bugün

2007 Belçika -Mons Film Festival- Coup de Coeur Ödülü'nü alan film.
2007 filmekimi'nde 23 Ekim Salı saat 16.00'de izlenebilecek film.

--spoiler--
http://www.iksv.org/filmekimi_2007/
--spoiler--
(bkz: one night in paris)
(bkz: 2 days in paris at least with 2000 £)
bir ilişkinin ekstrem öğeler içermeden de başarılı bir şekilde perdeye aktarılabileceğini gösteren film. tam olarak doruk noktası, teninize dokunan yerleri şuradadır, julie delpy'nin ağzından dökülüverir.

--spoiler--
it always fascinated me how people go from loving you madly to nothing at all, nothing. it hurts so much. when i feel someone is going to leave me, i have a tendency to break up first before i get to hear the whole thing. here it is. one more, one less. another wasted love story. i really loved this one. when i think that it's over, that i'll never see him again like this.. well yes, i'll bump into him, we'll meet our new boyfriend and girlfriend, act as if we had never been together. then we'll slowly think of each other less and less until we forget each other completely. almost. always the same for me. break up, break down. drunk up, fool around. meet one guy, then another, fuck around to forget the one and only. then after a few months of total emptiness start again to look for true love, desperately look everywhere and after two years of loneliness meet a new love and swear it is the one, until that one is gone as well. there's a moment in life where you can't recover any more from another break-up. and even if this person bugs you sixty percent of the time, well you still can't live without him. and even if he wakes you up every day by sneezing right in your face, well you love his sneezes more than anyone else's kisses.
--spoiler--
july deply 'nin yazdığı, yönettiği, yapımcılığını üstlendiği ve üstüne de çapkın ötesi bir hatunu canlandırdığı filmidir.

amerikalı sevgilisini sıradışı rahatlıktaki ailesi ile tanıştırmaya gelen fotoğrafçı, çapkın, pasaklı marion'un; titiz, hastalık hastası, kıskanç jack'le ilişkisini konu edinen bir paris gezisini konu alır film. komik diyaloglar ve sapkın arkadaşları gölgesinde pariste geçen iki gün; çiftin 2 yıldır biribirlerini hiç tanımadıkları kadar iyi tanımalarına yol açacaktır.
maço denebilecek bir erkek olan amerikalı jack'le, olabildiğince rahat fransız hatun marion'un komik ve olabildiğince gerçek ilişkisinin anlatıldığı, izlemekten asla pişman olmayacağınız bir 1,5 saat vaat eden şahane romantik komedi. izlediğim romantik komedi listesinde ilk 10'a koydum bile bu filmi. bir kere diyaloglar çok yerinde ve komik. olay örgüsü, kadın-erkek ilişkisi olabildiğince gerçek ele alınmış. şimdi spoilerlı bölüme geçmek istiyorum.

--spoiler--

marion hem yalancı (kendine göre haklı nedenleri de olsa yalancı işte) hem de çok çapkın bir kadın. gerçi ona çapkın denmez de neyse! * jack'in paranoyak hareketlerine hak vermeden edemiyor insan. jack de zaten maço sayılır. ama dilini bilmediği bir ülkede kendini iyi yansıtamıyor. birde adım başı karşılaştıkları marion'un eski sevgilileri veya birkaç defa cinsel ilişki yaşadığı adamları gördükçe; jack, marion'un tam bir sürtük olduğuna karar verir. bazı gördüğü mesajlar da işin tuzu biberi olur. o mesajlar da yenir yutulur cinsten değildi tabii. müstehcen diyaloglar var. ama cidden komik olmuş bunlar.

jack: hani sadece ağzına almıştın! düpedüz yatmışsın adamla!
marion: yoo hayır.. yani tam olarak değil!
jack: ne? tam olarak ne? ucundan mı yattın?!

-balonlu resim kısmı süperdi. jack, marion'u gebertecek zannettim ama daha ılımlı yaklaştı. *
-adam goldberg filmi komik hale getirme görevini sırtlamıştı. erkeklerin o kıskançlık triplerini harika bir şekilde canlandırmış. özellikle trende, marion'a sarkan herife bakışları, partide marion'un eski sevgilisine verdiği ayar, marion'un lensini takmaya gittiğini görüp diğer 2 herifinde onun arkasından gittiğini sanması vs.. süperdi.

en iyi ve benim kopmama sebep olan diyalogları da yatak sahnelerindeki konuşmalarıydı;

jack: bak gördün mü işte bundan bahsediyordum!

marion: ne? üste geçmeye çalışıyorum.

jack: farkındayım!

marion: izin vermiyosuuun..

jack: sürekli üstte olmak istiyorsun.

marion: ne demek sürekli üstte olmak istiyosun. öylesi hoşuma gidiyor.

jack: senin hoşuna gidiyo olabilir ama burda bende varım! canlı bi vibratör diilim ben!

marion: diil misin?

jack: hep kadınların nesneleştirildiği, seks objesi haline geldiği, bebek yapma makinesi ya da et olarak algılandıkları söyleniyor. et olarak algılanan aslında erkekler! bu doğru. her şey kadının orgazmına indirgenmiş durumda. kadın için hangisi iyi, bi sürü böyle şeyler.. bunun iki taraflı olması gerekir, karşılıklı fedakarlık olmalı.

marion: senin adına çok üzüldüm! erkek olmak çok zor olmalı. nesneleştirilmek, kullanılmak.. insan hakları örgütüne başvur hatta. neyse canım istemiyor artık!

jack: hayır! hayır! hayır!

marion: hayır artık yapamam!

jack: hadi arkadan yapalım

marion: hayır hayır! üste çıkmak istedim ve sen beni... çok incindim tamam mı? reddedildim! bu, bi kadın için ne demek biliyo musun? bitti artık.. yemek bile yemeyebilirim. blumik ya da anoreksik olabilirim.

jack: aa hayır hayır! yapma tatlım!

marion: beni rahat bırak taam mı?

jack: hadi tatlım yeniden kaldığımız yerden devam edebiliriz.

marion: kim tadımızı kaçırdı?

jack: sürekli üstümdeydin! ağırlığından altıma sıçarken üstümde mi zıplayacaktın?

marion: bi daha sıçma lafını duymak istemiorum lütfen!

harika bir diyalogdu kesinlikle. *

--spoiler--

oyunculuklar şahane, adam goldberg'e öldüm zaten. julie delpy de harikaydı. izlemeyenler kesinlikle izlesinler. sıkılmayacağınızın garantisini veriyorum. film hakkındaki yazımı, yine filmin sonunda geçen sözleri alıntılayarak bitirmek istiyorum.

"hayatta bir an gelir ve bir ayrılık daha kaldıramayacağınızı hissedersiniz.. ve o kişi çoğu zaman sizi kıl etse de onsuz yaşayamayacağınızı anlarsınız.. ve o kişi her sabah yüzünüze hapşırarak sizi uyandırsa da, onun hapşırıklarını, başka herhangi birinin öpücüklerinden daha çok sevebilirsiniz."

çok güzeldi çok.. hadi izleyin ne duruyorsunuz? izleyince, hapşırıklarıyla sevilecek biri istiyorsunuz hayatınızda. öyle bir film işte. *
adam goldberg'in mimikleri ile şenlenmiş film. Filmdeki her bir diyalog harika. 3 balonlu resim koleksyonlarına incilde rastlamak harika bir kurgu olmuş. Tren istasyonunda peşlerine takılan bir deliye atılan sert bakışlar gülmekten öldürmüştür beni. Kısacası çok hoş bir film.
çok iyi bir film. gülümseten, ilişkiyi sorgulatan, didaktik olmayan ve diyaloglarına hasta olunan, başarılı gözlemleri ile; evet çok güzel bir film.
Fransızlardan iğrenmeme neden olan 2007 yapımı film.
yazıp yönetmiş ve oynamış july deply harikulade, tabi karizmatik Adam Goldberg de güzel bir performans sergiliyor.
IMDb puanı 6.8 miş, belki daha yüksek olabilirdi.

--spoiler--

New York'ta yaşayan genç çift Jack ve Marion tatillerini Avrupa'da geçirmeye karar verirler. Son derece romantik Venedik tatilinin ardından ikili Marion'un ailesinin yaşadığı Paris'te 2 gün geçirmeye karar verir. Aşıklar şehri Paris fikri Jack'i başta heyecanlandırsa da işler hiç de beklendiği gibi gitmez. Marion'un zamanında şehrin yarısı ile çıkmış olduğunu şaşkınlıkla öğrenen Jack, Fransızların seks konusundaki rahatlığı karşısında da şaşkına döner. Komik olayların birbiri ardına sıralandığı iki günün ardından aşıklar bir yol ayrımına gelirler.

--spoiler--

kadın tam bir sürtük çıktı ancak buradan ne ders çıkartıyoruz? seven insan iyisiyle kötüsüyle karşısındakini kabul ediyor (ki filmin bir kısmında da buna benzer bir cümle vardı).

bekaret konusunda vik vik yapanların izlemesini öneriyorum.
sanırım bu akşam tv2de yayınlanacak film reklamını gördüğümde bende merak ettim açıkçası izlerim ben bunu sözlük yada bir ara netten izlerim bilemiyorum.