bugün

akp döneminde ülkedeki devlet kontrolü ve denetimlerin azalmasıdır. özellikle son yıllarda artan bu kaosta herkes kendi borusunu öttürür hale geliştir.

her türlü şirket ve firma keyfine göre iş yapar olmuş.
ülkenin sınırları yol geçen hanına dönmüş.
yurdun doğu bölgesinde adeta bir başka otorite hakim olmuş.
başka devletler tarafından sürekli ülkenin egemenlik haklarına müdahale edilmiş.
suriyeli mülteciler keyfince her türlü provokasyonu düzenlemiş, devlete kafa tutmuşlardır.

bu gibi bir çok hadise yaşanmakta ve artmaktadır... *
sadece suriye sınırında 1 milyar dolarlık akaryakıt kaçakçılığına neden olmuştur.
pokökü'nün güneydoğu anadolu bölgesi'nin bazı kentlerinde polis teşkilatı kurması ile ayan beyan ortaya çıkmıştır. kimse kendini kandırmasın, ülkenin çeyreği pokökünün elinde. zamanında osman pamukoğlu "hakkari'yi kaybettik" dediğinde itiraz edenlerin götüne girsin.
SOLAKLAR VE SALAKLAR YiNE SINIFTA KALDI.!
Nevzat Özpelitoğlu / Balıkesir
Şühedalar yurdu aziz vatanımızın başta Kahraman Maraş olmak üzre 11 kahraman şehri ve bu 11 kahraman şehrimizin binlerce kahraman evlâtları, belki de tarihin ender şahit olacağı bir afetle, bir felâketle karşı karşıya geldiler. Şehirlerimiz yerle bir oldu onbinlerce kahramanımız deprem şehidi olarak tarih sayfalarına yazılırken, onbinlerle, yüzbinlerle ifade edilecek kadar çok kahramanımız da deprem gazisi oldular.
Deprem şehitlerimize Rabbimizden rahmet, deprem gazilerimize de acil şifalar dilemek inanan insanların en birinci kulluk görevlerindendi ve de öyle oldu. inanan insanımız büyük bir tevekkülle Rabbine yönelip dua ederken, felâket tellâlı solaklar ve salaklar tıynetlerinin gereğini yaparak yalanlarıyla iftiraları ve uyduruk haberleriyle kaos peşinde koşturdular.
Şühedalar yurdu aziz vatanımızın onbinlerce insanı Polisiyle, askeriyle, Jandarmasıyla, doktoruyla, sağlık kuruluşları ve gönlü merhamet dolu yüzlerce vicdan sahibi insanımız, dernek ve teşekküllerimiz deprem bölgesindeki çalışmalara büyük bir özveriyle katıldılar.
Solaklar ve salaklar klavye başına koştular ve yine sütlerinin iktizasını yaparak, yalan ve iftira dolu hikâyeler uydurdular. Çünkü solak ve salaklarda vicdan olmadığı gibi merhamet kırıntısı bile yoktu. Demokrasi ve insan hakları denilen şeyi bile çıkarları uğruna hilkat garibesine çevirdiler.
Dezenformasyon merkezlerinin ürettiği sistematik yalanlarla acılı insanlarımız arasında bir panik uyandırıp, kaos çıkarmak ve bu kaosla Tayyip Beyi ve dolayısıyla Hükümeti devirebilmek veya en azından yaralayabilmek şantajına başvurdular.
Çünkü solaklar ve salaklar için her yol mubahtı.(!) Yalan iftira ve hayali tertiplerle acılı insanlar arasında panik yaratıp, kaos ortamı husule getirebilirlerse belki Hükümeti devirebileceklerine ve belki de Tayyip Beyi bir nebze de olsa yaralayabileceklerine inanıyorlardı.
Deprem bölgelerinde enkaz altından analarını, Babalarını, evlatlarını çıkarabilmek için çırpınan insanlara, daha bir korku verebilmek ve bir panik ortamı yaratarak bunu oy’a çevirebilmek için en adi yalanlara başvuran solaklar ve salaklar yalanlarına; ‘’enkazdan sadece AK Partilileri kurtarıyorlar’’ iftirası ve şerefsizliğiyle başladılar.
Devamla ‘’Maraş’ta yeni bir fay hattı kopmuş, daha büyük bir deprem geliyor ‘’dediler. ‘’Hatay’da baraj patlamış herkes canını kurtarsın’’ şayiasını yaydılar. Mezhep kavgası çıkarabilmek için ‘’Kürtlere ve Alevilere yardım edilmiyor, Kürtler ve aleviler enkaz altından çıkarılmıyor’’ yalanını ürettiler. ‘’Türkiye-Suriye sınır hattındaki duvar yıkıldı, Suriyeli bazı çeteler deprem bölgesine yağmaya geliyorlar’’ dediler. ‘’Hatay’lılara çadır vermiyorlar’’ diyerek milletimiz arasına nifak tohumu ekmeye çalıştılar. ‘’Arap, Kürt, alevi nüfusun çoğunlukta olduğu bölgelere AFAD, Kızılay ve diğer yardım kuruluşları gitmiyor’’ yalanını yaydılar.
Emperyalist devletlerin yerli uzantıları olan solak ve salak taifesinin Tek gayeleri ve amaçları; Türkiye’yi karalamak dünya devletleri arasında aşağılamak ve özellikle yalan ve iftiralarla Hükümeti ve Tayyip Beyi önce milletimizin gözünden ve daha sonra iktidardan düşürmekti.
Solak ve salaklar taifesi Tayyip beyi ve Ak Partiyi karalamak için depremi ve depremin meydana getirdiği acıları dahi istismar ederek kullanma adiliğine tevessül ettiler. Şeref ve vicdan yoksunu yalan ve iftiralarına depremzede kardeşlerimiz ve milletimiz kulak asmasa da, paniğe kapılan pek çok vatandaşımız maalesef oldu.
Sadece belli başlı birkaç yalan ve iftiralarına değindiğimiz masa başı dezenformasyon yalanları onlarca değil yüzlerce idi. Adamların derdi bir depremzedeye yardıma gideyim, bir garibe yardım edeyim, enkaz altındaki bir bebeye bir damla da olsa su vereyim değil, depremi ve depremzedeyi nasıl istismar ederim de, bu insanları Tayyip Bey ve Ak Partiden nasıl vazgeçirebilirimdi.
Cumhuriyet tarihi boyunca istismar ederek kullandıkları Askeriye cenahı artık bu solak ve salaklara yüz vermiyor, milletinin yanında ve milletinden icazetli iktidara bağlılığını gösteriyor ya, işte bu sebeple kahroluyor ve en adi yalan, iftira ve istismara sarılarak dezenformasyondan medet umuyorlar.
Tayyip Bey; inşallah bir yıl içersinde deprem mağduru 11 ilimizi yeniden imar edeceğiz diyerek kolları sıvadı ve besmele ile işe başladı. Şimdilik solak ve salakların pek sesleri çıkmıyor. Çünkü onlarda biliyorlar ki, Tayyip Bey yapacağım derse, yapacağız derse evelallah yapar.
Tayyip Bey, deprem bölgelerini bir yılda imar edip bitirsin, ben Taksimde eşek gibi anırırım diyen de yok. Çünkü biliyorlar ki Tayyip Bey 20 yıllık Ak Parti iktidarında yaparım dediği her şeyi yaptı.
Ayasofya’yı açtığı gibi, Çamlıca tepesine ve Taksime camiyi yaptığı gibi, Marmarayı ve asma köprüleri yaptığı gibi. Yapamaz dedikleri yerli otomobili yaptığı gibi, iHA, SiHA lar yanı sıra yüzde 100 yerli tank, yüzde 100 yerli Helikopter ve yerli uçakları yaptığı gibi . Yüzde 100 yerli silâh sanayiinde her türlü silahı yapıp dış ülkelere ihraç ettiği gibi…
Ak Parti, Tayyip Bey ve Hükümet bu güne kadar belki de tarihin en koordineli kurtarma ve yardım operasyonunu yaparak başarılı bir sınav verdi. Ana muhalefet mevkiinde bulunan CHP nin karikatür lideri ise daha önceleri Kızılay çadırından çıktığı halde bir tane Kızılay çadırı göremedim dediği gibi, şimdide Polis, Asker, Jandarma, AFAD, Kızılay ekiplerini göremedi.! Orman yangınında tepesinde Helikopterler tur atarken, bir tane yangın söndürme helikopter göremedim dediği gibi.
Fakir zengin bütün dünya devletleri deprem bölgesindeydi, yüzlerce sağ cenaha mensup dernek deprem bölgesindeydi, binlerce sarıklı, sakallı, Başörtülü insanımız deprem bölgesinde enkazdan insan çıkarıyor, yaraları sarıyor, Yemek dağıtıyor, çadır kuruyor depremzede insanımıza yardım edebilmek için gecesini gündüzüne katarak çalışıyordu.
Yüzlerce yabancı devlet deprem bölgesinde yardım dağıtıyor yaralarımızın sarılmasına yardımcı oluyordu. Anadolu insanımızın deyişiyle Bulgar gâvuru, Yunan gâvuru bile deprem bölgesindeydi. Peki Solaklar ve mangalda kül bırakmayan sol dermekler ve kuruluşlar nerelerdeydi?
Onlar vicdan ve merhametten zerre kadar nasipdar olmadıkları için, yalan ve iftira üretme peşindeydiler. Dezenformasyon en birinci gıdalarıydı. Her zaman olduğu gibi insani ve islami yardım konusunda solak ve salaklar yine sınıfta kaldı.28. Şubat.2023 Blk.
https://www.balikesirim.n...solaklar-ve-salaklar-yine...
Solak bir salak Tayyibi deprem kurtardı dedi
Bu sözlerden 1000 anlam çıkar.
REiS korkusu bunları şaşırtmış
"kaybolan devlet otoritesi" askeri vesayet dönemine ait bir lafız. Kenan Evren'in Türkiye'yi karanlığa taşıyan darbe açıklamasında da geçer.

çok partili dönemden günümüze devlet otoristesinin kaybolduğu dönemlerden ziyade devlet otoritesinin sağlandığı dönemleri bi ortaya koyarsanız daha iyi olur!
(bkz: dövlet bize otorite gurmiyir)
devlet kavramini ortadan kaldirdilar. sadece hükümet odakli yönetim anlayisi oldugundan kaynaklanir.

gecmis olsun toparlanmasi uzun zaman alinacak. cocuklariniz gercekten zorlanacak.
bizim çocuklarımıza da torunlarımıza da anlatacak güzel hikayelerimiz var, solaklar düşünsün.
Dilek Ünver
Aleyna Tilki'nin kucağında hayatımıza giren peluş ayıcıklı Dolmabahçe Statı şovu, 6'lı evcilik masası öncülerinin deprem bölgesinde muhabir gibi ayakta verdiği yalan ve bozguncu demeçler, Kızılay'ı yardım çadırlarını satar göstermeler, AFAD'ı yalnızca Ak Partilileri kurtarıyor göstermeler, kiraladıkları Suriyelilerle Suriyeliler gaspçı göstermeler, ler ler ler...
Bunları yapacaklarını biliyorduk. Bunlar ne zaman birşeyi tekil bırakmış. Bunlar birşey yapıyorsa, arkasında yapacakları başka şeyin hazırlığıdır.
Bunu en yakın örnek olarak Gezi Eylemleri'nde görmedik mi?
Dağdan indirip kuaföre soktukları terörist bastonlarıyla eylem başlattılar, heyecanlı gençliği sokakta canavara dönüştürdüler, herkes hep beraber bununla meşgulken devlet organları, yerel siyaset, basın, Ak Parti ve MHP'nin içini boşaltma çalışmalarına giriştiler.
Maalesef görmediniz çünkü bunların laflarıyla laf yarıştırmakla, oluşturdukları yapay gündemin ardına takılıp muhattap olmakla meşguldünüz. Ki o günlerde çevirdikleri oyunlar siyasi ve ekonomik dengelerle oynamaktan ibaret değildi. O günler için kıyıda beklettikleri kripto üyelerinin çevirdiği başka oyunlar da vardı. Yazmayı düşünmüyorum.
Bu bağlamda bugünlerde oluşturdukları curcuna ve sözlerin ardına çok da takılmayın derim. Nihayetinde ne derlerse desinler millet inanmıyor, ne yaparlarsa yapsınlar millet uymuyor. inanan ve uyanlar var evet ama onlar da inanma yanlısı oldukları için inanıyorlar.
Sokakları karıştırdılar, üniversiteleri karıştırdılar, darbeye kalkıştılar, yangın çıkardılar, LGBT'lileri gazlayıp yürüttüler, Lilith'in Sürtükleri'ni yürüttüler, atletle istanbul Ankara yürüdüler, her hafta bir devlet dairesinin önüne yürüdüler... Tabii bu arada ellerinde adam kalmadıkça Kılıçtaroğlu da tek yürüteçlerine dönüştü.