bugün

bilimin tarihinden bu yana 5 bin küsür sene geçti, dünyanın kaç milyonda birine anlam yükleyebildi bilim. şimdi insanoğlunun dünyayı anlamasındaki çaresizliğini, aklının yetmemesini olarak tanımlayabilir miyiz ? evet.peki insanoğlunun düşünme yetisi bu kadar acizken,bazı şeyleri anlayabilmesini nasıl bekleyebiliriz? ayrıca bazı şeylerde kafanda soru olmasaydı,herşeyiyle akla yatan bir konu üzerine herkes fikir birliği edinmez miydi ? o zaman dine inanan bir avuç insanın ne anlamı kalırdı. ayrıca din ilkeldir diyoruz. insan ne kadar uygar olsada bazı ilkel ihtiyaçlarından kurtulamaz. yemek içmek sıçmak seks bağlanmak yani aidiyet duygusu gibi. peki bu kadar modernleştiniz bunlara bir çözüm buldunuz mu ? yok.
peki aidiyet duygunuzu nasıl bastırdınız ? ne kadar modernde olsa bir insan bu olmadan yaşayamaz, kimi beşiktaşa bağlıdır, kimi sol hareketlere katılır, kimi bir vakıfa verir gönlünü,kimi dinle bu duygusunu bastırır.çünkü kendince sosyal bir oluşumda statü kazanıp kendini kendine ispat ettirir, bu dinden daha ilkel.
tarih dönemlerinde bakın, teknoloji gelişiyor,sosyal yaşam genişliyor kafalar daha fazla işliyor ama insan içgüdüsü hep aynı kalıyor. buna ne demeli ?

bazen ilkellik mutlu eder insanı, kaçınız az düşünen minimal şartlarda minimal düşünce ile hayatını sürdüren insan kadar mutlu oldu ?

bu tür başlıkları açanlar genelde 15-18 yaş insanlar eminim. gerçek hayatta görüyorum çünkü.
15 yaşındaki ergenlerin bu tür din muhabbetlerini bitirmelerini tavsiye ediyorum, gitsinler isyanlarını tuvalette ilkel ihtiyaçlarını görürken yapsınlar.
"Ve Evreni kudretimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz" Zariyat - 47 (Mucize yalanlari.com'daki yamuk çevirileri okumadan önce 6 farklı tefsirden ayet çevirisine bakmanızı öneririm, güvendiğiniz adamların yalanını görürsünüz : http://www.kuranikerim.gen.tr/default.asp )
"inkar edenler Evren ve yer birbiriyle bitişikken onları ayırdığımızı, (...), (...) görmüyorlar mı?" Enbiya - 30
"Bir de gaz halinde bulunan Evren'e yöneldi. (...)" Fussilet - 11
"Özenle oluşturulmuş yörüngelere sahip evrene andolsun" Zariyat - 7
"Ne göklerde, ne yerde zerre ağırlığınca bir şey ondan gizli kalmaz. Bundan DAHA KÜÇÜĞÜ DE (zerreden küçüğü ?! ) daha büyüğü de, istisnasız olarak hepsi apaçık kitaptadır." Sebe - 3
"Yıldızların DÜŞTÜKLERi YERE yemin ederim, eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir" Vakıa - 75-76
"Ve evren'e, ve Vuruşlu'ya, Vuruşlu nedir kavrayabilir misin? O Delici bir yıldızdır" Tarık 1-3(vuruşlu yıldızlardan bahsediyor)
"Hayır o sinenlere yemin ederim, akarak yuvalarına girenlere" 15-16
"Geceyi gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur. Her biri bir yörüngede yüzüp giderler." Enbiya - 33
"Yeryüzünün bitirdiklerinden, kendi benliklerinden ve daha bilmediklerinden hepsini eşler halinde yaratan çok yücedir." Yasin - 36 (bkz. QUARK, pozitron, elektron, proton, elektron, nötron ve anti değerlileri)
"Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. (...)" Yasin - 38
"Ay'a da bir takım evrelerle ölçü biçtik, Nitekim o eski ve eğri hurma dalı gibi döner" Yasin - 39
"Ve dolunay haline geldiği zaman ay, siz gerçekten tabakadan tabakaya binip gideceksiniz" inşikak - 18 - 20
"Birbiriyle uyumlu şekilde bir çok göğü yaratmış olan odur. (...)" Mülk - 3
"Ve gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık, Onlar ise bunun delillerinden yüz çeviriyorlar."( Enbiya - 32)
"Ve o Geri çeviren gök" Tarık - 11
"Allah şu gördüğünüz gökleri direksiz yükseltendir" (Rad-2)(Felsefedeki gök kavramını inceleyiniz)
"Ve yeryüzünü de yayıp yuvarlattı" Naziat -30 (ayetteki Yuvarlatmak fiilinin Arapçadaki tam karşılığı yuvarlak değil basık yuvarlak- eliptik anlamına gelir)
"Geceyi gündüzün üzerine sarıyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor"Zümer - 5
"Göklerin ve yeryüzünün çaplarını aşıp geçmeye gücünüz yetiyorsa aşıp geçin. Ancak üstün bir güçle geçebilirsiniz" Rahman - 33
"Dağları görürsün de onları durgun sanırsın, oysa onlar bulutların hareketi gibi hareket etmektedirler. Bu her şeyi sapasağlam, mükemmel yapan Allah'ın sanatıdır. Gerçekten O yaptıklarınızdan haberdardır. " 27 Neml Suresi 88
"Rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik" Hicr - 22
"Görmüyor musun ki; Allah bulutları sürer, sonra onları birleştirir, sonra onları birbirlerinin üstüne yığar ve sen de yağmurun bunların arasından çıktığını görürsün." Nur-43
"O, gökten ölçüye bağlı olarak su indirmiştir. Onunla ölü bir bölgeyi canlandırdık. işte siz de böyle çıkarılırsınız." Zuhruf - 11
"Allah'ın gökten bir su indirdiğini ve onu topraktaki kaynaklara geçirdiğini görmüyor musun?"Zümer " 21 (O zamanlar su çevrimi ile ilgili fikirler incelenmelidir)
"iki denizi salmıştır, birbirleriyle birleşiyorlar. Aralarında bir engel vardır, birbirlerinin sınırını aşmıyorlar. "Rahman Suresi 19-20
"Veya engin bir denizdeki karanlıklara benzer. Onu dalga üstünde dalga kaplıyor. üstünde de bulut. Birbiri üstüne karanlıklar. Elini çıkartan neredeyse onu bile göremeyecek. Allah'ın ışık vermediğine hiçbir ışık bulunamaz." Nur - 40 ( Karanlık dalgalar)
" Yeryüzünü bir döşek yapmadık mı? Dağları da birer kazık?" Nebe Suresi 67 ( magmada yüzen katmanlarda dağın tutuculuğu, everestin 125 km kökü)
"Ve çatlaklarla dolu yer" Tarık - 12 ( o zamanlar fay hatları bilinci)
"O Otlağı çıkardı, sonra da onu karamsı bir sel suyuna çevirdi" Ala 4-5
"insanın kendi elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozgun çıktı. Yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır ki vazgeçsinler" Rum - 41 ( Cahiliye dönemi çevreyi koruma bilinci)
"Gökten su indirdi, nitekim onunla çeşit çeşit bitkilerden eşler çıkardık" Taha - 53
"Bütün meyvalardan ikişer eş yaratmıştır" Rad - 3 ("Eş demek cinsiyet demek değil ki" mantığıyla Allah'ın 1 yerine garanti olsun diye 2 tane yaratmasını savunmaymış gibi göstermek, bunda mantık aramak)(2 : Ayetteki "eş" yani "zevc" kelimesi dilimize evlenilmiş eş manasında girmiştir, temel anlamı odur)
"Yeryüzünü kupkuru toprak gibi görürsün, ancak üzerine su yağdırdığımız zaman titreşir (...)"Hac - 5 (Brown titremesi - Brown movement)
"Efendin dişi bal arısına vahyetti : Dağlarda, ağaçlarda, insanların kurdukları kovanlarda evler edin" Nahl - 68 (Bkz. Arıların kararlarında dişilerin baskınlığı, erkeklerin sadece üreme amacı)
"Sonra meyvelerin her türünden ye de Efendinin sana kolaylaştırdığı yollara koyul. Onun karınlarından renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, insanlar için onda şifalar vardır." Nahl - 69 (Bkz 600 yılında çiçek özünden "bal" tarzı özüt yiyeceklere gönderim yapılması)
"Süleyman Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki : Ey insanlar bize kuşların dili öğretildi"Neml - 16 ( Maria Luisa da Silva - Nature dergisi - Sinekkuşunun sonradan öğrenilen lisanı)
"Karınca vadisine geldiklerinde bir dişi karınca dedi ki : Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin" Neml - 18 (600 yılında kolonilerde dişi üstünlüğüne, komut verirliğine gönderim. Arılardaki gibi erkek değil dişinin komut vermesi)
"Gerçekten, o erkek ve dişi olarak iki çifti yaratandır. (Erkekten gelen sıvı manasına gelen özel Arapça sözcük, tam Türkçe çevirisi yok bazı kaynaklar "meni" diyor)'ın bir damlasından." Necm 45-46 (Cinsiyetle ilgili ayette bayanların üreme fonksiyonları yerine erkeğinkinin kaynak gösterilmesi, XY kromozomları)
"Ve sonra dayanıklı bir yere yerleştirdik, Bilinen bir süreye kadar" Mürselat - 20 ( Ana rahminin hamilelik esnasında 100 KAT ağırlaşması, damarlardaki gelişim, amniyon sıvısı, 31 derecelik yalıtım)

not: yazı için ahmet coşkuner e çok teşekkür ederim.
bir türlü kabul edilmeyen durum.
allah varolmadıysa sen nasıl varoldun diye cevaplanacak soru. Burada şimdi bunu söyleyince evrim zırvalamalarına başlarlar.

Senin bir şeyi görememen onu yok sayman anlamına gelmez.

Yarın çocuğun olduğunda oğlunda, "beni annemin doğurduğunu görmedim. o zaman siz benim annem babam değilsiniz, ben kendi kendime oluştum" derse onu bir anne ve babadan olmamış mı sayılacak?

o sebepten dolayı bsgçk.
dünya sahnesi yıkılır... perdelerin arkasından küçük bi çocuk elinde oyun kumandasıyla " babaaaa bu bozulduu!" diye seslenir. her şey bi oyun gençler. inanan çocuğu döver inanmayan babasını.*** *
insanoğlu'nun algılayabildiği dört boyuttur. beşinci boyutu algılayamazsın ya, kendini hayatın ve bilimin bütün denklemlerini çözebilecek kadar zeki zannedersin. işte Allah oradadır.
(bkz: ben aslında yokum uğlum)
Dinler, egemenlerin çıkarı doğrultusunda, korkutma ve uyuşturmayla da olsa birçok yanlış, haksızlık ve kötülükleri önleyebilmiş,
topluma yeni bir düzen getirmiş, zamanlarında devrim yapmış olabilirler. Ama kendi zamanları için yapıldığından artık zamanımıza
uymamaktadır. Dinler ilk çıktıklarında ilerici olsalar da zamanla tutucu, engelleyici ve gerici olmaya başlarlar.
Dinlerin, kendi zamanlarında yararları olmuşsa da günümüzde yararlarından çok daha fazla zararları vardır. biyerlerden alıntı.
(bkz: var olmak)
(bkz: hepimiz çarpılcaz)