bugün

her tarafı tükürük olan fıstıktır. mümkünse çöpe atılmalıdır.
ilginçtir, hırs yapar insan. sanki son kalan fıstık oymuşçasına içini kazıyıp durur. ağzına sürte sürte içinden çıkan her kırıntıyı yemeye çalışır. ulan it, aç mısın? hiç mi görmedin ömründe antep fıstığı? ama yok, garip bi milletiz. illa yiyeceğiz o yarım fıstığı. he bana sorarsanız, evet ben de aynı b*kun lacivertiyim. *
tırnaklarının tahriş olacağı olay. inatla yarım kalan işinizi bitirmek istersiniz ama bu arada da tırnaklarınıza zarar vermiş olursunuz.
bunun bi de ince olan kabuk kısmı sert kabukta kalması ve onu çıkarmak için araya dilin sokulması aktivitesi vardır ki insanı bambaşka bir şekle sokar...
sanki antep fıstığının savunmaya geçtiğini ve size "sana kendimi yem etmem çöpe giderim miğdene gitmem" dediğini sanarsınız ve ona savaş açarsınız.
midye örneğindeki gibidir efendim. kabuğun diğer boş yarısı yardımıyla iç çıkarılmalıdır.
türk milletinin milli korkularındandır.
mutsuzluk, korku, gerilim anları yaşatır. allah korusun.
fıstığın diğer yarısı asla tam olarak çıkmaz ve o kaçırdığın ekstra bir gram lezzet için de üzülürsün böyle garip bir hüzün kaplar içini. *
diş sağlığı açısından fazla zorlamamak gerekir, altı üstü bi fıstık yani ne gerek var şimdi diş kırmaya
hüzün kaplar içimi, duygusal anlamda süte bandırılmış petibör bisküvinin hassaslığından bi farkım olmaz, öyle bi olaydır bu.
fıstık kıracağı yerine diş ile kırmayı tercih edenlerde süregelen durumdur. püf noktalarını bilirsen dişlede kırsan öyle bir sonuçla karşılaşmazsın.
cerez tabaginin yanina koyulan, en son yenmeye calisilacak olan antep fistigidir.
hayattan soğutur.
istemsizce fazladan salya salgılanmasına yol açan olay.
tüm keyfi alan durumdur.
Tam bir intihar sebebidir.
Antep fıstığı bile bana böyle davranıyorsa, ben niye yaşıyorum? Hemen yakınında pencere var ise, atlanası bir durumdur.
derin acılar verir. çabalarsınız fakat olan olmuştur.
umut sarıkaya tipi mutsuzluktur.