bugün

kimilerine gore dogru kimilerine gore yanlıs kavramdır. dosteyevski karamazov kardeslerde tanrı yoksa bile onu biz yaratmalıyız diyerek bu ihtimali cok guzel bir yere bağlamıstır.
biz neyiz ? hiç bir şeyiz mi?

anne baba kardeş sevmek özlemek üzülmek hepsi kimyasal bir reaksiyon mu ?

yani aslında anne ile bir bardak çay arasında çok da fazla fark yok demek feci bir şeydir.
kişiden kişiye değişen görece gerçektir. diyebilirsiniz ki gerçeğin görecesi mi olur ? ki bunu sözlük muhafazakarları soramaz ya neyse * hadi diyelim sordular ve yeni çağ başladı bu soruya verilecek cevap ; allah inancı nesnel, somut bir olgu değildir. öznel ve soyut bir olgudur. dolayısıyla iman etmek ve etmemek kişisel bir tercih olmalıdır. bunun ifadesine engel koyulmamalıdır.

fakat ama lakin bizim çakma hoşgörülüler insanlar inanmıyor diye onlara hapis cezası veriyorlar. işte bu yüzden hep 3. dünya ülkesi olarak kalacak, sömürüleceksiniz ! çünkü hak ettiğiniz şey bu. çıkarımına giden gerçektir.
insanın işine yaramayacak gerçektir. sonuç itibariyle hayat devam eder ve kısırdöngü içinde berbat yaşamlar kurmanın derdine düşülür.
insanın hayatındaki tecrübelerine göre farklı düşüncelere vardığı sabit gerçektir. en katı biçimde inanmıyorum diyeni bile, kaza sırasında takla atan arabanın içerisindeyse, taklalar esnasında bildiğinden kendisinin bile haberi olmadığı bütün duaları okumaya başlar. zira aynı durum kuranda da firavunun boğulma esnasında "musanın ilahina iman ettim" dediği şeklinde yazmaktadır. hiç şüphe yok ki o esnada boğulmaktan kurtulmuş olsaydı bile, karaya çıktığında, hayatına, söylediği sözü unutup aynı kafayla devam ederdi.
felsefenin en derin tartışma konuları arasındadır.
islam felsefesi tasavvuf görüşü bugün algıladığımız allah anlayışından çok farklı bir noktada yaratıcıyı değerlendirir. islam felsefesine göre tanrının varlığı sorgulanamaz ama tasavvuf buna çok farklı bir pencereden bakabilmiştir. edip harabi, mevlana, hallaci mansur, yunus emre gibi düşünürler bu olguyu alışıla gelmişin çok dışında ele almışlardır aslında.
efendime söyleyeyim doğru bir tespittir, velhasıl insanoğlu yüzyıllardır binlerce şeye tapmıştır( zeus, odin, loki, buda, allah, yahuda...), tapınmalar sonucunda dualara ve bunca kurban verilmesine rağmen taptığı cismin, nesnenin, kavramın nedense çok garip bir biçimde ona yardım etmediğini görmüştür.

insanlık din yüzünden karanlık çağ yaşadı(avrupa), ortadoğu da mezhep savaşları yaşandı, binlerce masum insan öldü ve hala akıllanamadı.

bu yüzden din ve inanç denen kavramlar insanoğlunu hep iğrenç bir duruma sokmuştur, üstesinden gelemeyecek kadar aciz varlıklar değiliz.
inananların yüzde doksanında, sakat bir mantık olan ve hiç bir etik değer içermeyen "ya varsa mantığı" veya, "ne olur ne olmaz" biz inanalım anlayışını devreye soktukları görülmektedir.
(bkz: ahirette göte girecek başlıklar)
(bkz: lafı götünden anlamak) bizde malumunuz.
daha detaylı bilgi için (bkz: türkiye de muhafazakarlık)
Bir ressam olacak ve dünyanın başından sonuna kadar hiç bir insan yüzü birbirine benzemeyecek, hangi akıl bunun tesadüf olduğu kabul eder. Görülüyor ki bunları yapan birisi var. Soruyorum karaciğerin ne işe yaradığı biliyor musun. Sadece yemek yemek ve sıçmak için mi yaratıldın.
insanoğlunda istediğini yaparsan iyi, yapmazsan kötüsün anlayışı vardır.
Velhasıl bir işiniz olmazsa Allah'a yükleyip bana yardım etmedi, istediğim olmadı diyorsunuz. Yani dünyada her şey işine göre işler. inananların sakat mantıkları diye adlandırdığın mantıkları senin kavrayamadığın şeyler kavramışlarsa burada sakatlık kimde bir düşünmek gerekir.
Allahın sana göre olmayış gerçeğine saygı duyulsun diyorsan önce saygı nedir öğren derim.
Kısaca Allah'a inanmayan bir vatandaşın zırvasıdır.
gerçeklik olgusunun somut bir kavram olduğundan hareketle söylenmiş bir düşünce.

kendisine göre haklıdır, bir şey denmez tabi.
çok aydınlatıcı bir gerçek akademik bir çalışma olmuş tüm ateist kardeşlerimden allah razı olsun.
Tanrı vardır yoksa bile cümlesini bana hatırlatan başlıktır.Tanrı olsa da olmasa da binlerce yıllık geçmişiyle artık insan doğasının içine işlemiştir. Psikolojik ve sosyolojik açıdan mutasyon yığınlar için tamamlanmıştır. Bireyin giderek yalnızlaştığı, insanlara güveninin azaldığı bir ortamda insan ruhani ve maddi dengeyi kurmakta zorlanır.Sonuç ya toptan reddediştir;ya da körkaranlıkta debelenmektir.Siz ne kadar her görüşe saygılı dindarım, ya da her inanışa saygılı ateistim deseniz de bilinçaltınız kıpır kıpırdır.En azından başka görüşten olanlara şiddet uygulanmazsa dış görünüş olarak bile olsa demokrat ya da liberal görünebiliriz.
(bkz: just feel the power)
olduğu gerçeğini değiştirmez.
Şu anda kimsenin bilemeyeceği gerçeklik. Belki vardır, belki yoktur. Allah inancı düşünmekle alakalı bi şey değil. Zaten Adı üstünde inanç.

Ve şunu bilir şunu söylerim. Bir insana yapabileceğiniz en büyük kötülüklerden birisi o insanın inancını zayıflatmaktır. Kimse tanrıya inanmadığı için ne aptal ne de çok zeki. Tartışmaktan vazgeçin artık.
tek derdi, inanmadığı din-islam olan ateist yanılgısıdır,

gördün; doğumdan sonra hayat var, hem de anne karnındaki hayatla kıyaslanamayacak derecede müthiş bir hayat, aynen de ölümden sonra baki bir hayat var bu dünyayı zindan hükmünde kılacak kadar müthiş, sen de gideceksin, şunları dikkatle, sabırla oku ve dünyanın cam parçalarını elmasa tercih etme,

"ey nefis! bütün ahbabın, kabrin öbür tarafındadırlar. burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. ölümden ürküp, kabirden korkup başını çevirme. merdâne kabre bak, dinle, ne talep eder? erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister. sakın gafil olup ikinci adama benzeme.(ikinci adamın ne olduğunu anlamadın tabi, başka bir konu açar diye girmiyoruz oraya şimdi)

ey nefsim! deme, "zaman değişmiş, asır başkalaşmış. herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder(taparcasına sever), derd-i maişetle(geçim derdiyle) sarhoştur" çünkü ölüm değişmiyor. firak(ayrılık), bekaya kalb olup başkalaşmıyor. acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor ziyadeleşiyor. beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peydâ ediyor. hem deme!! "ben de herkes gibiyim" çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır. hem kendini başıboş zannetme. zira şu misafirhane-i dünyada, nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız, gayesiz göremezsin. nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?"

gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar. (said nursi)
Müslüman, yobaz insanların anlamakta güçlük çektiği gerçek.

Yalnızca evrim teorisi ile bile olmadığı kanıtlanan bir varlık için oruç tutmaya, beş vakit namaz kılmaya değmez.
kurana bakıp ulan bunca insanı neden peşinden sürüklemiş acaba bu kitap diyememiş, evrimdeki onca çelişkiyi görmezden gelip, okumadığı kitapta bir çok çelişki olduğunu iddia eden, klasik atayiz söylemi.
gazze'de müslümanlar havaya uçurulurken her müslümanın aklında parlayan düşünce. ama din kültür olmuş, siyaset olmuş sonuçta, bir anda vazgeçemezsin.
(bkz: delilin nedir evlat) güneşin batıdan doğmasını sağla bakalım.
özgür ama yine de güvensiz bir dünyanın sebebi. özgür insan aklı nasıl allahı yarattıysa güvenli bir dünyayı da tesis edecektir.
hasta olanların cami yerine hastaneye gitme sebebi.