bugün

entry'ler (60)

gladio1986

Saü sözlükten özgür ve saygısız ortama,bilimsel,felsefî manada derinliksiz ahmaklar yönetimine karşı olduğu için engellenen saüser.

(bkz: http://sausozluk.com/t/gladio1986.html)

saü sözlük

özgürlük,saygı,ve aklın olmadığı,bilimsel ve felsefî derinliği olmayanların editör ve admin yapıldığı, sürekli bu kişilere dönük sitemlerin silindiği,sansürlendiği,yönetime karşı olunduğunda engellendiğiniz,hakarete uğradığınız ve sözlüğe girişinizin bitirildiği boktan bir sözlük.sözlükten bayağılık yüzünden birçok saüser ayrılmıştır.

aylar önce rektörlük tarafından kapatıldığını öğrendiğimde rektöre bir sövmediğimin kaldığı mail atıp sözlüğü destekleyen ve her zaman,herkese ismimi soyadımı gizlemeden her şeyi söyleyen kişi olarak beni de attılar ya helal olsun dedirten sözlük!

turkiye nin laiklige aykiri laikligi

Atatürkçü düşünen zavallı Türkiye'nin batıya,greko-latin dünyasına ait olan ve onun hamurundan,onun şartları içinde oluşan laiklik(ve diğer kopyala yapıştır getirilen Bacon,Descartes,Newton ve Locke paradigmasının üzerine kurulan boktan dünya anlayışı) Türkiye için gerekli değildir de. Ayrıca Batıda insanlara Türkiyedeki gibi zulüm şeklinde ve yukarıdaki anlatıldığı faciada olduğu gibi yalandan da uygulanmaz. ATAistler bunu bilemezler,tarihi ve resmi ideolojiyi bilmeyen köleler de bilmezler. Demokrasiden ,ne zaman,hangi tarihlerde,nasıl uygulanmış,kelime manası nedir,nasıl olmalıdırı bilmeyenlere kavramlarla hükmedersiniz mal olduklarından. Osmanlı hiçbir zaman eğitim,ulaşım,imar,cami giderleri adına para ödemezdi.devletin işi sadece asayişi sağlamak ve her türlü vakıf ile yönetilen sistemi,hizmeti denetlemek,gerekirse bunlara kendi isteği ile destek vermek ve manipüle etmekle yükümlüdür,hukuku oluşturur ve her kişiyi eşit görerek yargılar,gerekirse asar keser. sonradan Yavuz'un haksız iran politikası ve yüzlerce Eş'ari mantalitesine sahip arap ulemayı Osmanlıya getirip,felsefe,matematik,geometri,simya ve fizik gibi ilimlerin bu kafasız ulemaca dışlanmasına ve medreselerden çıkarılmasına,gazzalinin kör cahil mantığının yerleşerek,farabi,ibn sina ve ibn rüşd ile,ibn arabi,mevlana ve Yunus Emre anlayışının yitirilmesine sebep olmuştur.(Türkler Maturudi kelâmına göre dünya görüşüne sahiptir,imam Maturudi bir Türk'tür ve bizim hanefi mezhebi bu kelâm anlayışı ile paraleldir,mezhep imamımız abbasiler devrinde zindanda halife yönetimini reddetmek ve karşı koymaktan kırbaçlanarak ölmüştür, bizim diyanet işlerimiz ve ilahiyatçılarımızla ,islamcılarımız ve biz müslümanların ne peygamber ne de ebu hanefi ile bir eylemsel ve islâm olma bağı yoktur,çünkü biz götümüzden bir islâm anlayışı uydurmuşuzdur).Bkz: Ali Şeriati,Dine Karşı Din

Laiklik Prof.Dr.Fehmi Baykan'ın(Hacettepe Üni,Felsefe Bölümü) "Aydınlanma batılıların bir hurafesidir" dediği, "Aydınlanma Üzerine Bir Derkenar" adlı eserinde Türkiye bağlamında ele alınır.

Atatürkçü laiklik ve diğer tüm unsurlar hikayedendir,bunun için Doç.Dr.Fikret Başkaya'nın Paradimanın iflası eserine bakılmalıdır, sonra oturup Atatürkçüler anlarlarsa kitabı reddiye yazabilirler!

rahmi karakus

Ali Şeriati gibi, iran'da okumuş, Fransa Sorbonne'da sosyoloji ve dinler tarihi doktorası yapmış, Jean Paul Sartre'ın öğrencisi olup ondan şu övgüyü almış ( Benim bir dinim yok ama olsaydı Şeriati'ninki olurdu!), tüm hayatını, profösör olayım, ev araba, yazlık alayım, ünlü olayım , sessizce işimi kotarayım demeyip, Şah ile eskide yaşayan sözde mollalar ve batı yalakası akademisyenlerle, savak isthibarat servisi ile, kokmuş yanlışlar ile mücadele ile harcamış, halkı hiç küçük görmeyip daima onların içinde olup asıl aydınlanmanın halk aydınlanması, bir zümrenin aydınlanmasının halksız bir hiç olduğunu savunmuş ve 44 yaşında zehirlenerek şehit edilmiş bir dünyaca ünlü hakiki derecede eylemi olan islâm düşünürü, söz değil hayatı ile muhammedvari, alivari, sembol yaptığı ebu zer gıfarivari "eylem" insanı, nasıl büyük şahsiyet rahmi karakuş gibi olabilir ki, kimdir ki o, rahmi karakuş gibi nasıl teoride sıkmayı bilir ki, protest bir islâmcıdır, yanlışlara karşı toplumsal bir mücadele yerine dilsiz şeytan olmayı asla seçmemiştir.
islâm dininde, kurân'da allah'ın dediği gibi: islâma aykırı eylemi olanlar, istedikleri kadar fikir, ilim adamı olsunlar, dünyanın en yüksek dehası olsunlar (ebu cehil gibi, döneminin kafalı bir adamı) önemli değildir, köydeki ali efendi cehaleti ama güzelim insaniyet ve eylemi ile daha üstündür, çünkü eylemi vardır. islâm dini eylem dinidir, ibadetleri ile doğru, kaliteli birey ve toplum olma anlayışı, insan gibi insan olma anlayışı ile "eylem" dinidir. anlayışıma göre islâm olmayıp eylemde insanlık ve hakikat adına, doğru davranmak adına mücadele edenler, sabah akşam namaz kılıp sünepe gibi pısırık yaşayanlardan daha erdemlidir.sokrates, che guevara, frantz fanon ve adını unuttuğum niceleri gibi...
Rahmi Karakuş ve benzerleri üniversitelerinde oturup saltanatlerını sürsünler, türkiye'de 20den fazla felsefe bölümü var, sosyoloji ve diğer insan bilimleri dahil... nerede entel akademisyenlerimiz, yazıp çizsinler, ve eyleme geçerek mücadele etsinler de türkiyeyi , küçük gördükleri halkı kendileri gibi karanlıktan kurtarsınlar. tüm felsefe bölümleri kapatılsan türkye ne kaybeder, hiçbir şey kazanır bile.öğrencilerini de kendileri gibi korkak ve eylemden yoksun, para, iş, ev, araba, makam, yalakalık ve sözde entel olma adına yetiştiriyorlar, kendileri başta örnekler. felsefe bölümü öğrencileri saç, sakal uzatıp, küpe takıp,birkaç nietzsche, foucoult, sartre okuyup kendilerini entel ve tarz yapmış sanarak bölümde pisliklere, ülkenin yanlışlarına hiçbir yerde karşı çıkamayarak felsefeci olduklarını zannediyorlar. eylemi olmayan felsefeci mi olur be! adam olmaz! halkına, kültürüne, islâma( dindar olsun olmasın), türklüğe yabancı olan, bilgisiz ve geçmişini küçük gören kişi aydın mı olur toplumdan farklı olacam diyerek.böyle bir eylem adamı daha görülmemiştir dünyada! velhasıl kelâm rahmi hoca, ibrahim hoca, mehmet hoca , zart zurt hoca çok şeker, iyi insan, kalite akademisyen, melek gibi,nota kafayı takmış öğrenci lafı not az veriyor, kıt veriyor laflarını geçin... eylemleri yok! sait başer gibi biriki nadide eylemci var.herkez tırstığında sait başer destek verdi, korkmadı, çünkü makam, malk mülk ve ideolojik eleştiri korkusu yok! kendisini takdir ettiğim akademisyenlerin bazıları da nedense bir yere gelene kadar ayıya dayı de, her şeye karşı çıkılmaz, harcanırsın diyerek kendileri gibi sessizce öğretmencilik oynar gibi eylemsiz olmamı istiyorlar, onları da anlamış değilim, bir yere kadar ayı gibi ayı mı olayım, yani insan değil hayvandan beter, ya ölürsem o zamana kadar hayvan gibi yaşayıp ölmez miyiz.geçin efendim bu zırvalıkları, bunlar insanlığa yakışmaz... eyleminiz yok, hiçbir nane yiyemezsiniz, bu ülkeyi de bunlarca akademisyen topluluğu, aydını yazarı "nah kalkındırır" aziz nesin'in nah kalkınırız dediği gibi. eyvallah.

rahmi karakus

Kendısine sorulması gereken sorulardan: Bir felsefe akademisyeni, profösörü, halkı daima "sokaktaki insan" ya da "sıradan insan" tamlamaları ile ele alan, kendisini aklı aydınlanmış, insanın içine doğduğu dünyanın birçok formundan aklını kurtarmış yüksek şahsiyet şeklinde gören, birçok islâm mütefekkirini ve yakın zaman entelektüellerini takdir eden, ahlâk ve islâmdan sürekli bahseden, sürekli kendine has derinlikli mevzuları soru olarak yönelten ve öğrenciyi düşündürmeye sevk eden, cevapları söylemeyen böylelikle aklın zekatını vermeye çalışan, babacan ve şirin tavırları olan Felsefe Bölüm Başkanı Profösör Rahmi Karakuş'a sorulsun: Ne için ve hangi değerler adına menfaatine aykırı geldiği için, sıkıştığı için tüm bu saydığım "değer", "ahlâk", "entel olma" alanını yıkıp yalan beyanlar verip bunlara da imzasını atmıştır( imzalı kâğıtların orjinalleri elimdedir)?

Sen şimdi istersen git Harvard'ta , Oxford'ta, Nasa'da çalış. Dünyanın en zeki ve entel kişisi ol, herkes seni ayakta alkışlasın, Einstein ol istersen... Teorik söylemlerin yıkılamasın, eylemde de sen babacan, ahlâk timsali, islâmı da Muhammed ikbâlvari kalıplaşmış değil tam hayatın içinde birebir rasyonel ve kolaylaştırıcı, sürekli düşünceye açık anla, Ali Şeriati'ye de adam değil de ayrıca bu arada, pratikte de böyle gözük ama asıl adam gibi adam olman gereken, hiçbir değerin hakikatten ve Allah'tan daha büyük olmaması doğrusuna karşı sen sırf egona yenilip, hırsına, kibrine, yanlışların doğuracağı sonuçları göğüslenememe zayıflığına, daha doğrusu "korkuna" yenilip pratikte yalan beyan ver, olayları karıştır, bir yığın laf dök fikir saptırmak için...

turk bayragini cigneyen ermeniler

hayvadırlar , hayvandan daha aşağılıktırlar!

matematikten nefret eden öğrenci

kendisi deneysel bir bilim olmayan ama tüm bilimlerin bilim olabilmelerini sağlayan ideal gerçeklik alanı matematik! gerçek hayatla bağı kurulur mu kurulamaz mı bu felsefî tartışmayı geçersek -matematik felsefesi üzerine okumam yok- , hayatta asla 1+1 nitelik dışta bırakılarak 2 etmez! çünkü düyada iki tane birbiri ile özdeş olan 1 bulunamaz, ya da 2 ya da 3 rakamı. ben ve arkadaşım 2 kişi ederiz, 2 etmeyiz! ama iki tane özdeş 2 matematikte 4 eder. özdeşlik denilen zamazingo matematikte de , mantıkta da hayatdışıdır, hakikaten özdeş olan bir şey var değildir dünyada.

matematik ve geometriden tiksinti insan olmaklığa ne faydası var, sevenler okusun tüm hayatlarını buna harcasınlar, ben gidip zihnimdeki formları atayım diye tarih, politika, felsefe, edebiyat, kültür, sosyoloji, psikoloji, tasavvuf ve diğer hayata dair her alanla ilgileneyim diyenler. bunlar göürldüğü gibi matematik üzerine de düşünürler, mantık ve matematik üzerine felsefe yapmaya çabalarlar...

gayet doğaldır...

türklük kürtlük ve milliyetçilik

türklük ya da türk kelimesi orta asya türklerinde töreden gelir, bir diğer kaynak da türe-mekten geldiğidir. kök tengriye inanan ve türk devletinin temel beşiği olan töreyi kabul eden herkese türk denilmektedir.türklüğün ve türk töresinin ırkî bir bağı ve temeli var değildir. türklerin kurduğu devletlerin çoğu , özellikle selçuklu ve osmanlı çokulusludur ve tarihte başarılı ve büyük olarak anılan şahsiyetlerin çoğu türk kökenli değildir. alparslan, melikşah gibi büyük sultanlara danışmanlık yapan ve selçukluyu şahlandırmada önemli olan büyük vezir nizamülmük iranlıdır, mevlana iranlıdır ve farsça yazmıştır. anadoluda kavimler birbirine karışmıştır, türklüğün ırkî bir derinliği asla olmamıştır ve olmayacaktır da! kutadgu bilig'den bakılması şarttır.

osmanlı devletine kadar ulusu devlet mantalitesi bizde görülmemiştir, ulus devlet anlayışı, faşizm, milliyetçi ideolojiler batıya aittir ve batıyı musolini, hitler gibi adamlarca, ingilterede, fransada siyah-beyaz ya da farklı kavimlerin kavgaları ,dışlamaları ile tüketmiştir ve batı tüm bu anlayışlarını lanetlemiştir.

osmanlıdan sonra, mustafa kemal batıya ait olan çeşmeden akan ulus devlet mantalitesini ve ırkî bağlamda bir milliyetçilik anlayışını ve tarih yazıcılığını ideolojik olarak türkiyeye getirmiştir. ziya gökalp adındaki ileri gerizekâlı kimselerce yazılan bir dediği bir dediğini tutmayan türkçülüğün esasları gibi derinliksiz ve bilimdışı kitaplarla halka beyin sulanması geçirtilmiştir.600 sene sorunsuz yaşayan ve politik olarak hak bile istemeyen kürtler karşısında 85 senelik türkiye cumhuriyeti kürt sorunu yaşamış ve bunu halledememiş ve asla bu ırkçı saçmalıklarla halledemeyecektir. bir türk olarak kürt sorununa türklerin yaklaşımlarını beğenmiyorum . resmi ideoloji , atatürkü putlaştırarak bir din ya da bilimsel bir yasa gibi ona inanma ve sığ-yanlış formlar altında yaşama sebebi ile halk aptallaşmıştır. ordu ve milliyetçi odaklar bunu hâlâ kullanmaktadır.

milliyetçi hareket partisi gibi kokuşmuş partiler, chp gibi türkiyeyi sömürmüş çöplük partiler ve akp vb. gibi münafık partiler türklük sorununu çözemezler.

türklük kültürel bir kavramdır, faşizanlığın lüzumu var değildir, 80den önce solcu ve sağcı çatışmasında , sevgili milliyetçilerimizi abd-cıa kullanarak türkiyeyi kan gölüne dükmüşlerdir, maocu, lenin-stalinci taraftarlar da onlara karşı kullanılmışlardır.

Allah akıl fikir ihsan etsin, resmi ideolojiyi eleştiri için köle gibi içinde bulunulan formlardan kurtulunması umut edilir.

bu ülkede türk sorunu var

türklük ya da türk kelimesi orta asya türklerinde töreden gelir, bir diğer kaynak da türe-mekten geldiğidir. kök tengriye inanan ve türk devletinin temel beşiği olan töreyi kabul eden herkese türk denilmektedir.türklüğün ve türk töresinin ırkî bir bağı ve temeli var değildir. türklerin kurduğu devletlerin çoğu , özellikle selçuklu ve osmanlı çokulusludur ve tarihte başarılı ve büyük olarak anılan şahsiyetlerin çoğu türk kökenli değildir. alparslan, melikşah gibi büyük sultanlara danışmanlık yapan ve selçukluyu şahlandırmada önemli olan büyük vezir nizamülmük iranlıdır, mevlana iranlıdır ve farsça yazmıştır. anadoluda kavimler birbirine karışmıştır, türklüğün ırkî bir derinliği asla olmamıştır ve olmayacaktır da! kutadgu bilig'den bakılması şarttır.

osmanlı devletine kadar ulusu devlet mantalitesi bizde görülmemiştir, ulus devlet anlayışı, faşizm, milliyetçi ideolojiler batıya aittir ve batıyı musolini, hitler gibi adamlarca, ingilterede, fransada siyah-beyaz ya da farklı kavimlerin kavgaları ,dışlamaları ile tüketmiştir ve batı tüm bu anlayışlarını lanetlemiştir.

osmanlıdan sonra, mustafa kemal batıya ait olan çeşmeden akan ulus devlet mantalitesini ve ırkî bağlamda bir milliyetçilik anlayışını ve tarih yazıcılığını ideolojik olarak türkiyeye getirmiştir. ziya gökalp adındaki ileri gerizekâlı kimselerce yazılan bir dediği bir dediğini tutmayan türkçülüğün esasları gibi derinliksiz ve bilimdışı kitaplarla halka beyin sulanması geçirtilmiştir.600 sene sorunsuz yaşayan ve politik olarak hak bile istemeyen kürtler karşısında 85 senelik türkiye cumhuriyeti kürt sorunu yaşamış ve bunu halledememiş ve asla bu ırkçı saçmalıklarla halledemeyecektir. bir türk olarak kürt sorununa türklerin yaklaşımlarını beğenmiyorum . resmi ideoloji , atatürkü putlaştırarak bir din ya da bilimsel bir yasa gibi ona inanma ve sığ-yanlış formlar altında yaşama sebebi ile halk aptallaşmıştır. ordu ve milliyetçi odaklar bunu hâlâ kullanmaktadır.

milliyetçi hareket partisi gibi kokuşmuş partiler, chp gibi türkiyeyi sömürmüş çöplük partiler ve akp vb. gibi münafık partiler türklük sorununu çözemezler.

türklük kültürel bir kavramdır, faşizanlığın lüzumu var değildir, 80den önce solcu ve sağcı çatışmasında , sevgili milliyetçilerimizi abd-cıa kullanarak türkiyeyi kan gölüne dükmüşlerdir, maocu, lenin-stalinci taraftarlar da onlara karşı kullanılmışlardır.

Allah akıl fikir ihsan etsin, resmi ideolojiyi eleştiri için köle gibi içinde bulunulan formlardan kurtulunması umut edilir.

mucahit gultekin

Uzman rehber ve psikolojik danışman, yazar. tam bir entelektüel (türk-islâm ve batı sentezinde) yurdum insanıdır, espritüel ve eleştireldir.evli ve bir çocuk babasıdır.

Kütahya tavşanlı doğumludur, ilginç ve hareketli bir öğrenim hayatım vardır. uludağ üniversitesi rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümünü bitirmiş, aynı bölümde yüksek lisans yapmıştır. Bursa'da büyük fen dershanesinde çalışmıştır. bursa rehber öğretmenler derneğinin kurucusudur, başkanlığını yapmıştır.

Şuan Bursa'da , yeşilde şirin ve nitelikli bir anaokulu işletmektedir.Sakarya Üniversitesi rehberlik ve psikoloji danışmanlık bölümüne doktora başvurusu yaparak hak kazanmıştır, kısmetse 2008-2009 öğretim yılında doktoraya başlayacaktır. yakınlarda son kitabı psikolojik tehlike nesil yayınlarından çıkmıştır.

kitapları:

Psikolojik Danışma Kuramları AKTÜEL YAYINLARI Doç.Dr. Ersin Altıntaş/ Mücahit Gültekin -2004

Okul Öncesinde Duygu ve Davranış Sorunları NESiL YAYINLARI Mücahit Gültekin -2006

Psikolojik Tehlike & Modern Psikoloji Mağduru Olmayın NESiL YAYINLARI Mücahit Gültekin -2008

kendisi ile lise sonda iken dershanede tanıştığım ve abiliğini,dostluğunu hâlâ da görmekte olduğum muhterem insan.

tufan cotok

sakarya üniversitesi felsefe bölümü araştırma görevlisi,

araş.gör.tufan çötok
felsefe bölümü öğretim elemanı

doğum tarihi: 20 şubat 1975

öğrenim durumu:

lisans sosyoloji dumlupınar üniversitesi 1998

y. lisans felsefe tarihi sakarya üniversitesi 2004

yüksek lisans tez başlığı ve tez danışmanı pre-sokratik düşüncede yokluk düşüncesi, danışman: doç.dr. rahmi karakuş

görevleri:

1998-2001 araş. gör. dumlupınar üniversitesi, fen-edebiyat fak. sosyoloji böl.

2001-2002 kütahya alternatif dershanesi felsefe gurubu öğretmenliği

2002 araş. gör. sakarya üniversitesi, fen-edebiyat fak. felsefe böl.

yayınlar:

günümüz batı toplumlarında sosyal değişme, çalışma ve ahlak ilişkisi, sosyoloji konferansları, sayı:28

bölümdeki en nadide araştırma görevlisidir, aciz kanaatimce ileride çok başarılı olacaktır şimdiki gibi, çok kibar ve iyi bir insandır, öğrencinin en sevdiği araştırma görevlisidir, prof ve doç olmuş birçok akademisyene taş çıkartır.

rahmi karakus

4 sene boyunca öğrenciye kendi koyduğu derslerle her yarıyıl 13, 12,11,10, 9 nadiren 8 ders aldıran(alttan dersi olanlar için daha fazla) ve son sene 7 ders alan öğrencilere, derste 7 ders çok fazla, 4'ten fazla olmaması gerekir, bu şekilde olmaz, kitap okunmaz, verim alınmaz diyerekten hayretle yeni mi anladınız dedirten profesör, garip şekilde bölümün sürekli kendini yalanlaması ile ilerleyen durumun mimarı.

olsun bu da bir şeydir en azından.akademik cemaat farklı oluyor, tutuculuk zor geçiyor.

rahmi karakus

2007-2008 öğretim yılının, ilk yarıyılında, çağdaş sorunlar ve felsefe adlı dersin finalinde, "çevre felsefesi"-hasan ünder adlı kitabın 4. ve 5. bölümlerinden 4-5 er ve 8 er maddelik konu sorusu sorarak dersinin formalite olduğunu kendi söyleminden sonra yaptığı sınavı ile de ispatlayan profesör. güyâ dersten herkesi geçirecek, fakat yapamayacak, herkes geçse de bir kişi kalacak ve o kişi kendisinin son derste belirttiği gibi gördüğünde sinir omasına sebebiyet veren öğrencidir.

çağdaş sorunlar ve felsefe dersinin bir dönem boyunca bakıldığında hiçbir felsefî - üniverister gâyesi bulunmamaktadır.kendisi dersleriniz çok fazla derkene bunlar nereye gitmektedir bilinmemektedir.fakat bölümde artık öğrenciler neyin ne olduğunu bilmektedir.

ibrahim daskaya

derslerde sürekli öğreciye yersiz ve birtakım şekillere girerek bağırmaktadır.doğada anlam ve gâye var değildir, siz uyduruyorsunuz vb. görüşlerini öğrenciye bağırarak söyler, ama bölüm başkanı ve diğer akademisyenlerin kabul ettikleri bu görüşe karşın onlara bağıramaz ve böyle triplere giremez.çünkü etiketini kullanarak öğrenci üzerinde akademik kariyeri ile iktidar kurmaktadır.

ibrahim daskaya

sakarya üniversitesifelsefe bölümü akademisyeni,hacettepe mezunudur, derslerinde öğrenci bilmek zorunda kalır, hakkı verilmelidir bu açıdan. bölümde en fazla öğrenciyi zorlayan ve bırakan akademisyendir. öğrenci kendisinden nedense fazlası ile tırsmaktadır. tanrı ve islâm ile ilgili problemleri vardır, empirist sebeplerle... hz.muhammedin bildirdiğinin vahiy olduğuna inanmamaktadır.

sınavda bir uzun dipnotun son tarafına doğru bir maddesini soran muhterem hoca.

tez öğrencilerimi kayırırım diyen çok ahlâklı şahsiyet.

ibrahim daskaya

ibrahim çapakın getirildiği üç dersten birisinin (batıda yeniçağ ii) resmi olarak sorumlusu olduğu için ama dersin fiili sorumlusu ibrahim çapak olduğu için usulsüzlük yapıldığı gerekçesi ile yapılan şikâyet sonucu 4 aylık bir mücadele sonucunda yök kararı ile ibrahim çapakla birlikte yazılı uyarı almış olan felsefe bölümü akademisyeni. 2006-2007 bahar yarıyılı ilgili dersler.

şikâyet eden öğrenci : gladio

islama saldirarak orgazma ulasan ezik

Kurân'dan haberi olmayan, indirilen kitapta ne yazdığını bilmeyen, toplumun yaşadığı ile peygambere indirilenin aynı olmadığı gerçeğini kokuşmuş zihni sebebi ile idrak edemeyen, zavallı kimse.

ilahi aşk

aşk bir ilinekmiş kişi oğlu böyle sanır,
içinde gezdiği diyar-ı aşktır kendini bir şey sanır.
taşmaktadır gizliden açığa her şey, bilmezler aşk budur,
körelir ruhlarda gönüller ve bedenlerde ruhlar, tek gerçek aşktır.

Gladio- 10 Mart 2007

ilahi aşk

" aşk imiş her ne var şu âlemde ilim bir kıylukâl imiş ancak." Fuzuli

http://www.youtube.com/watch?v=e6s5myDzrnI

ilahi aşk

Varolan her şey Hakkın bir tecellisidir ve her şey O'na bir aşk ile bağlıdır, iyi,güzel,doğru ve hakiki terimlerinin tek bir toplayıcısı olan kavram hikmet olmadıkça aşk denilen şey sait başer hocamın da dediği gibi eşek şehveti olacaktır.hikmetsiz bir şey ,değildir hiçbir şey...

Aristoteles'in ilk hareket ettiricisi olan Tanrı'sı tüm var olanı,ilk hareketi kendisi bir müdahale ile gerçekleştirmemektedir.Tüm var olan tanrıya-ilk muharrik'e- duyduğu aşk ile kendi kendisine hareket etmeye başlamakta,aşk duyduğu varlığa form olarak yaklaşmaya çalışmaktadır...

"ilâhi aşk" ifadesi kimilerince boş bir laf olabilir, onlara biraz Muhyiddin ibn Arabi ve Sadreddin konevi,ayrıca yunus emre ile mevlana okumaları tavsiye edilir,umulur ki hikmet nedir biraz anlayalar vesselam...

"gel gör beni aşk neyledi..."
..........

"Cennet cennet dedikleri,
Birkaç köşkle birkaç huri,
isteyene ver onları,
bana seni gerek seni."

Yunus Emre