bugün

insan dusunen bir hayvandır, insanları tanıdıkça hayvanlara saygı duyuyorum.
Antik Yunan filozof. Platon ile Batı düşüncesinin en önemli iki filozofundan biri sayılır. Fizik, gökbilim, ilk felsefe, zooloji, mantık, siyaset ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiştir. Metafiziği muhakkak okuna.
"hükümet devletteki üstün otoritedir ve doğal olarak ya bir kişinin elindedir ya küçük bir insan grubunun elindedir ya da yurttaşlar kitlesinin elindedir. iktidar bir kişinin elinde olduğu ya da az sayıda kişinin ya da halk çoğunluğunun elinde olduğu ve ortak çıkarlar doğrultusunda icra edildiğinde kurumlar adil ve onaylanmıştır. iktidar yalnızca tem kişinin ya da küçün bir grubun ya da kitlelerin çıkarları doğrultusunda icra ediliyorsa eğer, bu durumda yukarıda zikredilen örnek olaylardan sapmalar var demektir. birinci örnekteki yönetim biçimleri monarşi, aristokrasi ve cumhuriyet olarak tanımlanırsa, bunlara tekabül eden bozulmalar da tiranlık, oligarşi ve demokrasi (çoğunluğun çıkarları adına azınlığın çıkarlarının suistimal edilmesi) olacaktır."
M.Ö. 384’TE doğan sekiz –kimine göre yirmi- yıl Eflâtun’un öğrencisi olmuştu. Aristo’nun felsefî düşüncelerinde sık görülen Eflâtun’a karşı çıkanlarda bile rastlanan Eflâtunculuk, bu sürenin sekiz yıldan fazla olduğunu gösterir. Ne var ki, ikisi de dâhiydi. Ateşle barut yan yana durur, iki dâhi bir arada olabilir mi? Eflâtun, barbarlar ülkesi olan kuzeyden geldiği söylenen, bu garip, yeni öğrencisinin büyüklüğünü anlamıştı.

M.Ö. 344’te, Makedonya Kralı Philip, oğlu Büyük iskender’in eğitimini üzerine alması için, Aristo’yu, Pella’daki sarayına çağırdı. Büyük iskender, o sıralarda on üç yaşında haşarı bir çocuktu; tutku doluydu, üstelik saralı biriydi ve alkolik denecek kadar çok içiyordu. Bütün eğlencesi, kimsenin dizgin vuramadığı vahşî atları eğitmekti. Lav püsküren bu yanardağın ateşi sönecek cinsten değildi. Nitekim iki yıl sonra tahta çıkıp dünyada at koşturmak üzere felsefeyi bıraktı.

Bu arada hayat, aristo'nun baş edemeyeceği kadar karışmıştı. Bir yandan, iskender’e tanrı olarak tapmayı kabul etmeyen yeğeni Kalisthenes’in idamına karşı çıktığı için, iskender’le arası bozulmuştu. Ve iskender de, gücünün filozofları bile öldürtecek derecede her şeye yettiğini belirterek karşılık vermişti. Öte yandan, iskender’i Atinalılara karşı savunma çabası içindeydi Aristo. Yunan dayanışmasını yurtseverliğe tercih ediyor, bayağı üstünlükler ve kavgalar bitse, kültürle bilimin daha iyi gelişeceğini düşünüyordu. iskender de, Goethe’nin Napolyon konusunda göreceği şeyi görmüştü. Kargaşa içindeki, sayısız cepheli bir dünya felsefe birliği. Özgürlüğe aç Atinalılar, Aristo’ya homurdanıyorlardı. iskender, düşman şehrin göbeğinde Aristo’nun heykelini diktirince kudurdular. Bu kargaşa içinde Aristo, Etika’sının verdiği izlenimden apayrı bir izlenim bırakmaktadır: Soğuk değil, ama insandışı bir durgunluğu olan bir adam. Ne var ki, aynı zamanda dört bir yanı düşmanlarla çevrili durumda, büyük işinin arkasını bırakmayan bir savaşçı da. Eflâtun’un Akademi’deki izleyicileri, Sokrat’ın hatiplik okulu, Domosthenes’in keskin sözlerinin etkisi altındaki kızgın kalabalıklar; Aristo’nun sürülmesi ya da öldürülmesi için entrikalar çeviriyorlar, bağırışıp duruyorlar. Derken, iskender ansızın öldü (M.Ö. 323). Atina yurtsever bir sevinç içinde kaynaştı; Makedonya Partisi devrildi, Atina’da bağımsızlık ilân edildi. iskender’in halefi ve Aristo’nun yakın dostu Antipater, baş kaldıran şehre doğru yürüdü. Makedonya Partisi üyelerinin çoğu kaçtı. Eurymedon adında bir başrahip, Aristo’ya karşı bir iddiada bulundu: Aristo’nun, duâ ve sunakların anlamsız şeyler olduğunu ileri sürdüğünü açıkladı. Aristo, Sokrat’ı öldürenlerden çok daha düşman jüriler ve yığınlar tarafından yargılanmak üzere olduğunu fark etti. Akıllıca davranarak, felsefeye karşı bir defa daha günah işlemesi için Atina’ya fırsat vermeyeceğini söyleyip, şehirden ayrıldı. Korkaklıkla ilgisi yoktu bunun. Atina’da suçlanan herkes, sürgün cezâsını tercih edebilirdi. Aristo Chalcis’de hastalandı. Diogenes Laertius, yaşlı filozun, her şeyin kendisine arka çevirdiğini görüp, hayâl kırıklığı içinde baldıran içerek intihar ettiğini söyler. Her nasılsa, Aristo bu hastalığından kurtulamadı. Atina’dan ayrıldıktan birkaç ay sonra (M.Ö. 322) tek başına kaldı ve böylece öldü.

#aristoteles
#aristo
#büyükiskender
Aristo'ya göre üstün insan:

“Kendini boşuna tehlikeye atmaz. Çünkü onu kaygılandıran pek az şey vardır. Ama önemli durumlarda hayatını bile seve seve verir. Bazı şartlarda, yaşamanın anlamı olmadığını da bilir. insanlara yardıma koşar, kendisine yardım edildiğindeyse utanır. iyilik bağışlamak bir üstünlük belirtisidir. iyilik görmekse bir alçalmadır. Kamu gösterilerine katılmaz. Sevdiği sevmediği ortadadır. insanları ve nesneleri umursamadığından dürüst davranır, açık konuşur. Gözünde hiçbir şey fazla büyük olmadığı için, hiçbir şeye karşı da fazla hayranlık duymaz. Ancak dostuna karşı alttan alır, yoksa bu tür davranış bir köle özelliğidir. Garaz nedir bilmez, olayları unutur, yürek incitecek şeyler üstünde durmaz. Konuşmak için can atmaz. Övülmesi ya da yerilmesi onu ilgilendirmez. Düşman da olsa, başkaları hakkında kötü konuşmaz, ancak o kişi kendi kendinin düşmanıysa iş değişir. Ağır başlı davranır, sesi toktur, sözleri ölçülüdür; telâşlı değildir, çünkü pek az şey onu kaygılandırır; hiçbir şeye fazla önem vermediği için de hiddete kapılmaz. Cırtlak ses, acele adımlar, kaygı içindeki adama yakışır. Hayatın cilvelerini vakar ve sükûnetle karşılar, az sayıdaki askerini büyük bir savaş stratejisi ile yöneten usta bir general gibi, içinde bulunduğu durumdan elinden geldiğince yararlanır. En iyi dost kendisidir, yalnız kalmaktan hoşlanır, erdemi ve yeteneği olmayan kişinin en büyük düşmanı ise kendisidir, yalnızlıktan o korkar.”

işte Aristo’nun üstün insanı!

#aristoteles
#aristo
#insan
aristoteles'e göre “perâkende ticaret doğaya aykırıdır. insanların birbirinin sırtından geçinmesini sağlayan bir yoldur. bu alışverişler arasındaki en nefret edilecek şey de, tefeciliktir. çünkü kazanç, paranın doğal kullanılışından değil, kendisinden doğmaktadır. çünkü para bir alışveriş aracı olarak ortaya konmuştur, faizin anası olsun diye değil. paranın para doğurması anlamına gelen bu tefecilik, kazançlar arasında doğaya en aykırı olanıdır. para doğurmamalıdır.”

#aristoteles
#aristo
#para
#tefecilik
#faiz
Basit sınıflandırma sayesinde hayata kolaylık sağlamış adam.
şişirilmiş balon. aşkım kapışmak daha iyi aforizma kasıyor bence.
Ferhan ŞENSOY un Eşekarıları Oyunu gelir hep aklıma.. sayesinde öğrendiğimiz şeylerden biri de aristo dur. Büyüksün Ferhan Baba
Sokrates platonun, platon aristonun, aristo ise büyük iskenderin hocalığını yapmıştır.
ilginçtir ki aristo ile özdeşleştirilmiş şeylerden biri de vejeteryan beslenme ve çiğ meyve sebze tüketmeye dayanan aristo diyetidir.
Aristo hakkında bilinenlerden biri de midesinin çok ağrıdığı ve yıllar boyunca bundan çok çektiği ve ölümüne bunun neden olduğudur. Ki belki de bu şekilde beslenerek rahatladığını düşünüyor idi.
Sokrates varken tam bir balondur.
görsel

kaynak : Poetika sayfa 47 (ismail tunalı tercümesi)
Balon bugünkü Vahdeti vücütcü müşriklerin atası. Sokratesin yanında anca çocuk kalır.
Hayvanların Hareketleri Üzerine kitabında ilk olarak her hareketin ve hareket etmenin ortak nedenini araştırmanın gerekli olduğunu belirten filozof.

Kitap her ne kadar Hayvanların Hareketleri Üzerine sınırlandırılmış gibi gözükse de, temelde "hareketin" tümel doğasını anlamaya yönelik bir çalışmadır. Bu nedenle temelinde metafizik bir soru olan "nedeni" anlama amacı güder. Bu amaca giderken, doğanın bir parçası olan hayvanların gözlemlenmesi gerektiğine dikkat çeker.

Kanımca Aristoteles'in muhteşem bir eseridir efendim. Bu herifi okuyun, okutturun.
aristoteles kadını ''tamamlanmamış bir erkek'' olarak görüyordu. ayrıca çocuk oluşumunda erkeğin biçimi (özelliklerin tümünü), kadının ise maddeyi sağladığını ileri sürmüştür. aristo bu konuda hocası platon'dan bir şeyler kapamamış ne yazık ki. ne yazık ki Aristoteles in bu konuda daha ağır düşünceleri vardır.

Aristoteles e göre; Toplumun en küçük birimi olan ailede de doğanın kuralının geçerli olabilmesi için, yöneten bir erkeğe karşılık, yönetilen bir kadın ayrıca bir de köle olmasının gereklidir. Kadınlar; doğaları gereği eksik yaratıklardır. Daha soğukkanlı ve daha az dişidirler. Üstelik ömürleri de daha kısadır. Filozofa göre kadınlar; doğanın bir garabeti, evcilleştirilmiş bir hayvandan biraz daha iyi durumda olan yaratıklardır.

Peki, karşı cinslerine karşı böylesine korkunç fikirlere sahip olan bir adamın, özel hayatı nasıldı acaba? Aristoteles 37 yaşında iken, 17 yaşındaki Pythias ile evlendi, ki aralarındaki yaş farkının, ideal evlilik için son derece uygun olduğunu düşünüyordu. Ya da bu yaş farkına, felsefi bir kılıf uydurmuştu. Evliliklerinin mutlu mu mutsuz mu olduğuna dair bir fikrimiz yok. Ancak, kendisine evcil hayvan muamelesi yapılan bir kadının, evliliğinden mutluluk duyduğunu düşünmek, pek inandırıcı gelmiyor açıkçası. 

Talihin yaptığına bakınız ki, bu evlilikten bir de kız çocukları oldu. O dönem Yunan toplumlarında, istenmeyen kız çocuklarının, kapının önüne bırakılarak ölüme terk edildiği bilinmektedir. Neyse ki filozofumuz o kadar katı yürekli değildi. Bilakis, eşi Pythias kendisinden önce vefat edince, annesi ile aynı adı taşıyan kızları Pythias'a bakma görevi Aristoteles'e kalmıştı.

Filozofun; ilk eşinin vefatından sonra Herpyllis isimli bir kadınla evlendiği, ancak öldüğünde ilk karısının yanına gömülmek istediği bilinmektedir. Ölümü sonrası ikinci eşini kahyasına emanet etmiş ve vasiyetinde şu gülünç ifadeyi kullanmıştır; "Tekrar evlenmek isterse, değersiz birine verilsin."
ona göre var olma dereceleri vardır. insan var olma hiyerarşisinde en üst sıralardadır bunun nedeni daha çok niteliğe ve yapabilme, düşünebilme yeteneğine sahip olmasıdır. bir at sadece koşabilir, bir taş sadece yuvarlanma özelliğine sahiptir veya herhangi bir hayvanın tek eylemi hayatta kalma üzerindedir. bu yüzden var oluşu insandan daha değersizdir. bir çocuk ve bir köle var olma derecesinde alt sıradadır çünkü ne tek başına doğru ve yanlışı ayırabilir ne de tek başına karar verebilir onlar yap denileni yaparlar ve düşünmezler. en iyi ve en değerli insan erdemlerde ki ölçüyü yakalayabilen insandır. aşırı cesur olmak, bir tehlike karşısına düşünmeden cesaret göstermek aptallıktır oysa insan durumu değerlendirip buna uygun hareket ederse bu erdeme sahip sayılır. adalet her koşul ve durumda ayrımcılık yapılmaksızın sürdürülebiliyorsa erdemi vardır. cömertlik ve hazda ölçüyü yakalandığı sürece insan erdemli sayılır.

Aristoteles, bunun gibi erdem ve davranışların ölçüsünü kaçıran, aşırı yükseklerde veya düşüklerde yaşanmasının bayağılık,düşüklük,kölelik olarak görür. aynı zamanda politikanın insanın erdeme kavuşmasındaki en büyük araç olduğunu söyler. politikanın ereği insanlara mutlu bir hayatı mümkün kılmak ve refah seviyesinde yaşatmaktır. kısacası, politika iyi ve insan ölçülü yani erdemliyse var olanlar hiyerarşisinde yüksek noktalarda konumlanabilir. insan kötü politikanın içinde ve bundan kaçamıyorsa kölelik ve bayağılığa mahkümdur.
Aristoteles ve kölelik savı,
aristoteles insanın zorunlu olarak yapılan, insanın kendinden istemeyerek ve ödün vererek yaptıkları iş veya eylemleri kölelik olarak görmektedir. insanların bu bilinmezlikte meydana gelmesi bir oyalanıştır. var olma kalitesinde erişenler bu bilinmezliğe açıklama getirmeye çalışıp kendilerince bir hakikat arayışına girmişlerdir. kişilerin bu hakikat arayışından veya mutluluk arayışından ayrılıp para karşılığı ve para almaksızın herhangi bir eylemde bulunması insana yakışmayan düşükçe bir yaşamdır.
istenilmeyen bir durumda durmak örneğin zorunlu olarak okula, işe veya bir çocuğa sahip olamak bunları tümüyle katlanılması ve diş sıkılması gereken sorumluluklar olarak görmek bu bağlamda Aristoca köleliktir.
mutluluk doğru ve güzel düşüncelerle düşünebilmeyi bilmektir.

'Aristoteles'
demokrasiyi iyi yönetimler arasında kötü, kötü yönetimler arasında iyi olarak tanımlar. bu yozlaşmış rejimler ve faziletli rejimler ayrımı hayatımda gördüğüm en ilginç kategorizasyonlardan biridir. ideal devlet onun için polity'dir. yani bir çeşit karma yönetim. bu karma yönetimin ilaç olduğu fikrini romalı pollybus'ta da görebiliriz. "insan konuşabilen politik bir hayvandır" der. politika kitabında kadınları aşağılar. ancak o dönem yunan devletlerinde kadının vatandaş bile olamadığını bilirsek o dönemin zihniyetini yansıttığını anlayabiliriz. efendim sonra poetika adlı kitabı vardır. bu kitap onun sanata ilişkin görüşlerini açıkladığıdır. iskender'in hocası olduğu söylenir. onun hocası plato'dur.
(bkz: aristotelesekreter)
“A friend to all is a friend to none.”

Meali; “Herkesle dost olan, kimsenin dostu değildir.” Diyor.
(bkz: yalaka)
Yunan filozof ve bilge. Platon'un en parlak öğrencilerinden.
görsel

Halkını fakir tutmak tiranın da çıkarınadır, böylece onlar kendilerini silahla korumanın masrafını karşılayamazlar ve günlük işlerle o kadar meşgul olurlar ki isyan edecek zamanları olmaz.
varlık konusundaki görüşleriyle yüzyıllar öncesinden varoluşçulara mesaj yollamıştır.
modern mantığın kurucusu olan filozof ve bilge.