bugün

Devlet yönetiminde çok yalnız kalmalarıdır.

2 figür de devleti yönetirken çevrelerinde işini çok iyi bilen ama kendine muhalif olan kimseleri yanlarından uzaklaştırdılar. 2 zaman diliminde de zor günlerden geçtiğimiz için işini iyi bilmeyen insanların insafına kaldık. Tubitak'ın, kızılay'ın oranın buranın başına sırf güvendikleri için yakınlarını geçirdiler, benzer şekilde abdülhamit de askeri okullarda yetişen mektepli subaylar yerine taşrada yetişmiş kendisine sadık alaylı askerleri desteklemişti, hatta sırf deniz kuvvetlerine güvenmediği için donanmayı haliç'e hapsetmişti.

Ama iki dönem arasında ciddi bir fark var, bunu göz ardı etmemek gerekiyor. Abdülhamit'in muhalifleri abdülhamit'in yanında bile olmak istemiyorlarken bugün işinin ehli bilim insanları ve mühendislerinin gerekli desteği gördükleri durumda desteklemedikleri hükümete rağmen bu devlet için çalışmakta beis görmeyeceklerini düşünüyorum.

Zaten bir devlet yönetimi böyle süremez. Hükümet nereye kadar içine kapanmayı sürdürebilir. Sürdürse bile halk desteği nereye kadar sürebilir, meçhul.
(bkz: adam olmak)
Pardon acaba kaçıncı abdülhamid.
ikisine de Yahudiler düşman.
ikisinin de Nakşibendi cemaati mensubu olması. Zaten Abdülhamit sevdasının altında yatan budur bütün islam cıların.