bugün

Kendinin de yıllardır mhp ile olduğunu ve şimdi yollarının ayrıldığını görmeyen kara sığır bir solcu , sözde Kemalisttir. E ne oldu da mhp gotune tekmeyi vurdu diye soran , muhatap olan varmı?

Ayrıca akp feto nun ne bok olduğunu öğrenince kıçına tekmeyi vurmuş , chp sahip çıkmıştır.
bildiğin kara cahildir.
akp ile fetö'nün ne alakası var amk. bu kadar gerizekalı olmayın.
aslında erdoğan daha iett'de top oynarken fetö'yü bitirme kararı aldı, ama bunu sadece en yakınındakiler biliyor.
görsel
http://haber.sol.org.tr/s...ges/2016/04/04/f3_16_.jpg
görsel
http://media-cdn.t24.com....iyaret-etti_754929461.jpg
hadi yedik diyelim.
2004 te durum buysa ve onca suçsuz insanın hapislerde çürümesine göz yumduysan;
ya kalleşsın
ya hain

siktir git şimdi.
ha bir de ne istediniz de vermedik var.
http://www.youtube.com/watch?v=9YIcZDnjDs4

2010 yılı referandum sonrası okyanus ötesindeki tüm kardeşlerini kutlayan dönemin başbakanı. yahu cumhurbaşkanı çıktı halktan özür diledi 15 temmuz sonrası hala daha neyin kafası merak konusu. evet.
Şaka gibi.... Bazen aslında herkes herşeyin ne olduğunu anlıyor, sadece trollük olsun diye gırgır yapıyor diyorum ama.... yok.....insanlar hakkaten bazı şeyleri anlamıyor.... Anlamak istemiyor.....
Bak güzel kardeşim... Madem biz anlatamıyoruz, o 'mübarek' efendiniz kendi sesinden anlatsın türkiyenin gelmiş geçmiş en büyük teröristinin bir dediğini nasıl iki etmediğini..
http://www.youtube.com/watch?v=-m9NL8xz_Hw
Kara cahil diye bok atmadan önce önünü arkasını araştırıp okusanız keşke!

Zaten adamların kucağına koştura koştura zıplayan da benim (!) Ünlü davanın savcısıyım diye savunan da (!)

Öncelikle genel kurmay başkanına değil de kuvvet komutanlarına bir bakın! Yani Karar alınmış ama...

Buyurun: (özellikle Ömer dinçer'in itiraflarına dikkat!)

"Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök'ün Meclis 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonunda anlattıkları, 2004 tarihli MGK kararını yeniden gündeme getirdi.

Özkök’ün anlatımları hem, “TSK gerekli uyarıyı yapmış, ama iktidar duymazdan gelmiş” diye değerlendirildi, hem de “FETÖ'cülük suçunun” başlama tarihinin Erdoğan'ın belirlediği gibi, 17/25 Aralık 2013 değil, 2004 olması gerektiği şeklinde yorumlandı.

Bilindiği gibi, iktidar ve cemaatin arasının bozulmasından sonra Taraf Gazetesi 2004 MGK kararlarını yayınlamış, dönemin Hükümet Sözcüsü Yalçın Akdoğan da, “O karar yok hükmündedir” demişti.

Özkök'ün Meclis'teki açıklamalarından sonra Yalçın Akdoğan bugün Star Gazetesi'ndeki köşesinde bir kez daha 2004 MGK kararını yazıp, “O dönemde irtica yaygarasıyla hükümetin etkisizleştirilmeye çalışıldığını ve FETÖ'nün burada sadece irtica bağlamında bir başlık” olduğunu savunurken, yine askeri suçladı.

Akdoğan, o döneme yönelik değerlendirmelerin “zamanı ve bağlamıyla birlikte ele alınmasını” (Cumhuriyet tarihini, 'zamanı ve bağlamıyla' ele almayıp, bugünün anlayış ve şartlarıyla bakarak, her Allah'ın günü yerden yere vuranların 2004 MGK'sı için bunu söylemesi ilginç) da istedi.

Yalçın Akdoğan'ın siyasete girişi 2011. O yüzden biz en iyisi 2004'ü bizzat yaşayan bir başka AKP'linin tanıklığına başvurup, ne olup bittiğini anlayalım.

Bu kişi uzun yıllar Başbakanlık Müsteşarlığı yapan, 2004'te de bu görevde ve aynı zamanda irticayla mücadeleyi takiple sorumlu Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu (BUTKK)'nun başkanı olan Ömer Dinçer.

Dinçer geçen Aralık'ta çıkan “Türkiye'de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?” isimli kitabında o günleri de enine boyuna anlatıyor. Özetleyelim:

- BUTKK 28 Kasım 1997'de Mesut Yılmaz hükümeti tarafından kurulur. Kurulun görevi MGK'nın 28 Şubat'ta aldığı kararların uygulanmasının takibini ve koordinasyonunu yapmaktır.

- Kurul, faaliyetlerini daha sistematik olarak yürütmek üzere bir stratejik plan hazırlar. Bu planın, 28 Nisan 2000 tarihinde yapılan MGK toplantısında hükümete tavsiye edilmesi kararlaştırılır.

- 18 Mayıs 2000'de de “irticai (Siyasal islam) Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi” Ecevit hükümeti tarafından Bakanlar Kurulu kararı haline getirilir.

- 28 Şubat'taki karara ek olarak belirlenen “Rejim Aleyhtarı irticai Faaliyetlere Karşı Alınması Gereken Tedbirler” 18 başlıkta toplanmıştır. Bunlar arasında, “Radikal dinci kesimin kamu kuruluşlarına sızmalarının önlenmesi” şeklinde bir başlık da vardır.

- 27 Haziran 2000'de dönemin Başbakanlık Müsteşarı tarafından bir genelge yayınlanır ve strateji gereğince alınacak tedbirler liste halinde kurumlara gönderilip, tedbirlere göre yapılan uygulamanın her ay sonunda BUTKK'a rapor edilmesi talimatı verilir.

- 18 ana başlık altında toplanan bu tedbirlerin uygulanabilmesi için daha sonraki süreçte 18 yasal değişiklik veya düzenleme yapılır. Ayrıca 1 tüzük, 12 yönetmelik, 7 genelge ve 1 tebliğ çıkarılır. Ancak bütün mevzuat Aralık 2010'da yürürlükten kaldırılır ve BUTKK'un görevine de son verilir.

DiNÇER iÇiN BUTKK NEYDi?

Ekim 2003'te BUTKK'na başkanlık yapmaya başlayan Dinçer'e göre, “Bu stratejiyle, dini inanç ve ibadetlerinde hassas davranın ve başını örten tüm kamu görevlileri, dindar insanların veya grup ve cemaatlerin kurduğu vakıf, dernek ve şirketler, imam hatip okulları ve Kur'an kursları sıkı bir takip ve denetime tabi tutuluyor, en küçük bir fırsatta bu kişi ve kurumlara en ağır yaptırımlar uygulanması isteniyor”du.

Dinçer, “Askeri vesayetin somut ve görünür bir cisme büründüğü BUTKK toplantıları, benim için tarif edilemez bir sıkıntı ve gerginlik demekti. Toplantı yapılmadan bir gün önce içine düştüğüm gerginlik hali, toplantı gününde de devam ediyor ve etkisinden ancak bir iki gün sonra kurtulabiliyordum” diyor.

Devamında ise yaklaşık 2 yıl askerlerin getirdiği bilgilerle ilgili nasıl “oyun” oynadıklarını anlatıp, şunu söylüyor:

“Ama hiçbir zaman konuya muhatap olan kişilere veya kurumlara yönelik yaptırım yapılmasına izin vermedik. Yutkunduk, derdimizi kimseyle paylaşmadan içimize attık, baskıları sabırla göğüsledik.”

Dinçer, askerden korudukları vakıf, dernek ve toplantıları örneklendirirken, şimdilerde “suçlu” ilan edilen “Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı”nın adını verip, “Bu Vakfın Washington'da düzenlediği Abant platformu için tedbir alınması taleplerini nasıl geri çevirdiğini” de anlatıyor.

ERBAKAN’IN HATASINA DÜŞMEYiP, DOSYAYA KALDIRMIŞLAR

2004 MGK kararına gelince; işte Ömer Dinçer'in kaleminden o olay:

“MGK, 28 Şubat kararları ve buna bağlı stratejilerin uygulanmasını titizlikle takip ediyordu. Bu çabaları pekiştirmek ve daha da derinleştirmek için Ağustos ayında yeni bir hamle daha yaptı. AK Parti iktidarını reform çabalarından uzaklaştırmak ve köşeye sıkıştırmak amacıyla Fethullah Gülen Cemaatine yönelik yeni bir mücadele planını devreye sokmak istedi. MGK 24 Ağustos 2004 tarihinde yaptığı toplantıda, '24 Haziran 2004 tarihli MGK toplantısının ana gündem maddelerinden biri olan 'Türkiye'deki Nurculuk Faaliyetleri ve Fethullah Gülen' konusu gündeme gelmiş, yurtiçi ve yurtdışı faaliyelerine karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş ve bu konudaki tavsiye kararının Hükümete bildirilmesi...' şeklinde bir karar verdi.”

Demek ki, o plan tüm cemaatlere değil, sadece Gülen Cemaatine yönelikmiş!..

Peki sonrasında ne olmuş? Dinçer şöyle devam ediyor:

“Tavsiye kararı Başbakanlığa bildirildikten sonra konuyu Başbakanımıza açtım ve gelen yazıyı 'dosyasına' kaldırmaya karar verdik. Bu karar metni Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılmadı ve hakkında hiçbir işlem yapılmadı. MGK'nın 1997 yılında irticayla mücadele kararında yapılan hata burada tekrarlanmamıştı. Konudan MGK toplantısına katılan bakanlar dışında kimsenin haberi olmadı ve onları endişeye sevk edecek bir sonucun doğmamasına özen gösterildi. Bütün toplumsal ve siyasi riski hükümet adına Sayın Başbakanımız, hukuki riski ise ben üstlenmiştim. Darbe söylentileriyle büyük bir baskı altında olsak da bize güvenen insanları sıkıntıya sokacak bir adım atmamıştık. Nitekim ülkede bütün vatandaşlarımız rahatça ve huzur içinde günlük hayatlarına devam etme imkanı buldu. Hükümet kapalı kapılar ardında kendisine yöneltilen baskılara dağ gibi göğüs germişti. Bu tavrın bir bedeli vardı. Bu bedel, Ergenekon çetesinin tuzakları ve merkez medyanın karalama çabalarıyla ödendi.”

Cemaat “dost kuvvet” sayılırken, mücadele isteyen askerlerin “düşman kuvvet” görüldüğü nasıl da ortada!..

Netice; “Rahatça ve huzur içinde tüm kılcal damarlara” girip, devleti alaşağı ettiler!.."

(bkz:
http://odatv.com/yalcin-a...diyecek-2210161200_m.html)
Birgül ayman ne diyor: 30 mart seçimlerinde cemaatle ittifak yaptık. Simdi bu fetoşçular 4 senedir kime oy veriyor? Oysa 4 yıl önce fetoş akp lilerce dindar , chp lilerce şeriatçı olarak biliniyordu. işin öyle olmadığı ortaya çıkınca bugünkü tablo çıktı.
https://youtu.be/ONFi9MFDwEg
Bütün hikaye şu bir buçuk dakikalık videoda hala Düne kadar beraberdiler diyebiliyorsaniz Tayyip i çok hafife alıyorsunuz demektir.
birinden birini seçme keyf.
görsel

Yine mi kandırıldık ?
Komedi bu aktroller 2016 yılında cumhurbaşkanı kendi ağzıyla kandırıldık diyor

Evet biz bu haltı yedik kandırıldık(!) Diyor

Bizim beslemeler diyor ki 2004ten beri biliyorlardı

Koptum lan sabah sabah amk*

Edüt; 2004ten beri biliyorlar ise senin deyişine göre kandırılmadılar bile bile lades oldular??
*sayın* cumhurbaşkanımıza hakaret kapsamına giren söylemdir. kendisine alenen yalancı demiş söylem sahibi. şu bizi şikayet eden arkadaşlardan ricam savcılığa bildirsinler bizden daha büyük suç işlemiş bu şahıs.

biz sadece eleştiriyoruz ortaya çıkan ses kayıtlarından, gemiciklerden, ortalarda dönen milyon milyon dolardan, tırmanarak devam eden terör olaylarından dolayı. ancak bu arkadaş bizzat sayın cumhurbaşkanına "yalancı" demiş. kendisi çıktı demedi mi 3 sene önce kandırıldık diye ? akabinde defalarca dile getirmedi mi bunu..

duyarlı şikayet sever arkadaşlar iş başına lütfen sözlük sahibinden de yeni trollemeler pardon tweetler bekliyoruz savcılık ip numarası istedi gene bende toptan sözlüğün giriş bilgilerini verdim diye..
bunlar karacahilse sende saray soytarısı olmalısın.

gerçi içinde saray kelimesi geçtiği için soytarılık hoşuna gider senin... göt kılı.
Sallamayın şu herifi ya. Menfaat uğruna ruhunu sat deseler dk düşünmeyecek ondandır bu saldırışları. Patates olsa kilosu 2 lira etmeyecekler için tartışmaya değmez.
doğrudur. akp ve feto yıllarca beraberdi demek kara cahilliktir.
zira akp ve feto ortak degildir, hicbir zaman da olmadilar.
ortakliğin soz konusu olmasi icin en az iki farkli olusumun ittifaki gerekir.
akp ve feto olusumu arasinda boyle bir fark yoktur.
akp'ye bak hepsi fetocu, fetoculara bak hepsi akp'li.
hepiniz oradaydiniz ulan!
http://www.youtube.com/watch?v=mAHhcN3t7yM

nerenden alacaksın sen karar ver.

ancak uyarayım açık girecek (Şemsiye)
eksik eksik eksik

düne kadar

aynı kaptan yer

aynı deliğe zçarlardı.
iktidara yakınlıgıyla bilinen akittir.
görsel
Daha düne kadar okyanus ötesine selam derlerdi şimdilerde fazla selam göndermiyorlar.
Bir zamanlar birkaç gençlik grubu güneydyoğuda fetö işyerlerine saldırdığında akp liler taş atan çocuğa muhterem zatın işyerine zarar vermekten seni tutukluyorum demiştir dolayısıyla akp ve feto bir olmamıştır diyen kara cahildir.