bugün

seks fantezisi olarak kullanmayı düşünmek olabilir.
sadece sinemada değil, her yerde vuku bulan hadisedir. çalma eylemi, "daha sonra kulanırım" düşüncesiyle değil, fazla para ödediğini düşündüğü işletmeyi zarara uğratmak adına yapılan bir nevi tatmindir. lüks bir cafe'de tuvalete girip sabunu yere dökmek veya gereğinden fazla kağıt havlu kullanmak gibidir. lakin burada unutulmaması gereken gerçekten de şudur;

--spoiler--
Kazığın sinemaya atıldığını sanmaktır.
Çalınan her gözlük, çaktırmadan verilen her eksik para vs. vs. asgari ücretle sinemada çalışan kişiye maaş kesintisi olarak dönmektedir.
--spoiler--

yazıktır. yapmayın.
gözlüklerin içinde alarm gibi bişi var çalmasınlar diye. gözlükleri dikkatle incelerseniz görürsünüz.
ilk izledigim zaman benim de aklima gelmisti fakat cikista sinema gorevlisinin beklemesi ve her geceni tek tek kontrol etmesi sonucu bi akilli ben degilmisim diye dusunmeme sebep olmustur.
kırluğun, çingeneliğin ta kendisidir.
Bileti aldiginiz zaman zaten gözlügün parasini da ödemiş oluyorsunuz yani gözlük eliniz de tin tin yürürken kimse sizi durdurup gözlügü isteyemez.
yemez canım o kapıda güvenlik istiyo onları *
o gözlüklerin nasa tarafından yapıldığını, paha biçilemez olduğunu zanneden yurdumun insanının hareketidir. bir seferinde teknosada 3-4 bin liralık 3d özellikli laptop için 'bunu alınca gözlüğü de bedava dimi?' diye soran, olumsuz yanıt alınca yaptığı tiriple adamı dumur eden memleketimin insan manzaralarından sadece bir sahne...
avatar'dan çıkarken salondaki o mahşeri kalabalık arasında kaynamıştım, salondan çıktığımda gözlük elimde kalmıştı. oysa ki görevlilere vermek için elimde tutuyordum gözlüğü. gerçi uyduruk,basit plastik bir şeydi ama ondan sonra gittiğim 3d filmlerdeki cillop gözlükleri kapıda çatır çatır aldılar. isteseydim de yürütemezdim o müthiş gözlükleri.
(bkz: Bayat espri)