bugün

bir numaralı şehirden başlıyoruz. o yüzden 1st ekini eklemek gereğini duydum. duyguların ve anıların karışımıyla insana garip anlar yaşatan ama doyulmayan şehir.
hiç bitmeyen trafiği, sürekli bir yerleri kazılmış sokakları ve çoğu zaman insanın içini boğan kalabalığıyla kimilerine yaşanılmaz, hatta katlanılmaz gibi gelse de, vazgeçilemeyen, terk edilemeyen şehir..

nasıl bırakıp gider ki insan..
beşiktaşta çay içmektir gerine gerine güneşin veya yağmurun altında. sabahın köründe henüz daha uyumamışken.
yeniköyde kahvaltı yapmak, denizin suyuyla yıkanarak, tuzuyla yanarak.
vapurda, yarısını yediğiniz simidin diğer yarısını martılara atmaktır bir elinizde sigaranızı tüttürürken.
gecenin bir saati, sarhoş sarhoş koşmaktır taksim sokaklarında.
kadıköyde yenilen bir tatlıdır, kup griyedir, içilen bir kadeh içkidir.
şükrü saraçoğludur, avazın çıkana kadar bağırdığın ya da öyle sessizce oturup ağladığın..
kışın ortasında, her yer kar kaplıyken gecenin bir yarısı ortaköyde bir bankta oturup şarap içmektir.
eminönünde balık ekmek.
sultanahmette ramazanda, elinizde macunla dolaşmaktır kalabalığın arasında.
istiklalde şiir satan adamdır, gazete satan kör adam, sinir bozucu uzaylıdır, her yerden farklı bir notada çalan bir müziktir.
adalarda bir elinize sandviçinizi alıp bisiklete binmektir.
anadolu hisarına yağan ilk kar.
rumeli hisarının üstünde oturup boğaza karşı içilen bir çaydır soğukta.
maçka parkında binilen salıncaktır, hızla dönen.
gümüşsuyu parkında korkarak aşağı doğru koşmaktır acayip merdivenlerden, yüreğiniz ağzınızda.
göztepe parkında kardan adamdır.
güneşlide öğlen sıcağında oturulan bozkıra benzeyen parklardır.
beyazıtta sahafların arasında ne aradığınızı bilmeden dolaşmak.
istinye sahilinde deniz fenerinin altında sabahlamak.
yeşilköyde uçaklara göz kırpmak.
galata köprüsünde bira yudumlamaktır yorgun bir günün ardından.
gülhane parkındaki ceviz ağacı..
süleymaniyede açık havada nargile eşliğinde sabaha kadar izlenen filmlerdir.
kanlıcada denizle birlikte yenen şekerli yoğurt.
taksim meydanında karda çizilen kelebektir.
aşktır, bazen can yakandır ama gidilemeyendir, özlenendir.
kalbinizde bıraktığı tüm anıları, acıları, mutlulukları, mutsuzlukları sebepsizce, vazgeç-e-meden sevmektir.
memleket değildir, memleket gibi de durmaz ama, onun kadar dönülemeyendir.