bugün

"çiçeğe durur gibi uyanışım" şiiriyle sabahlarımı şenlendiren şair ama insan...

Sabah sabah
Bir uyandım bir uyandım sormayın
Çarşafım yeni ya biraz ondan bilindi
Güneşti camdan vuran serseri kılıklı, kar bile yağsa
Belki bir meleğin sırtını kaşımış
Ya da kafayı üşütmüştüm sağımdan kalkarak
Hepsi olabilirdi
Bugün aybaşı, maaş alacak
Talih kuşu başına konacak, ondandır dendi
Biri de tutturdu düşümde cenneti görmüşüm
Boşversene sen arkadaş
Öyle olsa cenneti bırakır da uyanır mıyım hiç

Hiçbiri değil dostlar hiçbiri değil
Çiçeğe durur gibi uyanışım
Akpak sevdamdan
Ve böyle bir günün say say bitmez güzelliği
şair kişi, sunay akın'ın kankası artı fotoğraf sanatçısı.
sevgilim
ecza dolabinin raflarinda bekle beni
bir tüp dis macunu, bir sise siyanür
ve zambak kokulu sabunlar

sevgilim
Büyük Millet Meclisi'nde bekle beni
kürsüdeki yerimi isit
Güzel Konusma Dersi verecegim hiç agzimi açmadan

sevgilim
iki bilinmeyenli bir denklemde bekle beni
matematik tanrisinin sonsuzluk evi
ve akil hastanesinin sisli bahçesi

sevgilim
bir kedi pençesinde bekle beni
yüreginde deltali tirmik izleri
ve karikatür saraylar

sevgilim
polis otolarinin firil mavi isiginda bekle beni
sakalli kaldirimlar, guguklu saat suçlari
ve tarçin kokulu sizofren

sevgilim
Çocuk Kalmislar Dernegi'nde bekle beni
' hepsi pekiyi ' süt dislerin, korsan gemilerin
ve altini islatmis bez bebegin

sevgilim
bu siiirin çikisinda bekle beni
saat kulemizi geçenlerde yiktilar.
akgün akova'nın unutulmaz şiiri:

SEVDAN KARANLIĞA YAYLIM ATEŞTE
üç-beş yıldızkaydı nöbeti on nisan
sevdan karanlığa yaylım ateşte
salyangoz saat tosbağa takvim
ve gece dünyaya saplı kara kırık cam parçası
kadınımsın uzaktasın beklersin
çoban yıldızını
yağmur siparişlerin pazar gününe gelir
bulut mağazaları kapalı
dökersin tüylerini göğü
yazin ersin merdivenini kaygan kadınımsın kökü ay ışığında büyüyen özgürlük duygum gibi kokulu padişah mührü gibi
siyam balığı gibi
beni sorarsan sevdiğim
gözümü hamam böceklerine diktim
nükleer savaşta kavrulacakken homo sapiens türü parçalanacakken onca beyinle yürek
böcek toplumunun sağ kalacak olması manzara onların canı can da bizimki radyasyonlu patlıcan
akıl olsa insanda iğne deliğinden geçecek kadar
övündüğü kadar farklı olsa
hayvandan yazılmazdı tarihi kinle kanla
ve olmazdı çocukların oyuncağı kurşun askerler yirmiüç onbeş otobüsü Van-istanbul iki haziran sevdan karanlığa yaylım
ateşte karagöz şoför hacıvat muavinve gece kömür tozu yutturulmuş kör kuğu gökyumağım çayda çıram kadınım dönüyorum sana
kana bulamadan elimi dönüyorum dişlemek için memelerini
dönüyorum işte Yavuz Sultan Selim'e inat
"... seferden vazgeçip istanbul'a dönmek isteyen
durmasın dönsün
karılarının sıcak koynuna
beni sevenlerse bre
sürsün atını mertçe peşimden "
dönüyorum
yağlı ipi tüysüz şehzadelerin boynuna dolamak mertlikse
mertlikse Lale Devri Yedikule Zindanı jurnalciler sürüsü mertlikse
darağaçları dönüyorum'boş ol' diyerek kadınları tuz buz etmek mertlikse
mertlikse bindirmek halkın sırtına vergiyi
oturak alemlerinde boşaldıkça hazine mertlikse baştan sona Osmanlı tarihi dönüyorum
dönüyorum genelevden çıkmış gelin acelesiyle kadınım kısa dalga cızırtım
sevdan karanlığa yaylım ateşte
"yaşamın çakmaz sokaklarında yürürken, bir kuyruklu yıldıza çarpmaktır aşk. söylendikçe bizim olan bir şarkıdır. tne dağılan mıknatıstır, isteğin masalıdır. uzun bacaklı bir yaban hayvanıdır aşk. en derin kuyumuza düşen kemandır. dikey bir şiirdir bütün kuşları aynı anda havalandıran. aşk yasemin kokan bahçeleri ve ateşböceklerini bir arada anımsamaktır.
çocuk kalmışlar derneği'ne üyedir aşk. kente kanadı kırık melekler yağdırır. aşk, ilkyardım çantası olmak, dalgakıran olmaktır. kırık camlara sevdiğinin adını yazmaktır iki kişinin bildiği bir dilde. aşk, sevenlerin yüzlerinde tahtlar devirir, saraylar yıkar. bilgisayarları eritir, oyuncak mağzaları için soygun planları yapar. aşk öpüşen çiftleri alkışlama ekipleri kurdurur sevilenlere. o, uzun saçlı bir yıldızdır, yüreğin içinde taranır.
bilimle açıklanamaz aşk,
şiirle açıklanabilir ancak..."

dizelerine sahip, duyguların kelimelerle nasıl anlatıldığına örnek veren insan.
ayrıca ilkokul 5. sınıfa giderken cumhurbaşkanı olursan ne yaparsın sorusuna "konfucyus demişki bir ulusu yıkmak istiyorsan önce dil bütünlüğünü yok etmelisin, o yüzden önce ingilizce kelimelerin kullanılmasını yasaklamak istiyorum" diye cevap vercek çocuğu yetiştirmiş yüce kişilik.
şiir kitapları:
sansürttürme şair abüü(1991)
pepetye (1992)
baba bana bağırma(1994)
"deneme-yanılma/ yanılma-deneme" kitapları:
güzel atlar ülkesi(1996)
yıkık bir çocuk bahçesi yüzü(1997)
aşk ve kuyruklu yıldız (1997)
aşk ve kuyruklu yıldız

gittiğim bütün hekimler aynı şeyleri söylediler
sözbirliği etmişçesine
"aşk hastalığıdır bunu adı
ve çok sasar insanı bu yaştan sonra"
oysa ne yalan söyliyeyim,
ben yalnızca
bir kuyrukluyıldıza
çarptığımı sanmıştım
yaşamın çıkmaz sokaklarında yürürken
yüreğim bir patlamayla aydınlanınca

dizelerini "aşk ve kuyruklu yıldız adlı" kitabından aktardığım şairdir.
Çok şeker, çok tatlı, mütevazı, sıcak bir kişiliği vardır.
her nedense, son yıllarda edebiyat dünyasından uzak kalmak gibi bir çaba sezmekteyimdir kendisinde.
"çocuklar biriktirilir dokuz ay on gün
bir ömür boyu harcanmak için"

dizelerinin sahibi..
"ve severken seni,
sevdikçe seni
hep çocuk kalacağım, biliyorum."
oğlu fırat'ın "gemiler batınca denizin canı acımıyor mu baba?" şeklindeki sorusunu anlatır bir kitabında...
ayrıldık ya, ateşini söndürdüm, uçuçböceklerini yaktım
içim cız etmedi mi, etti, allah kahretsin
gözlerime uçaklar düşmedi mi, düştü, allah kahretsin
gül yapraklarını tuvalet kağıdı yaptım, yıldızların
bodrumda
Nuh'un gemisi sırtımda paramparça
cami kedilerinin yalnızlığından geçindim ve daha bilmem
nelerden
seni unutmak istedim bunca kıskançlığımla
ezogelin çorbanı, arapsaçını
sigara külünü unutmak istedim
unuttum mu, unutamadım, allah kahretsin

ayrılık taş duvar
ayrılık Çin Seddi aramızda
Çin Seddi ne kadar uzun, allah kahretsin.

Akgün Akova
(bkz: eski denizlerden kim kaldı)
bir şans verilse, hayata kim olarak gelmek isterdin diye sorulsa bir; dünya sikine minare götüne bir berduş, iki; akgün akova derdim.*
o güzelim şiirlerini yazdığı, aşık olduğu kadının; karısının, iki yıl ingilizce öğretmenliğimi yapmış özlem akova olmasıyla beni dumurlara sürüklemiş adamdır aynı zamanda.

bugüne dek baba bana bağırma şiirini okumamış insanlar, çok şey kaybetmişlerdir.
uzun kanatlı kuş sürüleri diliyorum sana

aşk çılgınlığının köprülerinden geçelim seninle
sevgilim, yaban otları arasında bulduğum yeşim
yüreğimdeki su birikintisinde okyanusu arayan nehir
sevgilim, unutmabeni çiçeğinin tuttuğu günlük
gözlerimle sarıldığım kuğu bulutlu gökyüzü

ellerini ayrılıklardan kaçırdığım
dalgın deniz feneri duruşlu
ilkbaharda gezinen sis saçlı sevgilim
mevsimlerin ilkokulundan kışı silelim seninle
yaz yağmurlarına yakalanalım
kumsalında sevişmek istediğin Kız Kalesi'nin önünde
açık hava sinemalarının yıkıntılarında uyuyalım
yer gösterici uyandırsın bizi
gözümüze sıktığı el feneriyle

"hadi kalkın sevdalılar,
Aşk Hikayesi filminde oynayan çift yaşlanmış,
seyirci sizi görmek istiyor!"

binlerce, onbinlerce kemanla çağırdığım dolunay
elektriğin gümüş suyuna ışığını değdiren yıldız
yeraltı kentimde biten güzelavrat otu
geçmiş sevdalarımı erittiğin geceler için
yeniden birini sevmenin ne olduğunu anımsattığın
yüzümde tahtlar devirdiğin,
saraylar yıktığın için
düşlerinin içinden geçecek
uzun kanatlı kuş sürüleri diliyorum sana
ve severken seni,
sevdikçe seni
hep çocuk kalacağım, biliyorum.
sevdiğim kadın adları gibi ve sansürttürme şair abüü gibi kitapları vardır. sunay akın'la birbirlerinin yerine kitap imzaladıkları rivayet edilir.* hacettepe kimya mühendisliği mezunu, istanbul üniversitesi işletme fakültesi uzmanlık kazanımlı.* gittikçe olgunlaşan bir imgelemi var akova'nın.
"saçıma dokunma" diyorsun masal saçan bir sesle
ekmek gibi dilimlediğimiz yatak sarılmış bize,
bırakmak istemiyor
kasıklarını öperken “saçıma dokunma” diyorsun
dilimde gezdirirken seni,
"saçıma dokunma, n’olur"
kapısı açılan bahçene girerken bir daha, bir daha
anılar dökülüyor göksarmaşıktan

ikimiz de biliyoruz
bir çözsem saçlarını
bir daha söz etmeyeceğiz ayrılıktan
saatlerin saçları olsaydı sevgilim
bu kadar hızlı geçip gider miydi zaman
ah sevgilim ne diyecektim ben sana
aç pencereyi ve dışarıya bak
son gecemizde kar altında kuğular.

Akgün Akova