bugün

bir ankaralı olarak istanbul'un en çok neyini mi seviyorum? buyrun;

görsel
içindeyken sonsuz mutlu olduğum, huzurla her saatte sokaklarında yürüdüğüm, istanbulu deli gibi özlediğim, tek artısıyla istanbul'a tercih ettiğim şehir.
an itibariyle yoğun bir sis çökmüştür. görüş mesafesi 350 karış falan.
sol frame'de ismini görünce " oğlum inşallah kar yağıyodur ve yarın yine okullar tatil olur homua koyim " dedirten şehirdir.
lakin camdan baktım yağmıyormuş gençler. ya da bizim ev yer altında olduğundan henüz ulaşmadı. bilemiyoruz tabi...

yer altında ev mi olur lan demeyin, burada her şey mümkün...
ankara aslında boş bir şehir gibidir, buradayken hayıflanırsın of ne yapıyorum burda dersin. ta ki ankaradan çıkarsın ve o zaman yok ankara gibisi diye düşünmeye başlarsın, öyle bir şehirdir işte.
yerde kar kalıntıları varken, güneşiyle insanı terleten bir şehirmiş.

(bkz: ben bugün bunu gördüm)
ibnemsi şehir. insanlarının alayı ibne.
hiçbir zaman ait olduğunuz hissine kapılamazsınız. hiç bilmediğiniz bir yer bile daha tanıdıktır.
iç anadolu bölgesinde bir şehir. Türkiye'nin başkentidir.
insanları yer tarif etmede yeni bir çığır açmıştır.

şahsım bir arkadaşımla atatürk kültür merkezindeki kitap fuarına gitmek için metroya binmiştir. metrodaki güvenlik görevlisine akm nin yerini sormam üzerine doğuştan ankaralı amcadan gelen cevap:

-bak herkes ordan geliyor.

artık benim için de yol tarif etme devri bitti. herkes nereden geliyorsa sen de oraya git diye cevaplayacağım. hayata bakış açımı değiştirdi o amca. sağolsun varolsun.
bahar aniden gelen şehir. ısındırma turu bile yapmadı.
karadır. kasvetlidir. seveni çoktur, sevenine saygı çoktur.
ev arakdaşımın yaşadığı şehir olmakla beraber , adını her duyduğunda kalp krizi geçirmesine sebep olan şehir. *

(bkz: haberler)

(bkz: behzat ç)
Denize girip hayvanca işemeyen , sıçmayan ayrıca denize şişe atmayacak kadar denizi sevenler'n şehridir Ankara.
fotografik açıdan estetik bir boku olmayan yer. gerçi hiçbir açıdan hiçbir estetik bi şey yok da fotoğraf açısından sıfır. lan ben ki dijital makineyle bi yere gittim mi çektiğim şey içime sinmese bile 300’den aşağı fotoğraf çekmem. filmli makinede 6-7 filme kadar da yolu vardır. ankara’da iki makara filmi zorlaya zorlaya bitirdim lan. bugün elime geçti fotoğraflar. bi baktım hiçbir şey çekmemişim. iki makara da arkadaşların fotoğraflarıyla dolu. en sevmediğimn şeydir lan bi de milletin fotoğrafını çekmek. boşa gitmesin makara dedim öyle çektim.

kısaca: vay amına koyım ya...
içinden deniz geçen şehri herkes sever. bozkır şehrini sevmek herkesin harcı değildir. düzenli, karizmatik, belediyesi sorunlu olsa da entellektüel birikimi yeten şehirdir. isteyen istanbula dönüşlerinde zevke gelebilir. kimseyi zorla tutmuyoruz.

--spoiler--
"yollarına hep sevdiğimiz insanların
adlarını vermediler ama
biz her duvara
bilvesile onların adını yazarak yaşadık"
--spoiler--
özlenilen şehir.
birçok insanın kurtulmak için can attığı, küçük bir kalabalığınsa özlediği şehirdir. abi soğuktur sıcaktır bilmem ben... bunlar her şehirde, her ülkede var. lakin ne bileyim lan, insanlar bi' garip değil mi? yani yardım sevmiyorlar, gülmüyorlar ve yol tarif etme konusunda tamamen beceriksizler. kabalıklarını da tenzih ederim, bu doğuştan gelen bir genin ürünü diye düşünüyorum. lakin bıktım homua koyim, anlıyor musun? bıktım ulan. koduum okulu bitse de gitsem.
an itibariyle kar yağan şehirmiş.
nisan ayının artasında zemheri yaşatan şehir.

işin kötüsü, hava güzel diye mevsimliklerle çıkıyoruz dışarı.

ben kışın bu kadar üşümedim arkadaş.
sırf cso burada olduğu için bile yaşanabilecek şehir. ama çok daha fazlası var. garip. alışmış olmalıyım. her yere gitmek fakat hep burada kalmak. üstelik aynı anda. nereye gidersen git, sen hep o tanıdığın eski sensindir ya; böyle bir şey işte. garip. oysa iki nefeslik yoldur hepi topu dört bucağı. oysa sığmaz olur çoğu zaman insan. ve akşamlar, bozkıra düşer gibi erkenden ve aceleci ve eski bir tanıdık gibi sokulur eviçlerine; sokaklar rüzgara kalır.

insan, çok yalnızdır ankara'da; az kalabalıktır. yine de bu şehri sever işte ve duyduğun gerçek sevginin nedenini asla bilemezsin.
güneşli hava altında, açan çiçeklerin üzerine karın yağdığı enteresan şehir.

12 nisan 2011, ankara'da götümüz donuyor. hayrola.
istanbul'a gelirken mükemmel olan bahar havasına aldanıp, üzerime sadece ince bir sweatshirt alan bendenizi geri döndüğümde karşılayacak karlı hava yüzünden deli gibi korkutan şehir.
ne zaman ankara yoluna çıksam aklıma sakin'in denek hayatım şarkısı gelir.
"Bir kıpır içim bugün durmuyor,
Yolculuk ankara.. "
memur şehri olarak bilinir, doğrudur. eğlence için genelde bahçelievler, tunalı, çayyolu tercih edilir. resmidir, soğuktur. bu durum insanlarına da yansımıştır malesef.
güncel Önemli Başlıklar