bugün

entry'ler (24)

geldiği zaman huzur kaçıran şeyler

Yalnızlık...

8 bin liraya ayakkabı

Saçmalık...

kuran ı kerim

Her müslüman anlayarak okusa hayat bizim için daha kolay olacak..

manastır

Saint goll manastırı, ortaçağ manastırları için öncü bir plan şemasıdır.

hoşlanılan kıza mesaj atma bahaneleri

Her an onun yok olabileceğini düşünün ve o an ne yazmak istiyorsanız onu yazın. Bahane aramayın.

günün fotoğrafı

görsel

barış

Ölen kimden diye sormadığımız zaman barış gelecek...
(bir ihtimal)

insan

insan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür.

günün duvar yazısı

"Ne güzel gülüyorsun Andre! Oysa çok gülenlerin yüreğinde keskin bir acı saklıdır."
# Maksim Gorki #

günün duvar yazısı

iyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok...

düşündüren sözler

Çocukları ürkütülmüş bir dünyanın denizi mavi olsa ne yazar, olmasa ne yazar..!!

kitap

Sınırların ardındaki bilinmezliği anlatan bir çocuk kitabı: KUŞ OLSAM EViME UÇSAM

“…Kaçıyorsunuz demek? Nereye giderseniz gidin savaşı da yanınızda götüreceksiniz. Kaçış yok! Anladınız mı, yok!”

Yaklaşık iki ay önceydi. Bir çay bahçesinde oturuyordum. Çay kaşığının bardağa vuruşuna karışan ses öfkeli bir çocuğa aitti… Arapça konuşuyordu. Ne dediğini anlamasam da kendisini “yakalarsam canına okuyacağım” diyerek kovalayan yaşlı adama küfrettiği belliydi. Kaçıp gitti çocuk ve kafenin yol kenarındaki sandalyelerden birini fırlatıp attı geçerken… Arkasından bağırdı çay bahçesinin şef garsonu:

“Allah belanı versin uğursuz… Çocuk değil bunlar Suriyeli canavarlar…”

Şef garson, ardından atıp tuttuğu Suriyeli çocuğun az önce fırlattığı sandalyeyi söylenerek düzeltirken, aklımdan Güzin Öztürk’ün Kuş Olsam Evime Uçsam isimli romanı geçti. Göz dövmeli adam savaştan kaçmaya çalışan Beşir’in ailesine böyle sesleniyordu:

“Nereye giderseniz gidin savaşı da yanınızda götüreceksiniz…”

Üstelik haksız da değil. Savaş peşlerinden geliyor, kah çocuğuyla kaçmaya çalışana çelme takan kameraman, kah botla açılacaklara sahte can yeleği satan esnaf, kah savaştan kaçıp gelen bir çocuğun herhangi bir çocuk gibi davranmasını bekleyen şef garson olup onları takip ediyor. Oysa biraz olsun düşünebilsek… Bir insan, şehirler arası göç bile öylesine zorken, evini bırakıp başka bir ülkeye, üstelik hiçbir güvencesi olmadan, hatta ailesini tehlikeye atıp neden kaçar? Acaba o çay bahçesindeki sandalyeyi savuran çocuk hangi bombayla savruldu, ailesinden kimleri kaybetti ya da bütün o yaşadıklarından sonra hala çocuk mu gerçekten, yoksa erken büyümek zorunda kalmanın sancıları mı bunlar?

Günden güne karanlığa gömülen dünyamızda bir umudumuz edebiyatta. Güzin Öztürk, küçük kahramanı Beşir’in ağzından anlattığı romanında bize savaşın gerçekliğini incelikli bir dille aktarıyor. Çocuk, savaşın içinde de olsa çocuk; aklı kırmızı arabada. Bombalara rağmen Beşir’le beraber oyun peşine düşüyoruz. Ağbimizin eve dönüşünü bekliyoruz, rüyalar görüyoruz, kamyona binip sınır kapısına doğru yola çıkıyoruz. Acaba Beşir savaştan kaçabilecek mi sorusu kitap boyunca okurun aklını kurcalıyor.

Yazar Güzin Öztürk’ün çocuk dilini kullanmadaki başarısı okurunu kendisine hayran bırakıyor. Öyle ki, insan Beşir’in gözünden dünyayı bir kez görünce, sıcak evinde oturduğu koltuktan utanıyor, elleri üşüyor sayfaları çevirirken. Dünya tarihi savaşlarla ve incinmiş çocuklarla dolu. Beşir kendi öyküsünün içinde bizi önce Zehra’yla tanıştırıyor, ona dil oluyor, ses oluyor; sonra Halep’ten Hiroşima’ya doğru çıkardığı yolculukta Sadako Sasaki ile buluşturuyor. Kitabın sayfaları arasından 644 turna kuşu uçup aklımıza üşüşüyor, sakız kokusu geliyor burnumuza biraz da…

Güzin Öztürk kelimelerle adeta yüreğimize dokunuyor.

Son sayfa çevrildiğinde ince bir sızı kalıyor içimizde. Çocukların bu yaşadıklarına gözlerini yumanlar, sınır kapılarına kilit vuranlar, kameraman, esnaf, şef garson… Ah diyor insan, belki Beşir’in hikÂyesini okusa, başka türlü bakar mıydı Suriyeli çocuklara? Yoksa gerçekten kaçış yok mu savaştan?


# Gaia Dergi'den alıntı #

hatalardan çıkarılan sonuçlar

"Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz."
# Heraklitos #

bilgi içeren entry girelim hadi

Ebru, kitreli su üzerine serpilen boyalarla bezenmiş kâğıt ve bunu hazırlama sanatıdır.

üzgün

Üzgünsün diye, ağlaman gerekmiyor.
# Şeker Portakalı #

şimdi benim size 2 sorum olacak

1. Gerçek sevgi nedir?
2. Sonumuz ne olacak ?

mutlu olmak için yapılması gerekenler

..............#Şükretmeli#..............

tesettür

"Sanma ki tesettür sadece kadınlara farzdır. Erkeğin tesettürü göz kapaklarındadır."
# Hz. Ali #

halep

Yaşananlar insanlık adına utanç verici...

bir probleminden bahset

Düşüncelerim karışık...
Kendimi toplamam lazım...