bugün

iki ihtimale cikan sportif faaliyettir.yoğunlukla sevdiceğe karşı uygulanır.

a-) konuşmaya bile degmezsin, bi siktir git !
b-) amaaaaaaaaan, kim ugra$acak şimdi konuşmayla falan, gel son bir kez sevişelim...

ayrica;
(bkz: susmak var ölmek yok)
(bkz: hayatımı yazsam roman olurdu)
tepki verilesi bir olay karşısında, olgun bir insanın en güzel cevabı olabilecek durum.
sessizce adaletin tecellisine inanan bünyenin haklı eylemidir. susar ve koskoca kalbinde mahkum eder herkesi ve herşeyi. zaman denen deli tanrının dakikalar veya saatler vaadine yetecek tepkisi yoktur...susar...yıllara ve belki bir ömre yetecek kadar söyleyecek kelimeler biriktirmiştir.. saçar onları sustukça samanyolu gibi zamana.....yatar ve uyur her gece huzur dolu. suskunluk yalnızlıktır. tanrısal bir cezadır aslında..susmak ceza mıdır? yalnızlık mıdır susmak?...bu en yüce ödüldür. tanrının bile katlanamadığı yalnızlığa sahip olmak sonunda.
konuşacak çok şeyi olanların, suskunluğu büyük olur.
bazen en güzel cevaptır.
kar$ınızdaki sizi iyi tanıyan biriyse eğer susu$unuzdan anlar zaten anlatmak istedikerinizi.
bir internet geyiği ile açıklanabilecek durum. en copy pastesinden;

susarız

konuşulan konuyu boş, basit ve anlamsız buluyoruzdur, konuşmayı da gereksiz ve anlamsız buluruz

susarız

konuşulanlar öyle abes ve mantık dışıdır ki sadece hayretle dinler ve sessiz bir tepkiyle belli ederiz duruşumuzu.

susarız

sessiz bir onaydır susuşumuz;biraz utangaçlık belki ama içten bir katılıştır söylenenlere.

susarız

sessiz bir bekleyiş olur susmak;ya kendimizin yada karşımızdakinin ortak değerleri yeniden gözden geçirmesine tanınmış bir fırsattır sessizliğimiz;yada birinin bizi fark etmesi, doğru algılayabilmesi için tanınmış bir süre; susan için endişe ve olasılık hesapları arasındaki gel git lerle biraz da huzursuz bir bekleyiştir susmak.

susarız

dile getirilmeyen bir öfkedir bazen suskunluğumuz; öylesine yaralanmışızdır ki yaralamak isteriz, yüreğini acıtmak ve kanatmak;ve biliriz ki hiçbir söz acıtamaz, yaralayamaz ve kanatamaz kimseyi bir suskunluk kadar;ve susmak en acımasız, öldürücü silahtır bazen.

susarız

hassas ve kırılgan bir tepkidir;küçücük bir hatırlatmadır belki;fark edilmesi ve onarılması incelik ister;ya yeniden bir kazanıştır yada aleyhte bir delil olarak kalır karşımızdaki için.

susarız

bir ilişkide negatiflerin gözümüze batmaya başladığı, karşımızdakine ait aleyhte deliller dosyasının kabarmaya başladığı ve hatta dosyayı masanızdan kaldırmaya gerek duymaz olduğunuz bir noktadasınızdır;bir duruş, bir soluklanmadır susmak;ortak geçmişin değerlendirilmesi ve geleceğin muhasebesidir;durup yeniden, şimdi bulunduğunuz noktadan bir daha bakmak istersiniz yaşananlara ve eldekilerle geleceğe gitmenin ne kadar mümkün olduğuna;bir içe kaçış ve söylenemeyenlerin biriktirilmeye başladığı yerdir susmak.

susarız

ayağımız yerden kesilmiş, bulutların üstündeyizdir ve çiçek çiçek bahardır yüreğimiz;sevdiğimizle yan yana ve can cana yızdır;öyle bir ruhsal bütünleşmedir ki hiçbir söz tanımlamaya yeterli gelmez hissedilenleri ve susarız;sadece yüreklerin ve gözlerin konuştuğu yerdir suskunluğumuz.

susarız

iletişimin tıkandığı yerdeyizdir , hiçbir iletinin bize yeterli gelmediği ve hiçbir iletimizin doğru algılanmadığı;yanlışlıklar, yanılgılar ve kim bilir belki de gerçeklerdir bir fırtınaya tutulmuşçasına savrulup duran;sözler yerini sessizliğe bırakmaya başlar ve siyah, tek nokta konur cümlelerin sonuna;zamanla cümlelerimizin sonuna konan o tek ve siyah nokta büyüyerek bir kara deliğe dönüşmeye başlar;güven ve sevginin içten içe çürümeye başladığı yerdir ve gitmek zamanının ertelenmiş halidir susmak.

susarız

kabul edilmiş bir hata yada suçtur susuşumuz ve söylenecek her söz kaybetme riskidir;korku eşlik eder suskunluğumuza.

susarız

bir gidişi kabullenmektir susmak, yerinde ve zamanında olduğunun ayırdımında olduğumuz bir gidişin.

susarız

hayata karşı bir susuştur bu kez yaşanan;bizi can evimizden vuran bir kayıp, yaşanan büyük bir acı, ölesiye bir çaresizliktir yaşadığımız;söylenecek hiçbir sözümüzün adrese teslim olmayacağından emin olduğumuz, bütün sözcüklerin anlamını yitirdiği bir yerdeyizdir;hayatın bize bir şey katamadığı ve bizim de hayata bir şey katmak için anlamımızı kaybettiğimiz bir yer;belki de boş gözlerle, algılamadan bir seyirdir hayat o noktada ve belki de amacı ve beklentisi olmayan, bir mesaj kaygısı taşımayan ve hedefi olmayan tek susuştur yaşadığımız.

susmak; eylemsiz ve durağan bir edim gibi görünse de her susku bir şey anlatır yine de ve her suskunun bir nedeni vardır ve her susku içinde pek çok sesi hapseden sessiz bir eylemdir.
karşıdaki insanın anlayacak kapasitede olmadığını kavradığınız an yapılabilecek en mantıklı haraket.
tiki dilinde kal gelmesi hadisesi. bir sürü şey anlatmak isterken ve beyinde bir sürü anlatacak şey geçit töreni yaparken yumağın ucu gibi olan kelimeyi bulup aradan çekip çıkartıp gerisini getiremediğiniz durumlardır. sonradan o an düşünüldüğünde, söylenmeyen şeyler yüzünden bir şeyleri mahvettiğinizde, binlerce keşke kalır elde, yapacak bir şey yoktur...
bazen de seçilir susmak. ne söyleseniz boş olduğunu düşünüp susarsınız. gereksiz gelir bütün kelimeler. önce konuşmayı sonra duymayı, sonra düşünmeyi ve en sonunda hissetmeyi bırakmak istersiniz...
konuştuğumuzda anlatıklarımızdan daha fazla şey anlatmamızı sağlayan harekettir. bazen susmak herşeyi anlatmaya yetmektedir.
içinizin içinizi yemesiyle son bulacak olan eylemsizlik.

(bkz: içi içini yemek)
anlatılabileceklerin çok daha fazlasını ifade edebilir aslında..
susmak bazen çok şey anlatmak falan değildir. susmak korkaklıktır. tanım yapmak istersek de; korkaklıktan başka bir şey değildir. insanlar konuştukça anlatır kendini. doğruları anlatır kendini ifade eder. aciz de kalmaz. tepki vermek istersek de bunu konuşarak yapalım. susarak hiçbir şey çözülemez.
hersey okadar karışıktır, ne yapsanız ne etsenizde cıkamazsınız işin içnden, ne söyleseniz boş kalır eksik kalır korkusuyla, söylenicek her sözün agırlığını da içinize hapsederek susmayı yeğlersiniz...
susarsın susarsın nereye kadardır.içindeki kopan fırtınalar galeyana gelmişken nedir ortamdaki çıt çıkmayan sessizlik.bazen söz gümüşse sükut altındır tamamdır lakin gerektiğinde de konuşamamak gibi bir basiret bağlanması söz konusuysa içinde biriktirdiklerin birgün seni senden alabilecek kadar dev bir hale geledebilir.
anlatacaklarini anlicak kisi bulamadigindan yapilan eylemdir.
öncesinde yutkunmak gerekir.
tartışmaktan yorulmaktır. karsındakinin seni anlamadıgını ve asla anlamayacagını idrak etmek, sadece sinirlendiginle kaldıgını bilerek sessizliği tercih etmektir. bir secimdir, mantıgının devreye girmesiyle duygularını bir bir öldürmektir. duygu olmayınca da anlatacak bir şey kalmıyordur geriye. atalarımız ne demiş;

(bkz: soz gumus ise sukut altindir)
Kelimelerin yetersiz kaldığı anlardır.
değişik bir versiyonu için;

(bkz: verecek süper cevabı varken susmak)
söyleyeceklerinin karşısında alacağı tepkiyi (olumlu yada olumsuz) henüz göze alamamış demektir bir nebzede.
anlatacaklarınızın, karşınızda bulunanın kulaklarında sadece bir ses olmasından ileriye gidemeyeceğini adınız gibi biliyorsanız içine düşeceğiniz durum.
zorunluluktandır bazen!
öyle bir anda olur ki konuşacağınız, konuşmak istediğiniz her şey takılır boğazınıza. zorlarsınız, konuşmaya yeni başlamış bir bebek kadar acizdir. insan. acıtır yavaş yavaş büyüyerek zorlaştırır kelimeleri. sonunda iki damla göz yaşı ses olur dudaklarda.