bugün

küçücük çocuğun hevesinin kursağında kalmasına sebep olabilen akrabadır, komşudur; çocukça bir nefrete maruz kalan kişidir.
dötüne atari kolu sokulması gereken akrabadır.
sonunda ne hikmetse haklı çıkan akraba.
ulan o televizyon nasıl da haftasına kalmaz bozulurdu hala anlayabilmiş değilim.
yazlık kültürü olmayan varoş style çocuğun tatil girsin diye bekleyip,tatilin girdiği ilk günde 15 saat atari oynamasının ardından,zaten sabır melekeleri pamuk ipliğine bağlanmış anne-baba ve varsa atariye düşman ablanın(abla dedim ki abi varsa zaten atari oynayamazsınız):''Bu ataride televizonun tüpünü bitiriyomuş'' şeklindeki bir kıvılcımla akraba-eş-dost-konu ve komşu gibi öğeler tarafından ateşlenmesi durumudur.
''adaptör ısınmış bak hadi kapat artık'' diyen babanın bacanağı imiş bu.
aynı zamanda bilgisayar alırsanız derslerine çalışmaz diyen akrabadır.
(bkz: atari delikanlıyı bozar)
benzer bi akraba sürekli atan sigortanın sebebini, adsl modem ile internete bağlanmak olarak açıklamıştı. tabii modem yaparmış öyle şeyler.
bilgisayar başında fazla oturan bir çocuk vardı; öldü çinde diyerek günde bir saat pc başında oturmasına karar verilen kardeşime bu dramı yaşatan akraba.
çocukluğumuzu yemiş olan akrabadır.
TV'nin bozulmasını umursamayan aile gördüklerinde hemen alternatif yollara girerek çocuk hastalıkları ve atari konulu konferansa geçerler.
buradan tutturacaklarını anlarlarsa eğer göz bozukluğu ile konuya girip kanserden çıkarlar.
"aman bisiklet almayın, arabanın felan altına girer. sokağa da salmayın sokak çocuğu olmasın.." gibi dahiyane guru öğretilerini aileye aşılayan akreptir. akraba değil, evet.
bir neslin çocukluğunun mına koyarak geleceğin seri katillerinin gelişimine katkı sağlar.
annelerini her zaman saygı ve seksi iç güdülerimle andığım sikilesi piçlerdir.
bir zamanların en meşhur atari çeşidi olan klavyeli atari almak ve "televizyonu bozuyormuş valla" diyen çılgın bir akraba yüzünden atariyi gönlünce kullanamamak çocukluğa ait en berbat duygulardan biridir. tam da tanıma uygun olmak suretiyle başıma gelmiş eski bir olay var.

henüz yeni aldığımız atariyi televizyona bağlamak için uğraşan babamı büyük bir sabırsızlıkla bir köşecikte bekliyordum. atarinin kutusu üstündeki süper mario resimlerine bakıyor, babamın işi daha çabuk bitirmesi için kafamdan allah'a ilginç ilginç dualar üretiyordum.

ben bir yandan atariye bakıp bir yandan atarimle beraber geçireceğim güzel bir tatilin hayalini kurarken eve gelecek olan çatlak yengem tüm bu hayallerimi yıkacaktı. "bak yenge, yeni atari aldık bana, klavyeli. bununla mail bile atabiliyomuşun biliyo musun?" diye çocuk aklımla gözümde büyüttüğüm atarimi ona anlatıyor ve mutluluğumu onunla paylaşmaya çalışıyordum. gülerek baktı bana, ardından atariyi kurmakla uğraşan babama döndü ve "televizyonu bozmak için mi aldınız bunu? iyi iyi, iki gün sonra televizyon bozulunca görürsünüz" dedi. aynen kurdu bu cümleyi. "hayır ya hayır yok öyle bişey. ben biliyorum, bunun aynısından benim arkadaşlarımda da var.* onların televizyonlarını hiç bozmamış, valla bak..." diye itiraz etmeme rağmen sözümü geçiremedim. atariyi televizyona bağlamaktan vazgeçmek üzereydi babam.

artık elimde kalan son ve en etkili olan "ağlamak" kozunu kullanmak zorundaydım. kendimi yerden yere atıp, koltuktan koltuğa savurdum. bildiğin paraladım kendimi. ama bu yaptığım şey de atariyi misafir odasındaki televizyona bağlamalarına mani olamadı. koca bir tatili bir akraba yüzünden misafir odasında, gözlerden ırak bir şekilde atari oynayarak geçirdim. şimdi, içimde o zamanlardan kalan "uyuz olma" duygusunun intikamını almak için televizyonuna playstation kurduğunu gördüğüm ilk çocuğun annesine ben de aynı yalanı atıp, aynı duruma düşüreceğim.*
+hayırlı olsun o ne?
-atari, bizim çocuk sınıfı geçti ona aldık.
+kaynım da almıştı oğluna salondaki televizyonu bozmuş ama.
-laayn! çıkar onu çıkar.
atarinin kuş vurmak için üretilen tabancasıyla vurulması gereken akrabadır.
çocukların sevmediği akraba tipidir.

zira bu insanlar çevrelerinde de pek sevilmezler. çünkü üslerine vazife olmayan işlere hep burnunu sokar ve sanki etrafındakiler hiç bir şeyden anlamıyorlarmışcasına açıklamalarda bulunurlar.
(bkz: o nasıl akraba lan)
onun yüzünden mario'da üstün başarı elde edemeyip arkadaşlarına rezil olan çocuğun psikolojisini düşünmeyecek kadar bilinçsiz akrabadır. *
" televizyon şeytan icadıdır " diyen akrabanın bir sonraki nesildeki temsilcisidir .
benzin döküp yakılası akrabasır.
çocuklarının düğününe gitmeyerek boykot edilecek akrabadır. böylelerine bazı memleketlerde "akrep etmez akrabanın ettiğini" deselerde bizim memlekette direk "göt" derler.

not: ne pis bir memleketim varmış lan.
ölmedi de sağ kaldıysa, halihazırda laptop tv yi bozar kampanyası yürüten akraba.
orospu çocuğudur.
bir de adaptör çok ısındı patlayacak diyen modelleri vardır bunların.
(bkz: almanya da osurmak ayıp değilmiş)

ortalama bir türk genci bunun gibi birçok dedikodu duyar akraba çocuklarından.