bugün

Dizinin Black Mirror ile hiç alakası yok. Tek ortak noktaları ikisinin de her bölümde birbirinden bağımsız hikayeler anlatıyor olması.

20 Eylül'de gerçekleşen galada ilk bölümünü izledik. Dizi nefis olmuş.

Dizinin yaratıcısı Tunç Şahin. 4 bölümünü de o çekmiş. Bir kaç bölümünü de yazmış veya ortak senarist olarak yer almış. izlediğimiz ilk bölümü de o çekmişti. Hikaye sizi hakikaten içine çekiyor, tam sonunu tahmin ediyorsunuz fakat bir sürpriz yapıyor size.

BluTV'nin en kötü hamlesi yaptığı dizileri bir gün mutlaka KanalD'de yayımlayacağı olması. Kendi bacağına sıkmaktır bu. Vizyonsuzluktur. Varsa BluTV'den birileri bu yazdıklarımı okuyan, nolur yapmayın hacıt. Biliyorum karlı bir oluşuma çevirmeniz gerekiyor Blu'yu ama, uzun vadede kendi bacağınıza sıkıyorsunuz. Türkiye "dur lan 10 TL vereyim de sansürsüz halini izleyeyim" diyen insanların bulunduğu bir ülke henüz değil. Yaptığınız dizileri bir gün KanalD'de izleyebileceğimi bilmek, BluTV'ye para ödememin önündeki en büyük engel.

BluTV yapımları artarak çoğalsın.
kendi içinde başlayıp biten 7 hikayeden oluşan dizinin her bölümünde karakterler en karanlık taraflarıyla yüzleşiyor. peki karakterler bu karanlık taraflarına göz yumup hayatlarına devam edebilecekler mi? gençler genco erkal için üye oldum blu tv ye 22 eylül de yayınlanıcak ama hala yüklenmemiş.

edit: pardon gençler blutv düzelttim yanlış yazmışım.
edit2:gençler bence gayet güzel bi dizi özellikle cem davran adamın oyunculuğu fena değil güzel cuk oturmuş rolüne blut tv git gide çıtayı yükseltiyor güzel bi proje olmuş.
puhu'da değil blu tv'de yayınlanan dizi. baya merakla bekledim, umarım güzeldir de bitince komple izleriz.
(bkz: melisa sözen)
masum'dan sonra blutv'nin ikinci sağlam dizisi. etkileyici bir giriş yaptı. umarım diğer bölümler de bu kalitede olur.
uzun cümleler kurmayacağım bu kez, ortalığın amına koyan dizi.
Ben uzun cümleler kurmak niyetindeyim. Ama önce dizinin her bölümü başka konu işliyor diye “black mirror uyarlaması” asparagasını çıkaran kimse gereğinden fazla gıcık oldum kendisine. Bu ne ucuz bir şey ya. Ne diyecemi bile bilmiyorum ama aşırı sinir bozucu. Black mirror zaten uyarlanması gereken bir dizi değil ki. Yani genel olarak insanları anlatan diziyi niye bi de türk karakterlerle görelim? Tabii “ama farklı oyuncuların performansı.....” demenizi anlarım tabii neyse konumuz 7yüz.

Önce bi spoilersız başlayıp spoiler uyarısı vere vere devam ederim. Belki unutabilirim çünkü kendi fikirlerimi gözden geçirmek için yazıyorum. Asla risk almak istemiyorsanız bu konuda bence hiç okumazsanız daha iyi.

Şimdi bir defa ilk bölümde göremesek de genco erkal var dizide. Bu zaten büsbüyük bir artıyken ben yan karakterlerde de iyi oyunculuklar gördüm. izlerken hiç “kötü oynamış yaa” bile demedim ben. Liseli kızlar vardı bi sahnede orada hatta özellikle dikkat ettim, bence iyiydi.

Ortamlar da çok iyi yansıtılmıştı bence. Lisede bir sınıf, okul bahçesi, sigara içilen gizli bir yer tam gerçekte olduğu gibiydi. O yıllarda sıradan bir ev, günümüzde bir yılbaşı partisi evi de bence gayet oradaymış, gerçekmiş hissini veriyordu.
Partinin olduğu sahnedeki veya evdeki ortamın ışığı bile bana çok özenle seçilmiş gibi geldi. Bunları düşünmek için ikinci kez izlemek istiyorum ama çünkü ilk bölümde direkt kurguya odaklandım.

(Burası ilk bölüme dair spoiler)
Aslında beni dizide olan tesadüf de çok rahatsız etmedi. Yani bir gün başka bir şehirde mezun olduğunuz lisenin müdür yardımcısının kızıyla bir şekilde aynı partide, birbirinizi hiç tanımadan sohbet edebilirsiniz.

Yaaani ben en sonunda o yüzleşmeyi göreceksem orada o tesadüf senaryoyu benim gözümde azıcık bile düşürmüyor.
Hatta bir daha izleyip adama “sübyancının tekiymiş o da haketmiş” derken nihal’in yüzüne iyice bakmak istiyorum.

ikinci bi mantık hatamsı kısım da müdür yardımcısı olan ve işletilmeye çok açık birinin arayan kişiyle akşamına telefonda seks yapabilecek olmasıydı ama eve eşi gelince aralarındaki ilişki, hayatındaki monotonluk ve telefondaki kişiye elli kere “sen tanıdığım birisin” demesinden sonra diyecek sözüm yok benim.

Başka benim gözüme batan bi sorun yok senaryoda. E bu kadarı da game of thrones’ta var.

Geekyapar’ın incelemesinde ömercan “hiç kimse suçlu değil aslında” gibi bi şey derken, aybike “ya da hiç kimse masum değil” dedi ve inanılmaz güzel özetlemiş oldular olaydaki karakterler için hislerimi.
Artık bir noktada herkes hem masum hem suçlu oluyor ki ne düşüneceğini şaşırıp stres yapıyorsun resmen.

Nihal’i canlandıran kişi kimdi bilmiyorum ama ben oyunculuğunu çok beğendim. Cem davran’ın oyunculuğunu demiyorum bile.

Ayy sonra devam edersem okula geç kalıcam.
iki bölümünü de izledim ve bence blu tv'nin bir önceki dizisi masum'la asla kıyaslanamayacak bir dizi. zaten bağlayıcı bir hikayesi olmamasıyla kıyaslamak da saçma oluyor. masum çok çok daha kaliteli bir hikayeye, karaktere ve kurguya sahip. dizinin bu kadar övülmesi ve göklere çıkarılmasını da müthiş bir pr çalışması olarak görüyorum. bunun dışında içi boş. günahlara yönelen bir hikaye olarak tanıtılmış ancak ilk bölüm neyse de ikinci bölümde bu konsepte uygun hiçbir şey yok. cast seçimi de açıkçası sonraki bölümlerde oynayacak oyuncuları da ele aldığımızda gerçekten kötü. bu açıdan da masum ile kıyaslamak tek kelimeyle masum'a hakaret olur.
ilk bölümden sonra ikinci bölümü pek beğenmedim. aşk üzerinden yüremeseniz olmaz zaten aq.
açıkçası ilk iki bölümde de pek beğenilecek bir şey yoktu. ama üçüncü bölümüyle bence tam anlamıyla sıçıp batırmıştır. karakterlerin hiçbirinin neyi neden yaptığıyla ilgili bir temellendirme ve arka plan yok. ana karakter olan pınar neden böyle mesela? ilk dakikalardan itibaren karakterin sosyal kişilik bozukluğu içinde olduğu görülüyor ama bunun nedenine dair hiçbir şey yok. black mirror'a benzetilmeye çalışılmış deniyor ama maalesef onun çok kötü bir kopyası olabilir sadece. kıyaslama yapmak zaten o yapıma hakaret olur. pınar'ın birçok hareketi ve tavrı fazla abartılmış. karakter özelliğini direkt göze sokmaya çalışmışlar. senaryoda karakteri yansıtmak bu kadar basite indirgenmemeli. zaten temellendirilmeyen karakter kendi içinde bir gerçeklik de barındırmıyor. ayrıca oşa ( osho'ya saçma sapan bir gönderme) denilen kişinin aslında hiçbir şeye fayda sağlayamayacağı belliyken, pınar'ın bir şarkı sayesinde bir anda farklı bir kişiliğe bürünmesi, ayna görünce bir anda o kişilikten çıkma durumu da fazla kurgusal olmuş. başından sona ben ne izledim şimdi diyorsun. hele ki son sahnede sunumu yapmayıp diğer kıza devretmesi, sonrasında yöneticinin tepkisine aptalca bir tepki vermesi de mademki sıçtık tamamen boka saralım olmuş. böyle bir platformda farklı bir iş yapıyoruz diye zorlama bir 'farklı iş yapma' kasıntısı seziliyor. masum dizisi sayesinde blutv'ye üye olmuştum ama açıkçası o diziden sonra üyeliği devam ettirmeye değecek hiçbir proje üretemediler.
(bkz: Balıkesir)
bir dördüncü bölümü var ki, başıma gelse napardım diye uzun süre tavana baktırmıştır.
black mirror'la alakası olmayan blu tv dizisi.

birbirinden farklı konular, olaylar, karakterler var diye tutup da black mirror çakması diyemeyiz.

türkiye için deneysel bir iş. ilk bölümü ve dördüncü bölümü favorim lakin diğer bölümlerde senaryonun çok zayıf kaldığını düşünüyorum. hikayeler birbirine balıkesir, kanada, yedi yüz apartmanıyla falan selam çakıyor ama hiç net bir kesişme yok. bazı bölümlerde oyunculuklar vasat bazı bölümlerde oyunculuklar aşırı iyi.
yani bir yerden kaybetse bir yerden kazanıyor.

şu günlerde izlenilir.
ilk iki bölümünü çok beğendiğim dizidir. blu tv üyeliği satın aldığımdan beri ilk defa bir işe yaradığını gördüğüm dizidir. 2. bölüm benim özelimde beni epey etkiledi.

--spoiler--
kadının o tedaviyi yarıda bıraktığını 4-5 gün sürer demesinden anlamıştım ama yine de bölümün sonunda o sahneyi koyarak şahsımı tatmin etti.
--spoiler--

ayrıca melisa sözen birine aşırı benziyor da, neyse, o ben de kalsın.
dolunay soysert- Serkan Altunorak ikilisinin olduğu bölümü keyifle izlediğim mini dizi.
Yerli black mirror Olmuş bu dizi. Daha merhametlisi tabii. Daha duygusalı. 7 bölümde farklı konularla farklı insanların farklı karanlık taraflarını ele almış. E insanı insana anlatan şeyleri severiz.

Kesinlikle devam etmeli.