bugün

annemin yarası

türk sineması açısından fazlasıyla iyi fakat dünya sineması açısından oldukça acemice ve üstün körü bir film. Çok çok iyi bir hikayesi var; savaş sonrası Bosna'da bir yetimhaneden çıkan genç , ailesini aramaya girişiyor ama işler beklenmedik haller alıyor. Burada sorun yok ama genelinde sorun çok. öncelikle filmin etnik temizlik ve toplu tecavüz konusunu hafife alıyor olması. Öyle ki çok uzak olmayan bu geleceğe ait bu olaylara dair bir tane bile gerçek görüntü paylaşılmıyor, herşey güllük gülistanlık. Hâlbuki biz doksanlarda haber kanallarında olan biten herşeyi olduğu gibi görmüştük. Tecavüz edilen kızların toplanıp kamplara götürülmesi oyuncular tarafından canlandırılmak yerine gerçek görüntülerle verilebilirdi.
ikincisi seri katil ve seri tecavüzcü adamı, herşeyi geride bırakmış , yangına dalıp çocuk kurtaran, evlat hasreti çeken bir adam, bir iyilik meleği gibi gösteriyor -ki aslında film boyunca böyle- sonra da şiddeti ve öldürmeyi seven bir adam gibi. Filmin sonu bile böyle ikilemde kalmış; "tamam, askerlik psikolojisi nedeniyle olmuştur bunlar, her şeyden pişman olmuş ve eskiden iyi bir adamdır" diye bize aktarılırken pat yine karakter değişiyor. Birde sonunda kibarca "olanı biteni fazla kurcalamayın yalama olur" , "geçmiş geçmişte" kaldı diyor resmen.
Olaylar orta Avrupa'da geçiyor ve bir kısım boşnak ve sırp düzgün türkçe kullanırken bir kısmı şiveli yada yarım yamalak bir türkçe kullanıyor.
Filmin üç erkeği de iyiydi, o karakterleri bize aktarmayı başardılar, keza Belçim Bilgin'de öyle. Meryem'i ise ozan öpüp ellesin diye koymuşlar oraya.
Hikaye ve oyunculuk olarak iyi ama korkak bir film. Gerçekleri referans alıp Avrupa'ya gitmek yerine ülkemizde geçen bir kurgu olsaydı bu kadar şey yazmadım.