bugün

bir de bunun istanbul metrosundaki versiyonu vardır, yine ülker otomatlarıdır o çalışmayan. özellikle taksim meydandan binildiğinde yürüyen banta gitmeden hemen sağdaki otomat katildir efenim, paragözdür.. alır paranızı çikolata falan vermez size..
insanın kan şekeri düştüğünde imdada koşan önemli makinalardır. parayı atarsın ve izlersin ' acaba düşücek mi? ' diye aklından geçirirsin o zaman geçmek bilmez. arada düşmediği de oluyor ona göre uyaralım şimdiden.
bazen o yiyeceği atacak olan metal zımbırtı döner döner halley orda kalır. bu durumda tekrar para atıp aynı yiyeceği seçersiniz, ikisi beraber düşer. elini sokup da alma kısmı hiç hoş değildir. bir mit de bununla ilgili var, işte oraya aids li şırınga koyuyorlarmış, elini almak için uzatınca iğne batıyormuş, aids oluyormuşsun.
aynısından şimdi isim vermeyim bir üniversitemize koymuşlardı bi ara. paranın yutulup bisküvinin gelmediğini gören bi kaç öfkeli ve babayiğit insan, aleti çeşitli açılara sallayıp malları dökerek, yaklaşık 150 kişinin şaşkın bakışları arasında bisküvi ve çikolataları ceplerine doldurup gitmişlerdi.
hakkında buzdan jeton miti olan otomatlardır, fakat bu mit almancı türklerin almanları şaşırtmış yaratıcı buluşu olarak anlatılır iken, ankara' da metro dahi yoktu ve de o yerler dahi hep dutluktu.*