bugün

bir zamanlar okula giderken her gün önünden geçerdim otobüsle. önünde ultra lüks arabalar falan olurdu günün her saati. bir defa içerisine girmişliğim yoktur. hep nefret ederek baktım. eved.
etiler'de bulunan meşhur bir alışveriş merkezi.
Şu an beşiktaş'ın etiler semtinde bulunan ak merkez'de ünlü biri arayışındayım.
ak olması hasebiyle zamanımın çoğunun geçtiği yer, alışveriş merkezinin hası.
Akmerkez geleni gideni sabit olan kanımca tek avm dir. Sabit olarak düzenli olarak uğradığım için aynı simaları defalarca kez görmek mümkündür akmerkezde. Cevahir, metrocity vb avmler gibi ipini koparan ergenlerin uğramayacağı bir noktadır. Bu sebepten gerek evime olan mesafesi gerek sakin bir nokta oluşu her açıdan cazip şahsım adına. Beyefendi, hanımefendi diyebilecek tipte insanların uğrak yeridir.
Istanbul etiler de bir alışveriş merkezi.
etiler lisesi'nin önündeki şu boş araziye inşa edilmiştir.
görsel
istanbul'da avm sayısı çoğaldığında eskiye nazaran kalitesi, tecih edilme oranı baya bir düşmüştü. geçen sene felan yapılan resterasyonun ardından epey bir güzelleşti. tabiki yeni avm'lere alışmış olanlara akmerkez biraz dar gelir. kafa dinleyerek yemek, içmek istiyorsanız tam size göre. fazla insan olmayışının yanı sıra genelde üst sınıf insanlar tercih ediyor. tabi bu yanlış anlaşılmasın.
Dün uzun bir aradan sonra gittiğim alışveriş merkezi.

Bir taş binaya üzülebileceğim aklıma gelmezdi ama üzüldüm. Bu ne yalnızlık? Bu ne terk edilmişlik? Bu ne ıssızlık? Eskiden FB'li Emrelerin, GS'li Hakan Baltaların, Demet Akalınların, Kuşum Aydınların beraberindeki hayran kitleleriyle birlikte oradan oraya savruldukları; kokonaların torbaların arasında kaybolup gitmelerine rağmen hala en pahalısını ben almalıyım diye katlar arasında koşuştukları, paralı bebek delikanlılarının, bıçkın narin sitesi/ armutlu gençlerinin kızların götüne odaklanıp yürüyen merdivenlerden yuvarlandıkları günlere ne olmuş?

Yemek katında eskiden oturacak masa bulamazdınız, insanlar birbirlerinin başlarında yerlerdi yemekleri, şimdi yiyecek restoran bulamıyorsunuz. Saydık topu topu altı tane restoran var.

Bütün mağazalarda %70 %80 indirim. Tezgahtarlar olmasa, rahatlıkla I am Legend'dan veya the Stand'dan görüntüler sanabilirsiniz. Her taraf ışıl ışıl, pırıl pırıl ama tek bir canlı bile yok.

Güvenlikler bile şaşırdı içeri girince sizin ne işiniz var da buraya geldiniz gidecek daha iyi yeriniz mi yoktu gibisinden.

Heyhat duvarlarında hala o debdebeli günlerin izleri var; şurda sevgilisinden tokat yiyen mankenin yere yapıştığı yer, burada jigolosunun gömleğini lime lime yapan zengin ama kibirli grandma'nın kopup oraya buraya fırlayan gerdanlığı...

O mağazalar devasa kiraları nasıl çıkarıyor?
Pabucu dama değil gökdelenlere atılmıştır. Sessizdir ve sakindir.
Artık eskisi kadar albenisi yokmuş. *
alemin kralı olan avm'dir. çünkü boştur, işi olan girer.
etiler'de bulunan bildiğimiz lüks alışveriş merkezi. zenginlere hitap eder. metrocity daha iyi bir yer bana göre.
dışını amcamın restore ettirmiş olduğu eski alışverış merkezi.
her gittiğimde 1 dükkanın daha kapanmış olduğunu gördüğüm, sanki ticari olarak değil türk avm tarihindeki efsanevi yeri için sosyal sorumluluk projesi olarak açık tutuluyormuş havası veren ve bana cahide sonku'yu hatırlatan bir ayağı çukurda avm.
(bkz: sahi bi akmerkez vardı ne oldu ona)
Murat Menteş, korkma ben varım kitabında şöyle bahsediyor akmerkezden: "rotayı akmerkez'e çevirdim. kibirlenmeyi kendine saygı duymak sanan şebeklerin tapınağında tuvalete gittim."
istinye park ve kanyon açıldıktan sonra pabucu dama atılmış alışveriş merkezi. şimdi ise çok fazla kimse yoktur, rahattır ferahtır.
ne zamandır restorasyonda bilemiyorum ama bu gidişle yeni yıla dış cephesi yarım yamalak girecek avm. bana kalırsa 2012 ye anca yetişir o dış cephe olayı. süslemeler gece rezilliği örtüyor ancak gündüz vakti balçığı sıvamaya yetmiyor.
içindeki tadilat yüzünden şantiyede geziyormuşsunuz hissi veren yer.girişte kask takma zorunluluğu koymaları gerekmekte zira kafanızı kaldırınca koca koca demirler görüyorsunuz.ayrıca yürüken yumuşak zemin yüzünden her an alt kata çizgifilmvari bir düşüş yaşayacakmışsınız gibi hissettiriyor.hepsinden ziyade anlaşılmayan durum ise alışeriş merkezi cenneti istanbul da neden hala burası tercih ediliyordur.zaten normalde de can sıkıcı karışık ve karanlık bir yerken iyice itici hale gelmesine rağmen yine ısrarla gezilmektedir.
tuvaletleri de cacık otobüs firması tesisi gibidir.
samimiyetsizliği, soğukluğu yüzünden içimi boğan mekan. buradaki insanlarda garip bir kasıntı, aşırı bi burnundan kıl aldırmazlık sezilir ve açıkçası insan onlardan etkilenip rahat davranamaz. aslında hiç bi gözle görülür gariplik yoktur da mekanda, belki bioenerji, belki de önyargılar yüzünden insanı sıkar, soyutlar, yalnız kılar. ortaokul çocuklarının bile kahkahalarla şakalaştıkları görülmez bu yerde, değişik "ben elitim" tripleri, eller montun cebinde, yürüyüşte bir kasıntı, bakışlar karşıya doğrulmuş... ben biliyorum, ben güçlüyüm havası o daha yeni yeni ergen olmuş çocuklarda bile.

ben en çok bu çocuklara bozulurum işte. yetişkinler zaten yapmıştır yapacaklarını, paralarını kazanmış, ailelerini kurmuş, hayata karşı duruşlarını belli etmişlerdir, zaten orada en rahat insanlar, en çok eğleniyor gibi görünenler de göbekli, saçları ağarmaya başlamış amcamlardır. kadınlardan söz etmeyeceğim bile, onlar zaten belli. hepsi değil belki ama tiki tayfası hakkında yorum yapmaya bile değmez. liselileri veya üniversiteleri ele alsak, onların da kasılmaya, büyük insan triplerine girmeye hakkı yoktur belki ama onlar büyümüştür artık, belki de içlerinden gelmiyordur eğlenmek, coşmak, dertleri vardır belki de, aşıktırlar, o yüzden takmam kafaya onları da . ya peki o ortaokul çocukları? dedim ya; gereksiz, anlamsız bir kasıntı hepsinde. eğlendiklerini sanarlar en üst katta oturup kasıntılarının el verdiği ölçüde gülüp yemek yiyerek, büyüdüklerini düşünürler belki. ve bu yüzden eğlenmeyi, adam akıllı eğlenmeyi asla öğrenemezler, para harcamayı eğlenmek zannederler. bu nedenle gitmem pek akmerkeze, geçen gün arkadaşlarımla gitmek zorunda kaldım, daha ilk koridorda göğüsleri bile belli olmayan ama şimdiden zengin taş kız triplerine girmiş kızlar, küçük dağları yarattım havasında tüysüz veletler. belki dedim oyuncakçıların önünde vardır bir kaç çocuk, tüm umutlarım boşunaymış, gidince anladım.

oyuncakçı da bile çocuk olamayan bebelerden ne beklenir ki, bu çocuklar hayatı daha 10. senelerinde ıskalamaya başlamışlar. içimden eğlendirmek geldi hepsini, ortaya bi su şişesi atıp top oynamaya başlamak geldi, belki onlar da katılırlar da eğlenmenin paradan bağımsız olduğunu anlarlar diye düşündüm, o anda içlerinden birinin gözlerine kaydı gözlerim, çocuklara has ışıltıdan bir parça görebilseydim orada yapacaktım da söylediklerimi ya, o cebinden milyarlık cep telefonunu çıkardı, babamın gözlerinden daha donuk gözlerle bi numara aradı, buldu, aradı, ve annesine söyledi 150 dolara bilmemne bulduğunu, alacağını. o an anladım ne büyük aptallık yaptığımı, ne boş hayaller kurduğumu, en yakın kapıdan terk ettik mekanı. eğlenmeyi sadece para harcamaktan ibaret sanmayan insanların bulunduğu yerlere gittik, deliler gibi eğlendik.
Ayda 1-1.5 milyon insan tarafından ziyaret edilen (hafta içi 40-45 bin, hafta sonu ve özel günlerde 70 bin ve üzeri) ve her gün 10:00-22:00 arasi hizmet veren alısveris merkezidir.
sonradan görme kokoş ablalar dışında kaliteli ve sorun çıkartmayan müşterilere sahip alışveriş merkezi.
istanbul sosyetesinin kalelerinden ilki. devamında kanyon ve birçok benzeri gelmiştir.
çok sıkıcı (ferah falan değil) olan alışveriş merkezi. labirent gibi, aradığınızı bulamıyorsunuz.

(bkz: metrocity)