bugün

son dönemlerde insanların yaşam standartları ve çevre koşullarının etkileri ile bayağı bir yayılan hastalıktır. 10 kişiden 9 unda olması onu bir ergen hastalığı yapmaz. gittikçe ergen hastalığına dönüşmüş bozukluk değildir.
Kısaca söyle psikolojik olarak sebepleri sıralamaya koyalım.

Pornografi bağımlılığı,
Cinsel düzensizlik,
Sigara,
Alkol,
Uyuşturucu veya türevleri,
Stres,
Aşağılık veya aşağılama duygusu,
Süreli olan nevrotik Nevroz halleri,

Bunlar genelde beynin artık işlevsel değil de sistemsel çalışmasını sağladığı zamanlar olur. Nitekim öncelikli konu bağlılıktir. Eğer ki kişi bir duygu veya arzusunu kontrol edemez bu yönde ilerlerse bu kaçınılmaz olur.

Oyle ki, en büyük düşmanımiz Pornografi ve sigara dir.
Bir süre öncesinde hayatımda ilk defa 29 yaşımda psikeatriye gitmeme neden olan sözde hastalık. Şunu fark ettim kişi kendinden bilir işi derler ya aynen o olay bunu aslı. Okuduğunuz dinlediğiniz gördüğünüz herşeyden kendinize olumsuz bir sonuç çıkarıp en kötüsünü kendinize eşzamanlıyorsunuz. Bunu ben çok yaptım hala da yapıyorum ara ara. Geçenlerde bunun kendimden başka kimseye zarar vermediğini ve bu işin bokunun çıktığına karar verdim ve bir karar aldım. Kendime 6-7 madde yazdım telefonumda not bölümünde duruyor. Ne zaman kendimi kötü hissetsem açıp okuyorum ve içindeki kaygının ne kadar saçma salak bir boş lüzumsuz endişe olduğuna kendi kendimi inandırıyorum. Korkmayın arkadaşlar güçlü olun olalım başımızdaki sıkıntıdan kurtulmak bizim elimizde. Birbirimize Korku salmak yerine destek olalım. Dipnot: kesinlikle osho nun korku kitabı nı okuyun birde Fight club mümkünse her gün izleyin ta ki iyi hissedene kadar.
beynin bedene karşı açtığı savaştır. yeni misafirim. daha önce bir çok psikolojik rahatsızlığı yenen bünyem kendisi ile savaşmaya çalışıyor ama işin garip tarafı savaştıran da, bu anksiyete krizlerini hissettiren de beyin.

kısaca özetleyeyim;

aynanın karşısına geçiyorsunuz. elinizde bir kılıç var. ve kendinizle dövüşmeye başlıyorsunuz. galip kim olur? böyle pis bir hastalıktır.
Ruhunuzun sürekli sancı çekmesi; sürekli huzursuzluk kaygı,korku hali genellikle de kendimizi daha güvende hissettiğimiz evimiz dışındaki her yerde.
Anksiyete ile ilgili bu kadar entry gordukten sonra biraz olsun kendimi mutlu hissettim..
Bazen nefes almak çok zorlaşıyor.
Olay kafada başlayıp bitiyor. Spor yapın yemeklerden sonra uzun yürüyüş yapın bol bol müzik dinleyin kimse gelip sizi kurtarmayacak güçlü olun.
ismi cafcaflı olan hastalıklara "bende de var" demeyi adet haline getiren yurdum ergenlerinin hastalıklardandır.

bir bu bir de obsesif kompulsif bozukluk.
olay midede bitiyor.
Diğer adı korkaklıktır.
siz kahve için su ısıtacağınız zaman kafayı yeme durumuna geldiniz mi?
ya da markete giderken nereden gitsem acaba deyip 3 saat sonra çıktınız mı evden?
hatta balkon düşer korkusu ile 2 ay boyunca balkona (bakın dışarı demiyorum) çıkmamazlık yaptınız mı?
hayır yapmadınız. ne güzel size ki hasta değilsiniz.
öyle ergenlikmiş, şuymuş, havalı isimli hastalıklarmış falan diye laf sokmaya, kendini çok iyi zanneden şahıslara da buradan sesleniyorum, keşke benim yaşadığımın binde birini yaşasanız da, gelip tekrar buraya yazsanız bende de olan hastalıktır diye. çözüm arasanız deli gibi. doktora gitmek için bile evden çıkmaya korksanız. sevdiğiniz kişi yola çıkacağı zaman sabahlara kadar ağlayıp onu merak etseniz. anne-babanızı işe göndermeseniz. duşa girerken bir takım, kendinizce tedbirler alsanız da o duş size işkence olsa.

herkesin hafife almaya çalıştığı ama hayatı cehenneme çevirebilen bir hastalıktır.
Örneğin temizlik takıntısı olanlarla dalga geçilir ama şöyle bir söz vardır. beni yargılamadan önce benim yaşadıklarımı yaşamalısın diye. şizofreni, obsesif kompusif, anksiyete bozukluğu, bipolar bozukluk ve daha niceleri. ancak yaşayanların bilebileceği durumdur. hele ki ilaçlar da kullanıyorsanız ki kullanmak durumundasınızdır gerçekten ağır geçen bir dönemdir. çok da hafife alınacak bir durum değildir.
basın b12 yi hicbir sey kalmaz gencler sacma sapan ruh haline burunup canınızı sıkmayın.
yardımcı olabileceğim, haplarla sadece öteleyebileceğiniz yaşam soğutucu. berbat.
Anksiyete denildiğinde aklıma Şükrü Erbaş gelir nedensizce, nedensizce de değil aslında tüketimle var olan var olmak için daha fazla tüketen, tüketmeyi eşyalardan dahası insanları tüketerek yaşamak zorunda olan çağın insanlarının anksiyete olmamasını bekleyemezsiniz. insani ilişkilerde kabul etmekten ziyade kabul edilmeye dayalı bu piyasa mantığının sonuçlarıdır tüm bunlar aşk, sevgi, hümanizm hepsi eşantiyon kimse kimseyi kandırmasın gerçekleri görenlerin içine kapanması, dağlara taşlara çıkması, doğaya dönmesi hepsi buna bir tepki hepsi bir kaçış Nihad Siris'in Sessizlik ve Gürültü diye bir kitabı var herkesin okumasını tavsiye ederim gülmek ve seks yapmak bir tür çığlık aslında tıpkı her bokun içine şeker koyulması gibi çünkü insanların tüketim toplumu içinde bu tip uyuşturuculara ihtiyacı var. O yüzden dert etmemek lazım sorun sizde değil sorun sizi bu hale getiren sistemde.
mitral kapak prolapsusu var bende. kalp kapağı ile alakalı bir durum. hayati bir problem oluşturmuyor ama panikatağı ve anksiyeteyi tetikliyor diyorlar. ondan mı bilmiyorum ama var bendede bu kaygı durumu. o iş nolacak, onu nasıl yapacağım, bu abimin borçları nolacak... olur olmaz şeyleri kafaya takıyorum. durdu yerde mutsuzluk hali çöküyor. ne edilir nasıl kurtulunur bilmiyorum.
Bununla yaşayıp nasıl intihar etmiyorum hayret ediyorum.
insanı öldürmeden yaşatan bir rahatsızlık sözlük.

her şey dehb (dikkat dağınıklığı hiperaktivite bozukluğu) teşhisi vermeleriyle başladı. ilaç normalde olan gece uyanma ataklarımı huzursuzluğumu ve korkumu nirvanaya çıkardı. çok geçmedi ki zeki psikiyatrim çok kilo verdiğim ve yeme bozukluğum olduğunu düşündüğü için, ilacı aniden kesti.

sonrasında bir ay mal gibi yaşadım, bu yaz tatili ölüm kampı gibiydi çoğu anım. evden çok çıkmıyor ve deli gibi her taşın altında bir sebep arıyordum. yolda sürekli arkama bakma ihtiyacı duyuyor, en ufak seste irkiliyordum. her an sigara sonrası gelen iğrenç bir his gibi bunalıyor, huzursuzluktan ağlama krizine giriyordum. ailem ne zaman ki bir yere gitsek huzursuz ve kaygılı davranışlarımdan sonra gelen ağlama krizi üzerine benim adıma endişelenmeye başladı.

concerta bende bağımlılık yapmıştı, huzursuzluktan kendime zarar verme dürtüsüyle dizlerimden yukarısını cam kırıklarıyla çizerek rahatlayabiliyordum. normalde olmam gereken kilomun da altına düşmüştüm sürekli intihar etmek için fırsat kollar hale gelmiştim. sonra psikiyatrim anoreksiya nervosa tedavisi için beni başkasına yönlendirdi ki, ben başka birine gittim.

sonunda bir psikiyatr benim anksiyete sorunum olduğunu anlayarak bana cipralex başladı. ama beni duyarsız, duygusuz, mala çevirdi ve hepsini birden içtim ki pek faydasını görmedim. on veya on beş güne etki ediyormuş zaten ki süre geçmişti. bir süre anksiyeteyi araştırıp gerçekten haklı olduklarını fark ettim sonra. ama ilaca olan isteğim daha da artıyordu.

babamla konuşup yeni bir psikiyatre gittim, tekrar dehb teşhisi aldım, yalan söyleyerek, aynı zamanda psikoloji okuyarak farklarını da öğrenmiştim. tekrar concerta almaya başladım. anksiyetem yine artıyor ama değer diye düşünüyorum.

bir gün yeter diyip psikiyatre anksiyetem var dedim ki, inanmadı. anoreksi ilerlemediği için, ki eskiden blumiaydım, arada zorla ve iğrenerek yiyerek yine kilo aldım.

bu derece berbat bir durum, günlük gibi yazdım sözlük, anksiyeteye spor iyi geliyor bu arada. agorafobi oluşturdum resmen. ruhsal acıdan bile kötüdür.

edit: özelden daha fazla geçmiş olsun demeyin, lütfen.
Şiddetli yani ilerlemiş hali çok berbattır. Başka ruhsal hastalıklar doğurabilir. Dikkat edilmeli.
3-4 ay önce yaşadığım bir gece kalp çarpıntısı olayından sonra kalp ritim bozukluğu tehşişi koydular sonra ne oldu. Elimle kalbiminn yoklamalar sonra ağrıyan bir yerlerim Hakkı'nda ucuk kaçık düşünceler hastaneye kaç dakika da giderim hesapları tabi bu arada psikolojik olarak baya bıtık duruma gelirsiniz mesela akşam evde otururken yada dışarda bir an kendinizi kötü hissedersiniz panik atak gibi ama değil bir an bayılacaksınız hissiyatı olur sonra ortama yabancı gibi hissedersiniz kendinizi ama on dakika sonra hiç bir şeyiniz yoktur.
En ufak ağrıdan hastalıktan beyninizde bir şey olduğunu bile düşünürsünüz aslında hastalık hastası olmak gibi bir şeydir.
Dip not: muhabbet etmek isteyen bu durumu yaşayan yaşamayan insanlara mesaj kutum acık.
inşallah tez vakitte bu illetten kurtulursun aga.
Şu teşhis konulmayanı dövüyorlar mı ne? Ben de dahil etrafıMDA şu teşhisin konulmadığı adam kalmadı.

Ben geçmişe özlemle kendi hastalığıma eski tabirle evham diyorum artık.

Geçti bitti çok şükür. Allah bir daha yaşatmasın. Ilac verildiyse kullanın. "Ay ilaçlar insanı uyuşturuyo yeaa" savsatalarını bi kenara bırakın.
psikiyatristlerin gereksiz ilaçlar verdiği bozukluk.
bahis yaptıktan sonra belirtileri gözükür. yüklü bahislerde her devresini yaşarsınız

ayak sallamaktan nefes alışverişi el kol hareketleri.