bugün

birçok ihtimalle olabilecek bir durumdur:
-kendinizi ifade edememek endişesi,
-karşıdakinin sizi anlamayacağını düşünmek,
-susarak zaten söylemek istediklerinizi ifade ettiğinizi düşünmek,
-uygun cümleleri kuramamak,
-anlatacakları zamana yaymak istemek gibi.
erdemdir bazen.
ne söylersen söyle fayda etmeyeceğini bildiğin içindir bazen de. en azından susman lazımdır, yaralamaman için kimseyi.

elinden geleni yapmışsındır, tabir-i caizse kıçını yırtmışsındır ama olmamıştır istediğin. karşındaki kişi/ler ya da seni içine çeken olaylar istediğin sonucu vermemiştir. boğazına düğümlenen her şeyi tek hamlede çekip atmak ister insan ama o da nafiledir; zira ortaya çıkanlar artık bozulmuş olacaktır, duruma bir faydası yoktur. böyle durumlarda allah'ın bize nasıl bir ağız verdiğine şaşarım. konuşmak için kullandığımız bir organ neden susmaya bu kadar meyilli olur ki?

"words are very unnecessary,
they can only do harm."
öyle bir adamdı ki hüznünü gamzelerinde saklayabiliyordu. kederi kahkahasının alt yazısında gizliydi. yani yukarıdan bakınca görülmüyordu gözlerindeki kristaller. öyle bir adamdı ki gidişiyle kalırdı. gitmelerde asılı kaldı gitme demediler. bulanık gördüğü dünyayı net algılama yanılgısına düşmüştü aynada kendini bile göremiyorken. öyle bir adamdı konuşmak istedikçe sustu, susmak istedikçe sustu.

(bkz: suskunun saati)
kabullenmişliktir, yıpranmışlıktır. konuşmaya takati kalmamıştır insanın artık susmayı tercih eder.
asıl marifet, susanı dinlemektir.
bazen susarsın.
en güzeli, karşılıklı susmaktır.
evet efendim, insanı kanser eden en önemli nedenlerden birisidir. karşı tarafı kaybetmemek uğruna verilen eylemlerden birisidri. ama karşı taraf değerinizi bilmez. neden bilmez, onlar konuşan erkek ister, lafı koyan erkek ister. Siz onu ne kadar kırmamaya çalışırsanız çalışın; o sizi "pısırık" olarak nitelendirmeye devam eder. işte tüm bu saydığım nedenlerden dolayı ne yapıyoruz; içimizdeki kötülükleri salıyoruz...
Anlatacak çok sey varken susmak mecburiyettendir. sonra askerlik anısı anlatıyorsun diyorsunuz amk!
anlatacak doğru kimseyi bulamamaktır. kalbinizin derinliklerindeki yerini muhafaza eder.
anlatacağın şeyi, karşında ki insanın anlamayacağını bilmekten meydana gelen fiil.
bazen susulması gerektiğini bilen kişi davranışıdır.
(bkz: sus ve yalamaya devam et)
bazen susmak en uzun konuşma olabiliyor.
mesela bişeyle suçlanıyorsunuz..
o zaman konuşmazsanız muhtemelen "la bu masum la, baksana bişey bildiği yok" yorumu yapılır sizin için..
yada biri size sizi sevdiğini söölüyo
konuşmazsanız, "bu galiba beni sevmiyo" diye düşünülebilir hakkınızda..

gördüğünüz üzree, konuşulacak yerde susmanın, negatif ve pozitif olmak üzre iki adet korelasyonsel örneği varmıışş..
olabiliyormuş ööle şeyler *
konuşmaya nereden başlayacağını bilememektir.*
ey (olmayan) sevgili !

belli ki anlatacak çok şeylerin var; ama anlatmayacak, anlatamayacak, susup kalacaksın. biliyorum anlatırsan incineceksin, inciteceksin. böyle zamanlarda konuşmak zordur. sen en iyisi bakışlarına susup anlatamayacaklarının anlamlarını yükle ve yüzüme bak , söyleyemediklerin gözlerinden kalbime aksın, sen yine sus bırak gözlerin anlatsın !
çaresizliktendir. yoksa susmak zor eylem. içinize atıp - mış gibi yapmak herkesin harcı değil büyük olgunluk ve sabır gerektiriyor.
zordur herkes yapamaz. yapan kişinin de ellerinden öperim o derece.
şuan büyük bir seradayım. ay ışığı aydınlatırken herşeyi siyah beyaz görüyor gözlerim. sıcak değil, ses yok ama sessizliğimden gelen basınç nefes almayı zor, beni ise kör, sağır, ve dilsiz bıraktı. bedenim ezilirken dizlerimin üstünde buldum kendimi. gözlerimi kapatırken kurumuş kara yaprakların düşüşünü duyuyor kulaklarım. tekrar istiyor huzuru, rahatlığı, sevgiyi, bir evi, üzüntüden uzak bir hayatı ruhumdan arta kalanlar. bu şekilde daha ne kadar dayanır yaşamaya bilmiyorum veya neden dayansın.
dünya üzerinde anlayacak insan olmaması sonucu yaşanan durum.
gelen ağlama hissinden kaynaklanan durumdur. böyle boğazının düğümlenmesi, yutkunmak falan öyle işte.
bazen susmanın , çok şey anlattığını yeğlemektir. anlatacak çok şey olunca anlattığınız vakit , çok anlaşılır hale geldiğiniz anlamı taşımıyor zaten.
Dinleyicin yok ki.
Anlatılacak çok şey varsa , anlatılamayacak da çok şey olur bazen. O an susmak en iyisidir. Çünkü her derdiniZi paylaşamazsınız.
Konuşamamaktır. Haşmeti bekliyorduk ama.