bugün

tek bir sorum var; neden buradayız? gerçekten adam akıllı bunu yanıtlayabilecek var mı?
allahım günah yazma ama sen de bir garipsin.
önce yaratıyorsun sonra müslüman bir toplumda yaratmadıgın için yakıyorsun.bence herkesi müslüman yaratsaydın sorun kalmazdı senin acından. Hayır tabi ki de sen bunları düşünebiliyorsun saygı da kusur ettiysem affet ama yani şartlarımız bir değil ben o açıdan şey ettim.

ben iki tövbe edip geliyorum.
Şimdi kuranı eleştirenlerin kıyamet günü yeralacağı pozisyonlara ve söyledikleri sözlere bakmadan geçilemeyecek olan konu ve başlık. Bakalım;

--spoiler--
"Ne olurdu bir kere (dünyaya) dönmek imkanımız olsaydı da müminlerden olsaydık?" (Şuara, 26/102)

“O gün, (dünyada iken) haktan sapmış kişi ellerini ısırarak şöyle diyecek: 'Keşke Peygamberle birlikte aynı yolda olsaydım! Eyvah! Keşke falancayı kendime dost edinmeseydim! Meğer bana uyarıcı mesaj geldikten sonra o dost bildiğim kişi bu mesajdan beni saptırmış!' işte şeytan insanı (böyle) çaresizlik içinde yapayalnız bırakır.” (Furkan, 25/27-29)

Onlar da şöyle derler; Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün. iki defa da dirilttin. Günahlarımızı kabulleniyoruz. Şimdi (bu ateşten) bir çıkış yolu var mı (Mümin, 11. Ayet)

O gün zalimler 'Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağırına uyalım ve Peygamberine tabi olalım" derler. (ibrahim, 44)

O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını önlerine eğecekleri: Rabbimiz gördük, duyduk. Şimdi bizi dünyaya geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin inandık, diyecekleri zamanı bir görsen. (Secde, 12)

Onlar cehennemde, Ey Rabbimiz! Bizi çıkar. Yaptıklarımızdan bambaşka bir amel yapacağız diye bağrışırlar. (Fatır, 37)

Ey Rabbimiz! Bedbahtlığımız bize galip geldi. Biz doğru yoldan sapan güruhlar idik. Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer yine küfre dönersek, artık hiç şüphe yok ki zalimlerden oluruz. (Müminun, 106- 107)

--spoiler--
O değil de hiç şunu düşünmüyorsunuz, yaratıcının kitabı diye bir şey söz konusu değil, bunu yazan insan, nasıl kendince yorumladı bilemezsiniz. Artı o dönemden günümüze 10 farklı Arapça türedi, her kelimenin anlamı pestil gibi sünüyor, ne desen uyar yani. Doğru bir kitapsa yorumu yanlış, kitap yanlışsa zaten yapacak bir şey yok.
inanmadığınız bir kitabın sizi bu kadar rahatsız etmesini kendinize nasıl açıklıyorsunuz?

Yoksa Azda olsa bir inanç mi vwr içinizde?
Ya da salt korku mu yaşadığınız?
Ya Allah varsa, gidince ne diyeceğiz ulan mi diyorsunuz yoksa?
inanmadığı halde bu kitapla bu kadar uğraşmanıza anlam veremiyorum çünkü.
dakika 3:30'dan itibaren izle:

https://youtu.be/6TVs7R_8-aQ
ilginçtir. bu ne asabiyet reis alem buysa kral sensin zaten ne gerek var böyle sinirlenmeye.

şüphesiz bu gibi olaylarda düşünebilenler için birçok ibret vardır, yani kendi yarattığı bir canlıya aşağılık diyen bir tanrı biraz garip geliyor açıkçası.
Geçen yine bir ateistin hayatla alıp verememesi sözlüğe sıç(ra)mış.

Ağır kelimelerdir.
beyler iyi tartışmalar, ancak geldim trafik felaket ikinci köprüde çalışma var kavacıktan buraya kadar feriştah skiyor.. ferhat, kral, bi çay da bana versene..

şimdi konuya gelirsek müslüman adam nasıl dinini tebliğ ediyorsa, inanmayan adam da aynı şekilde insanları kendi düşüncesine davet edebilir bunda bi yanlış yok. ama tebliğ etmeyi bilmiyoruz ki...

ikincisi, kutsal kitap toplumsallaştırılıp, aile, cemaat hatta ülke yönetiminde kullanılmaya kalktığında hem insanları dinden uzaklaştırıyor hem de bu alanlardaki yetersizliği ortaya çıkıyor.

kardeşim kitabın hizmet ettiği amaç bu değil ki? kişisel ve vicdana hitap eden belli ilkeler ortaya koyan bir kitap. senin ile inandığın yaratıcı arasında bir kılavuz. bu yani fazlası değil. allah aşkına bi mürekkebe kağıda hürmet etmeyi bir bırak.

sen buna zamanın ötesinde, bilimsel, hayatın her alanına uygulanabilir gibi sıfatlar atfedersen, araştıran ve sorgulayan adamlar seni parçalar. sen de adamı inanmadığı cehennemle tehdit eder durursun...

nasıl ki yatak odanızdaki tercih ve davranışlarınızı birbirinize dikte etmiyorsanız, vicdanı ilgilendiren bu en mahrem olguyu yani dini de kimseye açıklama gayretine girip dikte etme cüretini göstermeyeceksin.

atesit kardeş sen de insanların mahremini ulu orta eleştirmeyeceksin. inanamaman seni bağlar. argümanını özenle seçmelisin.

yukarda da dedik tebliğ etmeyi bilmiyoruz. inanan kardeş, tebliğ mi edeceksin? bir kuran hediye et adama, okumasını iste ve siktirol git. gerisi ateistte. ateist kardeş, fikir mi beyan edeceksin? kaynak tavsiye et ve siktirol git gerisi inananda.

ferhat çay nerde kaldı mk rizeden mi getiriyosun..

neyse biraderlerim bence durum bu. birbirinizin yatak odasına gösterdiğiniz saygıyı, en az onun kadar mahrem olan inanç durumuna da gösterirseniz olay çözülür.
arkadaş çevresinde birbirlerine orospu çocuğu* deyip kahkaha atan dallamalarca sorun edilmemesi gerekir. bu dallamalara tavsiye olarak öncelikle onbirli muhabbetinden uzak durmalarını, sonra meal konusunda kullandıkları kaynakları değiştirmelerini önerebilirim.
zamandan ve mekandan münezzeh bir yaratıcıdan, daha akil, izan sahibi ve ileri görüşlü olduğunu düşünüp onu yargılayan ve akıl verenlere yine kibar davranmıştır.

sanki kitaba, 'benim tatlış kulum bak hayatın anlamı ve bütün düzenin mantığı şudur ki..' deyip başlasa, fani halinle kavrayacak donanımdasın mk.
dikkat sansürsüzdür.

Kur'an'a göre inanmayalar: -kereste (Münafikun 4) -piç/orospu çocuğu (Kalem 13) -hayvan (Bakara 171,Araf 179,Furkan 44), -pislik (Tevbe 28), -aşağılık maymun (Bakara 65), -domuz (Maide 60), -eşek (Cum'a 5), -köpek (Araf 176)'tir.
görsel
çocuğa tecavüz eden, adam kesip, asker yakanların..

kendilerini savunmak için saldırma hamlesidir !
kötü niyetli provokatör yazarın yeniden hortlattığı başlıktır. dikkat edin nerede provoke edilebilecek bilmem kaç sene önceki başlık var onları hortlatıyor.
allahın her şeyin sahibi ve yaratıcısı olmasına rağmen.kendisinin yarattığı inanmayan kuluna.sanki öfkeli bir insan gibi ettiği hakaretlerdir.sen beni yoktan var etmişsin bu öfke niye sordurur.

kurandan bu konuda ayetler.

BAKARA (171) : inkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.

A'RÂF (179) : Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. işte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. işte bunlar gafillerin ta kendileridir.

FURKÂN (44) : Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.

MUHAMMED (12) : Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. inkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.

MÜDDESSiR (51) : Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.

MÂiDE (60) : De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. işte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”

MERYEM (86) : Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün!

EN'ÂM (28): Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü (de ondan). Eğer çevrilselerdi elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi. Şüphesiz onlar yalancıdırlar.

TEVBE (107) : Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.

NAHL (39) : (Diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler!

NAHL (105) : Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. işte onlar, yalancıların ta kendileridir.

MÜ'MiNÛN (90) : Hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar.

ŞU'ARÂ (222) : Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. (223) Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır.

ZÂRiYÂT (11) : Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve “Muhammed şairdir, delidir” diyen) yalancılar kahrolsun!

MÜCÂDELE (18) : Allah’ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin edecekleri günü düşün! iyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir.

BAKARA (15) : Gerçekte Allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir.

A'RÂF (186) : Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar.

YÛNUS (11) : Eğer Allah insanlara, onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. işte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.

MÜLK (21) : Peki, Allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? Hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular.

KALEM (31) : Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz!”

MUTAFFiFÎN (12) : Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder.

ÂTiHA (7) : Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.

BAKARA (16) : işte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır. (175) işte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!) (256) Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

ÂL-i iMRÂN (90) : Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. işte onlar sapıkların ta kendileridir. (164) Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.

NiS (116) : Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür. (136) Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.

A'RÂF (146) : Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.

iBRÂHiM (3) : Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler. (18) Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. işte bu derin sapıklıktır.

NAHL (36) : Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.

HAC (12) : O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir.

NEML (81) : Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin.

ŞU'AR (97) : “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”

SEBE' (8) : “Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?” Hayır öyle değil! Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler.

ZÜMER (22) : Allah’ın, göğsünü islâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! işte onlar açık bir sapıklık içindedirler.

FUSSiLET (52) : De ki: “Ne dersiniz? Eğer o (Kur’an) Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?”

ŞÛRÂ (18) : Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. inananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. iyi bilin ki, Kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.

ZUHRUF (40) : Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin?

AHKÂF (32) : Kim Allah’ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz. işte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.

KÂF (27) : Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”

ENBiY (98) : Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.

CiN (15) : “Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”

BAKARA (13) : Onlara, “insanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. iyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.

MÂiDE (58) : Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.

EN'ÂM (74) : Hani ibrahim babası Âzer’e, “Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti.

HAC (30) : Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse bu Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helal kılındı. Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.

MÂiDE (41) : Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla “inandık” diyenler (münafıklar) ile yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler...

MÂiDE (51) : Ey inananlar! yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

MÂiDE (64) : Bir de yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar!..

MÂiDE (82) : (Ey Muhammed!) iman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün...

TEVBE (30) : yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler. Hırıstiyanlar ise, “isa Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!

AHKÂF (5) : Kim, Allah’ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapıktır? Oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler.