bugün

zirveye katilimimi markasiz ile birlikte sadece kapı önünde ki bulusma asamasinda yapmisizdir. yinede katildik bu tarzda etkinliklere fazla katilmamayı tercih eden bir insanim , cunku genelllikle bu tarzda anma merasimleri basla ideolojik , siyasi olusumlar tarafindan kullanılıyor sömürülüyor oradada bunu gördük , asla ve asla benimle ayni ortamda olmayacak bazi gruplarin burada oldugunu gördüm her an birsey olabilecek bir ortamdi acikcasi. hele hele sahneye cikan grubun '' eger üstüne geliyorlarsa , daglara gel daglara '' gibi bir sarki söylemesi iyice kanimi dondurdu. iste dedim yine gelmisler...

iceriye girmemdeki kisisel ve en buyuk neden ise oraya gelen kimsenin sivas katliaminda ölen insanlari gercekten tanimamasi belki cok az bir grup biliyordur ama gerisi bilmiyordu , hatta bazilari oraya entellektüel imaj vermek icin gelmisti.bunuda baska bir sözlükten gelen yazar arkadasin üzerinde siyah kıyafer olmasi nedeniyle , ölen insanlarin resimlerini tutmak icin kapıya cagrildiginda ona su soruyu sordugumda anladım , '' kimin resmini tutacaksin ? ''. Bana ''ölenlerden birinin resmini tutucam'' dedi.bende ''adi ne onun?'' dedim '' bilmiyorum ki ne biliyim dedi. ''
iste bu olusumda bu arkadas gibi pek cok insan vardi ...
her türlü aksaklığa rağmen amacına ulaşmış olduğunu düşündüğüm zirvedir.

sözlük ahalisi lütfen bu tür sosyal konulara dair etkinliklere karşı daha duyarlı olalım. katılım bu kadar sınırlı olmasın.
2 temmuz 1993'te yobaz katliamına kurban giden Sivas Şehitleri'ni kor ateşler içinden alıp onların yeniden dirilişine, 15. kez küllerinden doğmalarına tanıklık etme amacıyla düzenlenen ve Uludağ, itü, izmir Sözlük gibi ortamlardan duyarlı yazar arkadaşların katılımıyla gerçekleşen, amacına ulaşmış zirve. ilk başta söz verildiği üzere, o gün bizlerle aynı bilinci taşıyan insanlarla ortak paydayı genişletip demokrasi parantezine almak oldukça güzeldi. Kurulan bağlar ise bu genişlemenin herkesçe hisedilen kısmıydı.

Binlerce Balçovalı'nın doldurduğu, bir o kadarının da dışarıda kurulan ekranda izlemek zorunda kaldığı Canlar Kor içinde adlı etkinlik, içerik olarak güzel düşünülmüş olsa da teknik anlamdaki kimi aksaklıklar dinleyenlerin keyfinin kaçmasına sebep oldu. FAkat hiç bir teknik gerekçenin o günkü saygı ve anma bilinci gerekçesinin önüne geçmeyeceği belliydi ve öyle de oldu.

ilk sözü Pir Sultan abdal Kültür Derneği Başkanı Fevzi Gümüş aldı. Gümüş, dün (2 temmuz) Sivas'ta Madımak Oteli'nde 50 bin insaın tek yürek oluşundan, o günkü acıyı tekrar yüreklerinde hissedişlerinden, şehitler için bir kez daha haykırmış olduklarından ve o günden bu güne devleti hiçbir kademesinde somut adımlar atılmadığından ve katliamın tam olarak aydınlatılamadığından bahsetti. Ama Pir Sultan geleneği ve özündeki felsefenin her türlü güçlüğe karşı, yüzyıllar boyunca direnme mekanizmasını en iyi şekilde yansıttığını ve her türlü zulme karşı da her zaman yansıtmaya devam edeceğini söyledi.

ikinci sözü alan Alevi Bektaşi Konfederasyonu derneği Başkanı da, 15 yıldır süre gelen çözümsüzlüğe, devletin ve üst! kademelerinin boşvermişliğine, her şeye rağmen bu tarz zulmlere karşı tek ses tek yürek olmaya ve bunun da örgütlü bir halk insiyatifinden, kollektif bilinçten geçtiğine bahsetti.

Etkinlikte izleyicilerin bir çoğunun yüzün ekşiten olay ise can dündar'ın çeşitli aksaklıklar sebebiyle katılamaış olmasıydı. Kanlı eylemin iç burkan ama bir o kadar da ders verici nitelikler taşıyan bir belgeselini de hazırlayan dündar'ın, o günkü cehenneme dair söyleyecek çok değerli sözleri vardı ama kısmet başka sefere...

Etkinlikte. Sivas Katliamı'nı sanatın gücüne dayanarak, öfkesini mısralarına taşıyıp ahengin sularıyla Madımak'a siper olmayı görev edinen, değerli ve aydınlık şairlerimize de yer vardı. Özellikle yangından kıl payı kurtulmayı başaran ve o günkü cehennem sıcağını birebir hissedip o anı tekrar tekrar yaşadığı yüzündeki her türlü mimikten ve acıdan belli olan Zerrin TAşpınar, Behçet Aysan'ın, Asım Bezirci'in o günkü çığlıığını, isyanını, ateşin bulaşmasının son anına kadarki yüzündeki kararlı ve inançlı kimliği hiç kaybetmediklerinden bahsetti. Onlara sımsıkı sarılışdan bahsetti. Gözyaşlarına zor hakim olan Taşpınar'ın bu konuşması, tiyatrodaki bir çok insanın silkinip tekrar tekrar düşünmesine sebebiyet verdi.

Nihat Behram... Acının şairi, dizeleriyle yangına barikatlar kuran şair... Şiir okurkenki ses tonu, vurgusu, acıyı hissedişiyle mükemmeldi...

Sezai SArıoğlu... "Esirgemeyen ve bağışlamayan aşkın ve sosyalizmin adıyla" girişiyle konuşmasına başlayan şairin bu tavrı o dakikalarda güzel ve özel olan şeylerden bahsedeceğine işaretti. Ve o gün orada bulunan topluluğun bilinciyle; Denizler'in, Yusuf'ların, Hüseyin'lerin, Mahir'lerin, Ulaşlar'ın, Nazım Hikmetlerin Can YÜcel'lerin, Edip CAnsever'lerin, Metin Altıok'ların, Maraş şehitlerinin, Dersim ŞEhitlerinin, Sivas şehitlerinin sevinişinden ve o halkla gurur duyan daha nicelerinin, nice ölümsüzlerin varlıklarından bahsetti.

4 temmuz günü dokuz eylül üniversitesi'ndeki bir etkinliğe katılacak olan ERdal ERzincan'ın bir şarkıyla etkinliğe eşlik etmesi ve ağlattığı sazı da gecenin bize sunulmuş en büyük armağanlarından biriydi.

Dertli aşık Divani ve ayar tutmayan, kemiği olmayan sazıyla bütünleşen yanık sesi bizi kendimizden alıp öte alemlere taşımamak için hiç bir neden göstermiyordu.

Ve Grup Yorum... Herkesin sabırsızlıkla beklediği, aşkın,inancın, sevginin, özgürlüğün, direncin, kardeşliğin yorumu... GÜn tutuşur'u söylerlerken salonun hep bir ağızdan ettiği eşlik ve sonrasında seslendirdikleri şarkılar o günkü katliamın acısını tekrar tekrar hissettirse de, başların öne eğilmediğine ve mücadelenin devam edeceğine olan inancı tekrar tekrar pekiştirdi ve yine her zamanki gibi mükemmeldiler...

bir şekilde amacına ulaşmayı başaran, anma bilinciyle gerçekleşen ve çeşitli sözlüklerden insanların katılımıyla renklenen zirvede tekrar öğrendiğimiz ve iyice inandığımız şeyler oldu. Sözlüklerin yalnızca yobaz oluşumlara açık olmadığı, gerektiğinde duyarlı insanların da toplumsal bilinç ve özveri adına güzel şeyler yapacağını biz o gün göstermiş olduk. BU anlamda zirvenin her türlü hazırlığında benden yardımlarını ve desteklerini hiç bir zaman esirgemeyen can dostlarım başta bluevelve ve ibelongtoche olmak üzere, mesafelerin engel gibi gözüktüğü için gelemeyen ama canlarını her zaman yanlarında hissettiğimiz tüm değerli yazar dostlara sonsuz kez teşekkürler...

Ayrıca değinmek istediğim ince bir nokta var. BElki de ilk kez bir zirve bir anma bilinciyle yapıldı, ilk kez bir zirvede güzel ve özel insanların yaktıkları meşale omuzlara taşındı, belki ilk kez bir zirvede eğlence kaygısı güdülmedi ve kenetlenme bilinciyle hareket edildi. ilk kez bir zirve birçok sözlüğün yazarının ortak katılımına açıldı. biz bunun haklı gururunu e onurunu yaşadığımızı düşünüyoruz. Yalnız kesin geleceğim söylemlerinde bulunan fakat herhangi bir gerekçe sunmadan o gün bizleri yalnız bırakan yazar arkadaşlarımıza da ince bir sitemimiz var. Kendilerince haklı mazeretleri olabilir fakat Böylesine anlamlı bir zirvede katılımın bu denli sınırlı kalması yapılan emekler, sarf edilen uğraşlar adına üzücüydü. Gönül isterdi ki çok fazla yazar dostumuzla çok daha büyük bir kenetlenme sağlansın ve bu tarz katliamlara olan tepkimiz sözlükte entry yazmaktan çıkıp eylemselliğe dönsün. isterdik ki Sivas Şehitleri'nin küllerinden doğuşuna daha çok kişi şahit olalım, onların yaktığı ve aydınlattığı özgürlük yolunda safları daha çok sıklaştıralım. Bu ilkti ve biz yine de başardık, dosta düşmana biz de varız mesajını vermeyi başardık.
Bir de hiç kimliklerini sorgulamaya bile gerek duymadğımız, zirveyi hatun düşürme ve sonu olmayan içi boş eğlence kültürü zanneden, elde bira vaziyette üstteki yazarın en çok nesini beğendik, seovilerin şiddeti, mahmut'un gizemi, zall'ın bilmem nesi, ekşi sözlüğün otu boku vb. klasik söylemlerin ötesine geçiremeyen ve bu kaygılarını zirvemizde bulamayacak olan, haliyle de ne zirve başlığının ne de zirve mekanının ötesinden dahi geçmeyen yazarlar var ki halleri içler acısı. Evet, hatun ve bira garantili olmayan zirvemizde bu arkadaşlarımızı, kendilerini mutlu edecek şeyler olmayacağı için niye gelsinlerdi ki değil mi? hem sivas da neymiş? 15 yıl önce olmuş bir olay, yandı bitti kül oldu değil mi?..

"cAnlar kor içinde" dedik, alevlerden alacağız dedik, küllerinden doğuracağız ve büyütüp besleyeceğiz dedik... biz bunları yaptık, yobazlar utansın. Ama yine de her şeye rağmen gelmek isteyip de gelemeyen, başlığımza bir göz atan, bir kaç saniye düşünen, bize destek veren, ruhlarını bizden esirgemeyip şehitlerimizi kutsama yolunda bizden güzelliklerini eksik etmeyen, yaşayan, üreten, düşünen, sorgulayan ve yobazın karanlığını yırtmak isteyen tüm dostların canı sağ olsun,
eyvallah...
muhakkak katılınması gereken zirvedir. yaşananların unutulmadığı, dersler çıkarıldığı, tepkisiz kalınmadığını göstermek adına faydalı olacak zirvedir.
esirgemeyen ve bağışlamayan, aşkın ve sosyalizmin adıyla!

küçük bir kritik yazacağım öncelikle, sonra uzunca bir yazı yazmayı düşünüyorum. öncelikle katılan her arkadaşa yürekten teşekkürler. zirvede izmir sözlük'ten ve itü'den ve ekşi'den katılan tüm arkadaşlara böyle anlamlı bir günde orada bizimle omuz omuza olmalarından dolayı ne kadar teşekkür etsek azdır.

ancak! organizasyonun çıkış kayağı, ateşin kıvılcımının çaktığı, aranlığın değil aydınlığın ateşini yakan ulu'dan bu kadar az katılım olması, verilen sözlerin bu kadar basitçe yerine getirilmemesi insanı çok yaralıyor. en baştan söylemiştik halbu ki, bu bir siyasi görüşün tekelindeki zirve değildi. orda her kesimden, kemalist'inden sosyalist'ine, anarşist'inden alevi'sine her kesimden insan bir daha böyle acıların yaşanmaması için bir araya gelmişlerdi. halbu ki kesin geleceğini söyleyen yazar arkadaşlarla orada tek yürek olunması gerekirdi, bu acıların bir daha yaşanmaması için omuz omuza olunmalıydı. tabi gelemeyen arkadaşların kendilerine göre geçerli katılamama gerekçeleri vardır, ancak bu kadar arkadaşın hepinin mi aynı anda işi çıktı diye düşünmeden edemiyor insan. neyse, gelenler kadar gelmeyenlerin de canı sağolsun. etkinlik ile ilgili ayrıntılara sonra değineceğim.

çav bella!
katılamayacağım ama organizasyonu yapanları desteklediğim bir etkinlik
katılmayı yürekten isteyip mesafe dolayısıyla kalben destekleyeceğim en anlamlısından güzide bir zirvedir.
Salonda, ölenlerin yoklaması yapılırken büyük bir onurla "burda!" diye bağıracağımız zirvedir.
başlamasına 6 saatten az kalmış anma etkinliğidir. katılımlar beklenmektedir...
katılmak isteyenlerin yarın saat 19:00'da inciraltı açık hava tiyatrosu önünde elinde, kırmızı karton üzerine siyah kalemle yazılı "sözlükler zirvesi" pankartını taşıyan insanların yanına yaklaşmaları rica olunur.
şimdi haberim olduğu için üzüldüğüm ve katılmamın tatil dolayısıyla mümkün olmadığı zirve.
zirveye sanatın ve sanatçının dostu, aydının ve aydınlığın yoldaşı, iyilerin kankası kötülerin taçankası josef k da katılacak, zirveyi daha da anlamlı kılacaktır kendisi.

inanmıyorsanız, ilgili telefon kaydını da açıklıyorum;

-alo josef k?

+josef bey merhaba.

-merhaba.

+josef bey hemen konuya gireyim, daha fazla can kor içinde kalmasın diye, başka sivaslar olmasın diye bir zirve düzenliyoruz, sizi de aramızda görmek isteriz. düşünür müsünüz acaba?

-gayet tabi. siz yeri ve saati söyleyin, katılmak boynumun borcudur.

bu kadar da kibar ve duyarlı birisi kendisi görüldüğü üzere.

ayrıca bakınız;

(bkz: sözlük baskısı)*
yazarlık hayatım boyunca katılamadığım için üzüleceğim tek ve anlamı büyük olan zirvedir..
eğer lütfedip katılırsa josef k ile daha bir güzelleşecek olan zirve.

(bkz: josef k ya açık mektup)
Pir Sultan kızıydım ben de Banaz'da

Kanlı yaş akıttım baharda yazda

Dedemi astılar KANLI SiVAS'TA

Darağacı ağlar Pir Sultan deyü
(bkz: madimak oteli yanginina katliam demek/#3609625)
Yanılmışız, canlar kor içinde değilmiş, gözlerimiz aldanmış, kulaklarımız abartmış. Tüp patlamış, ateşe verilen onlarca insan yalanmış.
(bkz: 2 temmuz 1993 sivas katliamı)
''sen güneşin ozanlarını
durdurabilir misin sandın?
rüzgarın şarkısını
susturabilir misin sandın?

korkmuyorum şiddetinden
ateş tutan ellerinden
ürkmüyorum nefretinden
ve karanlık nefesinden

boyun eğmem asla sana
yaksan bile bedenimi
ben doğarım küllerimden
gücün varsa durdur beni!

kayaların ruhundanım ben,
yüzyılların öyküsü bende
otuzyedi güneşim var
ışıldar durur yüreğimde

tutamazsın zincirlerinle
yıldızların ışığını
susturamazsın nefretinle
güneşin ozanlarını

boyun eğmem asla sana
yaksan bile bedenimi
ben doğarım küllerimden
gücün varsa durdur beni!''

korkmayan, boyun eğmeyen, kaya gibi güçlü olan, zincirlerini kıran herkesle omuz omuza, kol kola olunacak zirve. safları sıklaştıralım!
izmirli ve izmir'de olduğu halde katılmayan ve bi de bunu övünçle böğüren insansıların katılmasına ihtiyacı yoktur zaten zirvenin. önce insan olmanın bilincine varamamış kimse katılmasın zaten, en baştan kafanıza sokun bunu!

sivas'ta katledilenler insandı insan! insanları öldüren katiller değil kalemleriyle mücadele eden aydınlardı, aydınlığın ışığını tutanlardı, uğraşıp didinen bir avuç mumdu. bosna'da, ırak'da, filistin'de, amerika'da, avrupa'da, türkiye'de, maraş'ta, srebrenitza'da, kudüs'te, çorum'da, tibet'te dinin arkasına sığınarak daha fazla kan dökülmemesi için, kimse kimsenin kölesi olmasın, birileri yatlarda karı öpmek için başkaları dağlarda nöbet beklemesin, birilerinin çocukları amerika'da okusun da başkaları o çucuğun* okul masrafı için günde 15 saat çalışmasın diye ölümüne mücadele edenlerdi. ve sonunda da öldüler, öldürüldüler, katledildiler zaten!

katillerin yaptığını doğru bulan da en az onlar kadar katildir, canidir, hayvanın önde gidenidir, beynini örümcek ağı kaplamış aşağılık yobaz gorillerdir. bu zirve gorillere değil, insanlara açık bir zirvedir. gorilleri zaten davet etmiyoruz, ne diye kendi kendinize gelin güvey oluyorsunuz? önce evriminizi tamamlayın, sonra katılıp katılmamak konusunda karar verecek eşik seviyeye erişin.

not: legaldir! kendini goril görüp üzerine alınan ve idama mahkum edilmiş katilleri haklı görenler istiyorsa versin mahkemeye, bak nasıl alıyorum aklını.
bir çok yerden bir çok şekilde duyurusu yapılan ve bir çöok insanın katılacağını söylediği etkinliktir. zirve olmaktan çıkmış tamamen bir etkinlik havasına bürünmüştür. *
katılmayı çok istediğim fakat kurs dolayısıyla katılamayacağım zirvedir. tertip edenlerin ellerine, akıllarına sağlık dediğim zirvedir.
keşke izmir li olsam da katılabilsem dediğim zirve. düzenleyen, katılan, düşünen, duyarlı olan herkes ile bu millet ileride bir gün gurur duyacaktır. 2 temmuz 1993 sivas katliamı nı hazırlayan, uygulayan pis ellerde bir kez daha utanacak, yerin dibine geçeceklerdir.
3 TEmmuz 1993'ün 15. yıldönümü adına, Sivas katliaminda öldürülen insanlari anma bilinciyle gerçekleştirilecek olan gerekli zirvedir . gerci ben katilamiyacağim üzüldüm ama elden baska birsey gelmiyor.
buna bakan şuna da baktı:

(bkz: 2 temmuz 2008 sivas yangini ni anma izmir mitingi)

not: artı veren arkadaşlara teşekkürler ama yanlış yere girmişim bkz'ı, düzelttim hatamı.
içerisinde insan sevgisi olan herkesin katılması gereken zirve.
güncel Önemli Başlıklar