en güzel örneği, bir yakınımızı, sevdiğimizi kaybettiğimizde görülür. verilen sözleri yerine getirme çabası içerisine gireriz. "o benim üniversiteyi kazandığımı duyunca çok sevinmişti" diyip, daha sıkı çalışırız derslere mesela. aslında içinde bulunduğumuz durum her ne olursa olsun.. bize birbirinden farklı 2 seçenek sunmaktadır. biri, diğerinden her zaman daha olumludur. az önce de örneğini verdiğim gibi, bir yakınımızı kaybettiğimizde yapabileceğimiz 2 şey ne midir? ya yaşayan bir ölü olarak hayatımıza devam ederiz, hiç bir şeyden zevk almayız, sürekli ağlayıp sızlarız ve çevremizdekilere kendimizi acındırırız, ya da sahip olduğumuz değerlere daha sıkı sarılıp, eskisinden daha güçlü ve kararlı adımlarla yolumuza devam ederiz. yaşanılan herşey, "yaşanılması gereken" şeydir, tecrübedir, bilgidir. bu düşünceden yola çıkılarak alınan kararlar bize önce güç verir, sonrasında hayata geçirdiğimizde ise gurur...