bugün

dün atv haberi izleyenlerin de dikkatini çekmiş olabilir ama ben yine de izlemeyenler için aktarayım:

arka arkaya yayınlan iki haberden bahsedeceğim bu iki haberin konuları birbirinden farklı.

ilk haberimiz türkiye'nin su sorunuyla yani dolayısıyla küresel ısınmayla ilgiliydi haberde şundan bahsediyordu; istanbul da hortumla halı yıkayana veya araba yıkayana....... işte şukadar para cezası, ardından ankarada 1 ağustostan itiraben suların 2 gün verilip 2 gün verilmeyeceğini söylüyor bu ilk haberimiz di.

ikinci haberimiz ise dünyanın en çok turist çeken şehri new york dan neymiş efendim new york halkı ve turistler sıcaktan bunalmış, devletin bulduğu çözüm ise; oyun parklarına bizim türkiyede ki gibi havaya su fışkırtan yerler yapmışlar ki insanlar serinlesin, yollarda bulunan meşhur itfaiye musluklarını açmışlar ki yoldan geçen arabalar tazikli suyla serinlesin bunlar sadece en basit örnekleri.

peki biz bu kadar kendimizi kısıltlarken amerika'nın bu kadar savurgan olması doğrumu, eh sonuçta kendi su kaynakları istediklerini yaparlar denilebilir fakat o su kaynakları da eninde sonunda bitmeyecekmi o zaman amerika'nın politikası ne olacak, tabiki de şuan ki izlediği politika olan git-bul-yoket-al-gel olacak petrol için yaptıkları şeyleri bu sefer su için yapacaklar.
kyoto'yu imzalamayan abd'de, new york büyükşehir belediyesi'nin su ile insanların gönlünü alması.
o kadar duyarlılar ki yakında toprakları sular altında kalacak.
biz yani türkiye cumhuruyet'i olarak geçerli bir sebebe sahibiz kyoto'u imzalamamak için:biz daha onlar kadar kirletemedik ki dünyayı hele biz de termik santraller kuralım biz de siyanürlerimizle insanları zehirleyelim,ağaçlarımızı ormanlarımızı yok edip tatil merkezleri kuralım,suyumuzu bitirelim ondan sonra imzalarız kyoto'u yoksa biz şimdiden imzalarsak nasıl eşitlikten bahsedebiliriz ki?
(bkz: ortadoğu ısınıyor)
(bkz: amerika nın demokrasi getirme çabaları)
(bkz: türkiye nin ortadoğu da üstlendiği rol)
(bkz: ortadoğu politikaların küresel etkileri)