bugün

beraber oturup çay içmişsindir. el sallamıştır seni görünce. geleceğinden bahsetmiştir. umudunu kaybettiğinde cesaret vermişsindir. bir kaç kelimesi ses tonu hic değişmez. yürüyüşü degismez. geçmişi değişmez. yıllar sonra yolda rastlarsın hic araya zaman girmemis gibi konuşursun. degişsede o değismez kahvaltıda zeytinden başka hicbir şeyi ağzına vurmayan kız hala odur. sonra birgün
nurdan ölmüş. der.
saçmalama saka mı yapmaya çalısıyosun.
bugün cenazesi var.
nasil?
kaza geçirmiş.
hala inanamazsın yok dersin bizim nurdan cadı nurdan hani her halta gülen ya da gülermiş gibi nurdan. bir sokak otedeki. ölmüş. karşidan karşıya geçiyormuş annesiyle. bir gazate sayfası örtmüşler gencecik bedenine.. çanakkale gittiğimizde denize düşmüştü nurdan. hep dikkatsizdi. çatlak...
boğazınıza düğümlenip kalan, gözlerinize yaş dolduran durum.

aklıma hep annemin, "insan ölünün arkasından bencilliğinden ağlarmış ben sensiz bu hayatta napıcam, diyerek" sözü gelir.
ama bencillikse bu, varsın bencillik olsun.
o tabutun üzerine beyaz duvak, o ağlayan gözler, o inanamadığınız durum...
tarif edilmez.
daha büyük bir korkum var sözlük.
korkuyorum ölmesinden.
rüyalarım kabusa dönüşüyor bu korku yüzünden.
nolur, nolur o da ölmesin.
bir süre sonra iyi ki ölmüş ve de kurtulmuş denilendir. ömür boyu bir de gidenin yasını mı tutacağız lan?*
hadi sil telefonundan ismini silebilirsen...
Arkadaşım ölmesi benide sarsar yani benim sarsılmam demektir ben arkadaşımı seviyosam onun iğliğini isterim.
bok gibi bir şey.
4 yıl önce tam da bu zamanlarda yaşadığım olay, sıra arkadaşımı kaybetmiştim aylarca rüyamda görüp yaşadığına inanmıştım Cansu'nun, Allah kimsenin başına vermesin çok üzücü bir şeydir.
ne kadar uzun zamandır görüşmemiş olsanız da, çocukluğunuzun, içinizdeki en saf yanınızım kopup gitmesi demektir. anlamsızdır.

kardeşten bir öğle üzeri telefon gelir.
- alo sbmo sana bir numara vericem şimdi o numarayı araman lazım ...(sessizlik)
+ ne oldu ? kim öldü? x amca mı? y teyze mi? söylesene olm ne susuyosun??
- ben camiideyim şimdi. onlar değil gidenler, bizim jenarasyondan ......(sessizlik)
+ .............................................(sessizlik)
+ kim olm söylesene kim ölür lan bizim jenerasyondan ?
- .......... acımız çok büyük sbmo... çağdaş ......
der ve konuşamaz, telefonlar sessizlik içinde kapatılır.

8 yaşından beri arkadaşınız olan, beraber top oynadığınız, saklambaç oynadığınız, mahalle savaşlarında beraber aynı safda tüftüf attığınız, beraber ergen olup ilk aşklarınızı birbirinize anlattığınız, gezdiğiniz tozduğunuz, en zor anlarınızda yanınızda bulduğunuz, olmadık zamanlarda karşılaştığınız, içtiğiniz, sıçtığınız, anneniz öldüğünde yanınızdan ayrılmayan, kardeşiniz askere giderken yerine kadar götürüp teslim eden, yokluğunda hergün uğrayan, başına ne gelirse gelsin, ne yaparsa yapsın asla dışlamadığınız, yardımcı olmaya çalıştığınız ve hayatın getirilerinden dolayı birkaç yıldır hiç bir şekilde görüşemiyorken kardeşle telefonda konuşurken arkadaşlar sorulurken muhakkak adı içlerinde geçen ve her telefonda selamını aldığınız, selam söylediğiniz, çocukluğunuzun en masum anılarını beraber yarattığınız insanlardan biri artık yoktur. anlamsızdır çok anlamsız. gün içinde aklınıza çocukluk halleriniz, gençlik halleriniz, ve o'nu en son gördüğünüz zaman gelir. boğazınıza takılan düğümü çözmek imkansızdır.

sen kalk kalça kırığından ameliyat ol, gayet iyi geçsin ameliyat sonrasında eve çıkarıl, gel evei kalbin dursun... adaletini sikeyim dünya. adaletini sikeyim...

ışıklar içinde uyu.
yazıyı okuyunca ağladım lan. eninde sonunda sınıftaki en iyi arkadaşlarımın bile öleceği aklıma geldi.
arkadaşın bırakıp başka şehire gitmesinden iyidir. ulan yaşadığını biliyosun ama nerde?
zordur .
alışmışsınızdır birbirinize ....
nasıl kötüdür... ellerim, ayaklarım titriyor. konuşacak bir şey bulamıyorum. daha 5 gün oldu görüşeli, yarınsa cenazesi var... bu kadar hayat dolu bir insan; arkadaşım, canım; nasıl olur da böyle kötü bir ölüm nasıl uğrar sana ? neden dikkat etmedin ? neden böyle üzdün bizi ? seni asla ve asla unutmayacağım; her deniz gördüğümde mavi gözlerin gelecek aklıma, her deniz gördüğümde boğulduğun deniz...
Hele kucağında ölmüşse günlerce aylarca uykulardan zıplayarak uyanırsın. Zordur.
Hala aklına gelir bazen girer bakarsın facebook sayfasına, sonra dalar gözün uzaklara , düşünürsün yılları geriye gidersin o küçücük sınıftaki dalga geçişleriniz, gülüşmeleriniz gelir aklınıza , içten içe o zaman ona sinir olmanızın vicdan azabını çekersiniz, ergenlik işte dersiniz ölümlü dünya niye onu çok sevmemişim diğerleri gibi, sonra aklınıza gelir herkese olanın size olduğu kör öldü mü badem gözlü olduğu. Sonra kapatırsınz sayfayı yüreğiniz kaldırmaz daha, sonra her zaman yaptığınız gibi bir sigara yakar gökyüzüne bakar selam çakarsınız ona.
sen beni görmedin, ben sana bakıyorken
ben sana öyle dikkatli baktım ki oğlum ayrılırken
sen iyi ki görmedin beni

yoksa gözgöze gelir gülerdik, eskisi gibi

olmadık bir yerde gülerdik ya hani?
öyle olurdu yine
Dün konuştuğun kişiyle artık konuşamıyorsun.
Düşüncesi bile can yakıyor.
Benim başıma gelmedi henüz ama arkadaşlarıma yaşatacağımdan şüphem yok.
inanmakda zorluk çekilen acı durumdur.
garip bir soğukluk... garip bir ürperti...

geçenlerde sabahın körü telefonum çalıyor. hayırdır diyorum ama, hayır değilmiş öğreniyorum.

ağır bir kaza geçirmiş, yolda buluyorlar. apar topar hastane tabii.

nesi var diye soruyorum. "durumu bayağı ciddi windwardside, kaburgalar kırık, kafatası çatlak, iç kanama ve beyin kanaması var, durduramıyorlar. kötü senaryolar var..." diyorlar.
düzelse de eskisi gibi sağlıklı olmayacak, bu evrede onu biliyorum. ama düzelsin istiyorum.

3 gün sonra tekrar telefonum çalıyor. korkarak açıyorum. "başımız sağ olsun, kaybettik." diyorlar.
olduğum yerde oturup ağlıyorum.

gözlerimin önünden ayvalık'ta çekim yaptığımız günler geçiyor.
sabah sizin odanıza girip senin başında "ya sahneleri kostümleri söylemedin bana kalk hadi" diye seni uyandırmalarım,
dış gece sahnelerinde üşüdüğümde hırkanın iki tarafını da açıp gel işareti yapmaların ve sana sarılıp "Helal be soba yürekli adam" demelerim,
set olmadığı günlerde sahilde biralamalarımız, otelde rakı içip şarkı söylemelerimiz,
ismime takılıp benle dalga geçmen...

sesin kulağımda yankılanıyor hala. fotoğraflarımıza bakıp ölmüş olmana inanamıyorum. çok gençtin, çok çalışkandın, gerçekten çok çok iyi bir insandın.

kabul edemiyorum, o yüzden seni gömerlerken bakamadım. içim almadı gerçekten.

gelicez yakında oraya, yazdır bizi de kapıya.
Çok pis koyuyor. genç yaşta toprağa vermek, bir kürekte senin atman koyuyor işte. Gözyaşları damlıyor toprağa hadi kalk gardaşım daha yapacak çok şeyimiz var hayallerimiz var kalk hadi lan diye isyan ediyorsunuz ama elden birşey gelmiyor.. genç yaştaki kayıplar genelde kazadan oluyor. Gençlik işte kan kaynıyor defalarca yapma etme desende vazgeçmiyor. Ve bir gün telefon çalıyor """ hastanede kaza yaptı ağır yaralı iç kanaması var. Apar topar hastaneye gidiyorsun doktor ilk 4 saat çok kritik diyor. Çaresizce dua ediyorsun saniyeler geçmek bilmiyor 2 saat sonra hayatın amina koyan o söz kulaklarında cınlıyor.

""Maalesef kaybettik""
Birlikte yer aldığınız fotoğraflara bakınca içinizi kahreder. Yine de gülümseyerek o güZel günleri anmak sizi mutlu eder.
ulan akşam akşam tövbe tövbe. tamam ölüm bizim için ancak şunu yapma a..

daha yeni izlediğim dizi de 'sefer' adlı karakter mefta oldu ve dizide arkadaşlarının halleri görünce benim de aklıma direk can dostumun şakasına da olsa söylediği bir şey düştü direk. tamam bu dizi gerçeğinin yanından geçemez (allah korusun) ama beni düşünmeye sevk etti şimdi.

başına böyle bir şey gelenlere de allah sabırlar versin...

unutulan edit: dizinin adı bilmeyenler için (bkz: poyraz karayel)
En tuhaf olanı da, artık o anılar acıtacak içimizi. Sevinçler, hüzünler... çocukluk, okul, üniversite, marmaris, kıbrıs. Seninle paylaştığımız tüm hatıralarımız... Gözlerim dolu. Hoşçakal arkadaşım... canımız yandı...
Benim arkadaşım intihar girişiminde bulundu da canımdan can gitti. Ölümü düşünmek istemiyorum.
can yakıcıdır.