonktürün değişmesi ile kendisine kız vermeyen padişahı sürgün etmiş akabinde kendisi de yeni padişah olmuştur.

- bir zamanlar rütbesi düşük ama onurlu bir genç vardı, hatırlar mısın?*
atatürk ve kurtuluş savaşı dönemi'ni bilmeyenlerin ortaya attığı provakatif sorun...
güya bu vesile ile atatürk'ü bir tiran, bir diktatör olarak yaftalamaya çalışıyorlar ama hele bir durun bakın tarihin tozlu raflarında neler var...
atatürk cumhuriyet'in ilanına karar verdiğinde -ki o dönem 1921'li yıllara dayanmaktadır yani ülke henüz kurtulmuş değildir- bu işin istanbul'da bulunan halife ve osmanlı padişahına rağmen olamayacağını çok iyi bilmekteydi. bu nedenle vatan düşmandan temizlendikten sonra referanduma gitmeyi düşünüyordu. 30 ağustos günü düşman izmir'de denize döküldüğünde ise gerek halk, gerek atatürk'ün çevresindeki komutanlar o'nu padişahlığa layık gördüler ve kimisi halife bile olmasını istediler. hatta izmit'te bulunan sakallı nurettin paşa, istanbul'a girip padişah'ı topkapı surlarında sallandırmayı dahi dile getiriyordu.
muzaffer türk ordusu istanbul'a sevinç gösterileri arasında girerken atatürk osmanlı padişahına yapılabilecek bu nevi bir hareketin hem osmanlı hanedanına saygısızlık hem de toplumun dinamikleri üzerinde oluşturacağı menfi etkiyi gözeterek padişah'ın payitaht-ı derhal terk etmesini tavsiye etti ve bu işle ilgili en yakınında bulunan birkaç subayı memur etti.
atatürk aslında vahdettin'i istanbul'dan çıkartmakla(kovmak değil) o'nun hayatını kurtarmış, osmanlı hanedanına karşı yapılabilecek olası bir saygısızlığın önüne geçmiştir.
--spoiler--
padişahın olduğu yerde;

halk=koyun

- padişahı kovalım mı?

+ mee mee meee..
--spoiler--
göktürkler, hunlar neyle yönetildi acaba, senatoları vardı da haberimiz mi yoktu?
persler, iskitleri mayalar, safeviler, bizanslılar, cermenler, saksonlar... hep cumhuriyetle mi yönetiliyorlardı?
chp 27 yıl neyle yönetti acaba ülkeyi, demokrasi vardı da haberimiz mi yoktu?

yani tek adam tarafından yönetilen bunca insan hep mi koyundu?
bir cevap lütfen.

doğru önermedir.
padişahın kovulduğundan halkın haberi yoktu.
halk seçim yapamayacak kadar bitkin bir durumda olduğundan sorulması mantıksız olan bir sorudur. padişah dediğiniz adam ise atatürk'ün tüm fikirlerini destekleyen fakat savunamayacak, ses çıkaramayacak kadar aciz bir durumda olduğundan yabancı devletlere sığınmak zorunda kaldı. o dönemde azınlıkta olanlar cumhuriyete karşı çıkarken, halkın büyük bir bölümünün cumhuriyeti desteklediği aşikardır.
masal bu ya.. zamanın birinden bakırköy deli hastanesinde demokrasi ilan edilseydi, deliler de kendi vekillerini seçecek olsalardı, aralarındaki en deliyi seçecekleri aşikardı. çünkü orada demokrasi vardı ve cumhurun sözü geçmekteydi. en büyük cumhurdu.. bunun aksini düşünmek, cumhurun seçimine müdahale etmek en büyük akılsızlık, çağ dışılık ve kötü bir şeydi. delilerin haklarına müdahale etmek akıllı insanların yobazlığı idi. zaman delilerin zamanıydı. şimdi de gelelim zurnanın zort dediği noktaya; dedik ya masal bu.. eğer bir gün delilerin başını, yani delibaş'ı akıllı bir hain hastaneden kovmak isteseydi, sizce delilere sorar mıydı?
3 yaşındaki bi çocuk kendine en uygun mesleği astronotluk olarak görür. Halbuki annesi babası bilir henüz verdiği karar verebilicek bi durumda olmadığını. Tek adam yönetimi her zaman yanlış olmuştur ve bunu göremeyen cahil bırakılmış halk tabiki de neyin doğru olduğunu göremezdi. Aynı o çocuk gibi halkında önce bilinç kazanması , dünya görüşü sahibi olması lazım.