bugün

entry'ler (159)

yalnızlıktan ölmek

Bu aralar yaşadığım en acı şey. Arkadaş bak havalar güzel, ben yarın gezmek istiyorum ne biliyim bi' Beşiktaş olsun, bi' yeşilköy olsun fark etmez. Evde durmak istemiyorum artık. Lisede ev boş olunca havalara uçardık, şimdi öğrenciyim ev boş diye daralıyorum ya. O bu değil ne yapın edin, bi' anlık sinirle herkese yol vermeyin. Sonunu düşünen kahraman olamaz olayına girdik. Kahraman olduk, ee sonuç.

(bkz: Forever Alone)

ankara da yaşayabilen tuhaf insan

yapacak bir şeyi yoktur. insan memleketini başka çaresi olmadığından severmiş.

nezle olunca yanında tuvalet kağıdı taşıyan insan

sadece nezle olduğu için taşımadığı da bi gerçektir. hazır tuvalet kağıdı var hadi bakalım.

bir kıza söylenebilecek en kötü söz

Canım sen ayran içme ya.

hayatta hiç hayali olmayan insan

Hayal kırıklığı olmayacak, ve bi' o kadar da mutlu olacak insandır.*

14 şubat değişik hediye fikirleri

Ne hediyesi ya, eğer onu gerçekten seviyorsan sevgilim diyorsan, kendini ona ver. Bırak kendini ona. Daha büyük güzel hediye tanımam.

sözlük yazarlarının ruh halleri

Mutsuzum ama keyfim yerinde.

aşırı abaza kalanlara tavsiyeler

(bkz: şişir sok)
(bkz: kolluk)

günümüz ergenlerinin aşk zannettiği şey

Küçükler, salaklar, ama kalpleri var. Şu an bizde ölü bulunan şeyi canlı tuttukları şey.

1 şubat 2012 uludağ sözlük isyanı için ne dediler

-isyan falan olmamış ama yüzün çok güzel

(bkz: hakan akkaya)

yeni sevgili bulmuşken eski sevgilinin araması

Ummadık taşın yersiz baş yarması diyebiliriz.

sen kimseyi sevemezsin

saat 02:48. aralık pencereden esen ince rüzgar vardı. evet yavaştan sonbahara doğruydu mevsim. sıradan bir gün yine. akşama doğru uyanılmış, üç veya daha fazla duş alınmış. sigaralar içilmiş, zaman iyi kötü öldürülüp gece edilmiş yine. ebeveynlerin uyanmaması için yapılmış philips marka kulaklıklar kulakta. ne çalıyordu, ne dinliyordum hatırlamıyorum. ama yine farklı bir dünyadaydım, kulaklıklar kulağımda olduğu için. ve yine yaptığım en güzel şeyi yapıyordum, monitörle uzun uzun kesişiyordum. sorun yoktu o da mutluydu bende.
telefon çaldı birden, arayan oydu. elim ayağıma dolanmıştı, ne diyeceğini bilmiyordum çünkü, ne diyeceğimi de. açtım telefonu;
- alo ceyhun.
- efendim i̇rem. i̇yi misin sesin bi' tuhaf geldi ?
- değilim, dünya haddinden fazla dönüyor ve hepsi sensiz gerçekleşiyor. i̇çtim, içtik kuzenlerim falan. kustular batırdılar etrafı.
- ne söylemek istiyorsun açık konuşur musun?
- kötüyüm ceyhun, ilk defa pişmanım sana beni sevmen için izin vermediğim için. kaç yıl oldu yaşananları geçtim sana yaptığım onca kötülüğe rağmen hala seviyorsun beni. ben sana hiç söyleyemedim ama sen biliyordun, bende hala seni seviyorum.
kaç yıl geçmişti. birçok iyi kötü şeyler yaşanmıştı, neden şimdi neden şu anda. alkol mü söyleten yoksa alkol mü söyleyen içindekileri. ama mutlu olmuştum, hemde hiç olmadığım kadar. savaşta tek başına on kişi öldürmüş gibi mutlu oldum.
- bana bak şimdi yüzünü yıkaman lazım kendine gelmen lazım. banyoya doğru git telefon açık kalsın.
- tamam banyodayım. soğuk su hangi taraftan akıyordu ?
- sağ taraftan.
- oha sen hala hatırlıyorsun, her gece içiyorsun biliyorum ama hala hatırlıyorsun.
- bekle geliyorum.
çıktım evden elimde wolkswagen transporter anahtarı, ehliyetim yok. onu seviyorum ama artık takatim yok.bastım gaza yoldayım, babamın haberi yok. geldim evine her şey yerinde ama aklım yok. açtı kapıyı, her yer berbat.. sağda solda bardaklar, yarım kalmış rakı. kuzenleri sızmış, o ise zar zor ayakta. duşa soktum ıslanıp ayılması için, o duştan çıkana kadar mutfağı iyi kötü topladım.
- i̇yi misin ?
- evet çok iyiyim. ben bunları hak etmiyorum neden buradasın?
- soru sorma bana şu an cevap verecek akıl yok bende. hadi yatman lazım şimdi bende gideceğim toplayıp etrafı.
- caner sana söylediklerim..
- şşş, tamam daha sonra konuşuruz olur mu? senin uyuman lazım.
toparladım etrafı, temizledim her tarafı. her şey çok güzel oldu. ama o daha güzeldi, çok güzeldi, çok.. tam üstüne pikeyi çekerken aralandı gözleri. yarım yamalak kelimelerle;
- gitme kal burada, uyu yanımda.
- tamam gitmiyorum buradayım ben hadi uyu sen.
kaldım yanında sabaha kadar onu izledim. düşünmeye çalıştım ne olacak diye fakat olmuyordu, düşünemiyordum ona bakıyordum. bitirmişti beni, gözlerimin içine baktığında anlıyordu ölülerin neden yaşadığını. onundum, ama o hiç benim olmadı. o an yanıbaşımdaydı ama yine de aramızda tel örgüler vardı, tel örgüleri geçsem yara bere içinde, onun dikenleri vardı. ben vardım yara bere içinde olmaya ona giderken tüm mayınlara basmaya, kolumu bacağımı kaybetmeye. ama o istemedi, yanımdayken bile hasretim oldu. olmadı bir türlü, olmadı..
saate baktım 06:05. gitmem gerekiyordu, gitmek istemesemde, istemiyordum hayır, gittim. radyoyu açtım arabaya binince şu anki halimi anlatan bir şarkı çaldığını o an anladım. eve geldim, uyuyamadım. düşünürken sızmışım. hiçbir şey içmedim, fakat başım dönüyordu, bitmesin istiyordum o güzel his, bitti.
sabah uyanınca anladım telefon çalmadan önce dinlediğim şarkıyla, radyoda çalan şarkı birebir aynıydı. dört sene sonrasını anlatmaya çalışan zaman makinesi şarkı.. zeki müren - sen kimseyi sevemezsin.

http://fizy.com/#s/1a

ben bu yazıyı sana yazdım

gece 00.00 dan sonrası için kullanılır bunda hem fikiriz değil mi ? farz-ı misal gece 03.00 te beni aradı uykumdan uyandım falan. insanların uyuduğu,hem bedenen hem ruhen dinlendiği zamandır gece.ama benim için tam tersi oldu hep.
gündüzler sarmadı beni hiç. hep kalabalık hep koşturmaca... he birde kalabalığın içinde yalnız kalma mevzusu var. inanmıyorum gündüzün yalnızlığına.ama gecenin ki öyle mi ? herkes uyur sen kalırsın geceleri.tek başına.sen ve düşüncelerin kalır en yalınkat haliyle. düello başlar geceleri sen ve düşüncelerin,düşündüğün,düşlediğin arasında.çoğundan hatta hepsinden yenik çıkarsın bu düelloların. onların silahları kuvvetlidir. bkz: şarkılar,sessizlik,inceden esen rüzgar.senin silahın ne peki ? bir şişe şarap, iki paket sigara.onlar kullandıkça silahlarını sen karşılık verirsin silahlarınla. saldıramazsın ama, senin silahların savunma silahıdır hep. kendini iyi hissetme silahı. insanların ruhen ve bedenen iyi hissettiği bu saatlerde sen yenik çıktığın düellonun hesabını sorarsın dört duvara. bazen cevap verirler, bazen susarlar.gecenin karanlığına sorayım desen o zaten çevirmiş çoktan sırtını. bir de onlardan yersin darbeyi.
gecenin karanlığında nüfus sayımı nasıl yapılır bilir misiniz? yaşayanlar bi' sigara yakar. o yakılan sigaraların ışığı biraz da olsa aydınlatır geceyi. yırtarsın inceden karanlığı. iyi hissedersin biraz. ta ki gün ağarıncaya dek. yalnızlığın bittiği yerde yakarsın son sigaranı, çekersin içine içine. gözlerin ve bedenin her yeri başlar isyan marşını okumaya. pencereden dışarıya bakarsın insanlar giyinmişler üstlerine en güzel duran yalanlarını içinde oldukları oyunu oynamaya gidiyorlar. kimi mutlu kimi mutsuz kimi de umutsuz.. çekersin son fırtını sigaranın ve "biraz delikanlı ol be dünya" diyerek geçersin odaya atarsın kendini yatağa. gözler açık ama hala kör yürek sönmüş ama hala kor. ağzında iğrenç bi tatla geçersin rüyaya. ama orada yalnız değilsindir bilinçaltın en sağlam dostundur. neyse ya.
bi' şey soracağım? geceler sabaha bu kadar yakınken, sabahlar geceye neden uzak ?

karadenizli olmanın ayrıcalıkları

3. boğaz köprüsünü suratında taşımak.

anadolu kartalları

Sırf annem istedi diye bugün gittiğim ve sıkıldığım filmdir. Filmde herhangi bağlayıcılık kendini izletebilme durumu yoktur. Vasatın biraz üstündedir. Yok yani olmamış, cık. Senaryosu zayıf, görsel yapısı düşük. Çok acayip.

günün tek cümlelik özeti

kimi seçersen onu yaşarsın.

yeni tanışılan bir kızda dikkat edilen ilk yer

ne kalça ne de göğüstür benim için. ilk baktığım yer bıyık bölgesi yeminle.

her gece yatarken ben bugün ne yaptım hissi

Düşünüldüğünde hiçbir şey yapılmadığı anlaşılır ve can sıkar. Kısmen değişir bu düşünce. Ha bir de olsun yarın güzel şeyler yapacağım düşüncesi vardır.

Yıllar sonra uyumaya çalışırken yine : geçti yine boş bir ömür, gözlerinden öpüyorum.

yaran minibüs diyalogları

geçen gün okula vizeye yetişmeye çalışırken yaşadığım bi' konuşma :
- Abi ne zaman kalkıyor ?
+ Oğlum 50 yaşındaki adama böyle sorular sorulur mu ?
- Şok ve kahkahalar..

Ardından şoför durur mu patlatıyor esprileri ;
+ Geçen gün biri gelmiş abi bana basabilir misin diyor, şöyle baktım geçti. Sonra iki kişi bindi otobüse bize basar mısın diye soruyor.
- kahkahalaaar
+ Yok yani basarımda arada bi çay molası şart.

Canı sıkkın bir şekilde okula giderken güne muhteşem kahkahalarla başlamama neden olan şoför adamsın.

anlık telefon cüzdan anahtarlık paniği

belden yukarıya sıcak bi' ilerleme olmasını sağlayandır.