bugün

11 mart 2016 günü vizyona girmesi beklenen sinema filmi.

Oyuncu kadrosunda Meryem Üzerli, Okan Yalabık, Ozan Güven, Bora Akkaş dikkatimi çekti.
orjinal konu, güzel müzikler, güzel mekanlar ve çekim harika.

oyunculuklar da son derece başarılı. oyunculardan sadece belçim bilgin çok alakasız olmuş. bu durumun rol yeteneği ile bir alakası yok ama. çünkü senaryo gereği canlandırdığı karakteri kendisinden en az 15 yaş daha büyük birinin canlandırması gerekirdi. rolü için fazla genç kalması nedeniyle gerçekçiliğini yitirdi onun olduğu sahneler. bunu da nasıl kimse fark etmedi, bir kişi de çıkıp 'ne alaka ya?! bu role hiç uymadı ki' demedi mi o da ayrı bir konu. bir de bazı sahneler gereksiz uzun tutulmuş. ee hadi artık diyor insan.

gidilir mi? kesinlikle evet. efsanevi bir film mi? elbette ki hayır. son derece vasat giden türk sinemasında iftarlık gazoz filmi gibi güzel ve kaliteli bir film.

sonuç olarak; meryem uzerli çok güzel kadın lan!
"Bazen birini bağışlamak için önce cezalandırmak gerekir".

Ozan guven ve meryem uzerli gerçekten de iyi bi çift olabilirmiş diye düşünürdü bana. Ozan güven'i son derece başarılı buldum. Gerçi zaten iyi oyuncu. Meryem uzerli'ye duyduğum antipatiye rağmen o da iyiydi. Anneme sorarsan senaryo iyidir o yüzden o da başarılı görünmüstur. Belcim bilgin de burnunu yaptırdıktan sonra bi güzelleşti sanki. Esas çocuk da galiba geniş ailede oynuyodu. Pek izlemişligim ve hakkında fikrim de yok. para verdiginize değebilir bence.
soluk soluğa izleneceği iddia edilen bir türk filmidir. bu da fragmanıdır.

https://www.youtube.com/watch?v=apq2PzH4flY
başlık annen sandım. başına ----> sinema "annemin yarası" diye yaz.
güzel bir sinema filmi. balkanlarda iç savaş esnasında evlilik dışı doğan bir çocuğun öyküsünü anlatıyor.

filmde tek olumsuz eleştiri yöneltebileceğim şey; sırp, alman, boşnak... bütün bu insanlar türkçe konuşuyordu. bilmiyorum, bana garip geldi.

filmden bir replik: "hepinizin annesini face'ten eklerim"
izlemeği düşündüğüm, fakat belçim bilgin iticisi yüzünden kararsız kaldığım filmdir
görsel
hiç tutmamış olan bir filmdir ki normal geldi bana tutmaması.
Konusu, senaryosu, çekim kalitesi ve oyunculuklarıyla Türk Sineması standartlarının üzerinde bir yapım olduğu çok açık. Ozan Güven kesinlikle oyunculuk kariyerinin zirvesini yaşıyo şu dönemlerde, filmde en çok bunu hissettim ben. Okan Yalabık,Sabina Toziya,Meryem Uzerli ve Bora Akkaş da başarılı oyunculuklar sergilemişler. Sadece Belçim Bilgin olmamış. Olmaz da. Hiçbi zaman da olacağa benzemiyor çünkü kadında oyunculuk kabiliyeti yok arkadaş. Yok işte yani zorlamayın artık, gözümüze gözümüze sokmaya çalışmayın şu kadını. Kimin karısı olduğu beni ilgilendirmez, oyunculuk becerisi çok zayıf ve heleki böyle bir kadronun içinde kalınca iyiden iyiye sırıtmış. Kolpaçinoya falan gideceğinize şu filme gidin de biraz gişe yapsın derim ben. Türk Sinemasının kalitesi artacaksa, ancak böyle filmlere seyirci sahip çıkarsa artacak.
Merak ettiğim film gitmek nasip olur inşallah.
meryem uzerli denen alaman kırmasının oynadığı bir film ne kadar kaliteli olabilir diye düşündüren beni önyargılarımla başbaşa bırakan filmdir.
filmin sonundaki intikam sahnesi tam damardı. tüm güvenini yitirmiş ve dünyası bir anda yıkılmış bir kadın ancak böyle intikam alabilirdi. mutlaka gidilmesi gereken bir film...
Gelmiş geçmiş en güzel Türk filmi.
Oyuncuların hepsi cuk oturmuş rollerine. Meryem Uzerli aşık ediyor kendine.
Filmin son sahnesinin içinize öküz oturtacağı bir film.
Marija ve Borislav'ın (Meryem Uzerli ve Ozan Güven) özenilecek hayat yaşadığı film.

*Hatta gerçekten evlendiklerini hayal ettim filmi izlerken bian. Çok yakışmışlar lan.
''Çocukken bir bisikletin olduğunda her şey çözülecekmiş gibi olur. Sonra bir bisikletin olur ama yol biter.''
-Marija (Meryem Uzerli)
hem kendi hem de ülkemin genel durumumun can sıktığı şu günlerde film izlemek iyi geliyor. sıra bu filme geldi. sanki türk filmi değilde yabancı film izledim. senaryo ve oyunculuklar da baya sağlamdı. meryem uzerli cidden oynamıyor, yaşıyor. filmin konusundan dolayı izledikten sonra iyice dağıldım.
tv 8'de gösterilen film..

tv'de ilk imiş..

ananın amı var da eksiledin dimi..? yorum yapmadık iyi demedik kötü demedik.. sik kafalı japon askeri...
meryem uzerli ile ozan güven arasındaki kimya elle tutulur cinsten olmuş. meryem uzerlinin yerine zaten başka bir oyuncu koyamadım. ozan güven'in ise senaryoyu sırıtarak kabul ettiği canlandı gözümde. o kadar oturmuştu. sonrasında zaten eski sevgili olduklarını öğrenince kafamda oturdu daha da. nice karı kocalar şu elektiriği yansıtamıyorlar.
filme gelecek olursak ilk yarısı çok güzeldi. zaten bir türk filmi havası da yoktu. tabi bosnada herkesin türkçe konuşmasını saymazsak.
film çok hızlı ilerledi saçma bitti bana sorarsanız. çizilen karaktere uygun değildi mesela borisin sondaki tavırları. evet gerçeklere daha uygundu ama filmin akışına değildi. bora akkaş ise yine o yeteneğiyle kalkmış rolün altından.
36823 senaristi olan film. güzel film.
türk sineması açısından fazlasıyla iyi fakat dünya sineması açısından oldukça acemice ve üstün körü bir film. Çok çok iyi bir hikayesi var; savaş sonrası Bosna'da bir yetimhaneden çıkan genç , ailesini aramaya girişiyor ama işler beklenmedik haller alıyor. Burada sorun yok ama genelinde sorun çok. öncelikle filmin etnik temizlik ve toplu tecavüz konusunu hafife alıyor olması. Öyle ki çok uzak olmayan bu geleceğe ait bu olaylara dair bir tane bile gerçek görüntü paylaşılmıyor, herşey güllük gülistanlık. Hâlbuki biz doksanlarda haber kanallarında olan biten herşeyi olduğu gibi görmüştük. Tecavüz edilen kızların toplanıp kamplara götürülmesi oyuncular tarafından canlandırılmak yerine gerçek görüntülerle verilebilirdi.
ikincisi seri katil ve seri tecavüzcü adamı, herşeyi geride bırakmış , yangına dalıp çocuk kurtaran, evlat hasreti çeken bir adam, bir iyilik meleği gibi gösteriyor -ki aslında film boyunca böyle- sonra da şiddeti ve öldürmeyi seven bir adam gibi. Filmin sonu bile böyle ikilemde kalmış; "tamam, askerlik psikolojisi nedeniyle olmuştur bunlar, her şeyden pişman olmuş ve eskiden iyi bir adamdır" diye bize aktarılırken pat yine karakter değişiyor. Birde sonunda kibarca "olanı biteni fazla kurcalamayın yalama olur" , "geçmiş geçmişte" kaldı diyor resmen.
Olaylar orta Avrupa'da geçiyor ve bir kısım boşnak ve sırp düzgün türkçe kullanırken bir kısmı şiveli yada yarım yamalak bir türkçe kullanıyor.
Filmin üç erkeği de iyiydi, o karakterleri bize aktarmayı başardılar, keza Belçim Bilgin'de öyle. Meryem'i ise ozan öpüp ellesin diye koymuşlar oraya.
Hikaye ve oyunculuk olarak iyi ama korkak bir film. Gerçekleri referans alıp Avrupa'ya gitmek yerine ülkemizde geçen bir kurgu olsaydı bu kadar şey yazmadım.