porf.dr.rahmi karakuş:
doğum tarihi: 01 şubat 1962
Sakarya üniversitesi felsefe bölüm başkanı

öğrenim durumu:
lisans felsefe istanbul üniversitesi 1983
y. lisans türk islam düşüncesi istanbul üniversitesi 1987
doktora/s.yeterlik/ tıpta uzmanlık din felsefesi selçuk üniversitesi 1994

yüksek lisans:
i.ü. edebiyat fakültesi felsefe bölümü farabide determinizm
danışman: prof. dr. nihat keklik

doktora:
1908-1933 türkiyede felsefenin kavranışı ve dinin konumu,
danışman: prof. dr. hüsamettin erdem

kitaplar:
1995 felsefe serüvenimiz, seyran yayınları istanbul
2003 felsefe tasavvurumuz, değişim yayınları, sakarya
2004 yusuf akçurada tarih tasavvuru, değişim yayınları, sakarya
3 derse baska isimler altında bir akademisyen getirilmesi ile ilgili ve başka sikayetlerden dolayı soruşturma geçirmiş olan felsefe bölümünün başkanı...2006-2007 bahar yarıyılı itibari ile.bu olaylardan dolayı yaz okulu sırasında, final için sınıfa gelir gelmez, soruşturmaya sebep ola öğreciyi sınıftan çıkarıp odasına gönderen ve öğrencinin yakasına yapışıp seni burada öldürürüm elimden alamazlar diyen sayın profesör.

kendisi sürekli islamdan ve ahlaktan bahsetmektedir ancak işine gelmediği zaman eylemde münafık gibi davranmaktadır...

üç derse farklı isimler altında bir hoca getirmiştir 2006-2007 senesi ikinci yarıyılda, şikâyet edildiği zaman iki tane resmi yalan beyan vermiştir,öğrencinin yakasına yapışıp tehdit edebilmemektedir...

normalde çok şeker ve ahlaklı gözükmektedir,
bölümü doğru düzgün yönetememektedir.
2006-2007 öğretim yılında yaz okulu açmayacağız diye bas bas bağıran, ben ve diğer bölüm elemanları yazın derslere girmeyeceğiz yaz okulu açılsa bile diyen ve bunun propogandasını yapan, bölüm öğrencilerini de dekanlığa,rektörlüğe mail atın ,imza toplayın bölüm yaz okulu açmıyor diye söyleyin diyen sonra da yaz okulunda bizzat kendisi ve diğer bölüm elamanları yaz okulu açıp derse gelince utanmadan ortalıkta gezebilen akademisyen.

yaz okulu açmayacağız yaygarası kopardı,sonra da kendisi geldi. yüce insan!

fizik bölümünden bir akademisyen söylemişti,eğer sizin bölüm açmasın yaz okulu ben daha bir şey demeyeceğim sizin bölüm hakkında diye.bunu rahmi karakusa bildirdigimde,kesin acmayacaksınız degilmi herkes artık böyle biliyor dediğimde,elbette demişti,fizik bölümü hocası haklı çıktı.
2007-2008 öğretim yılının, ilk yarıyılında, çağdaş sorunlar ve felsefe adlı dersin finalinde, "çevre felsefesi"-hasan ünder adlı kitabın 4. ve 5. bölümlerinden 4-5 er ve 8 er maddelik konu sorusu sorarak dersinin formalite olduğunu kendi söyleminden sonra yaptığı sınavı ile de ispatlayan profesör. güyâ dersten herkesi geçirecek, fakat yapamayacak, herkes geçse de bir kişi kalacak ve o kişi kendisinin son derste belirttiği gibi gördüğünde sinir omasına sebebiyet veren öğrencidir.

çağdaş sorunlar ve felsefe dersinin bir dönem boyunca bakıldığında hiçbir felsefî - üniverister gâyesi bulunmamaktadır.kendisi dersleriniz çok fazla derkene bunlar nereye gitmektedir bilinmemektedir.fakat bölümde artık öğrenciler neyin ne olduğunu bilmektedir.
4 sene boyunca öğrenciye kendi koyduğu derslerle her yarıyıl 13, 12,11,10, 9 nadiren 8 ders aldıran(alttan dersi olanlar için daha fazla) ve son sene 7 ders alan öğrencilere, derste 7 ders çok fazla, 4'ten fazla olmaması gerekir, bu şekilde olmaz, kitap okunmaz, verim alınmaz diyerekten hayretle yeni mi anladınız dedirten profesör, garip şekilde bölümün sürekli kendini yalanlaması ile ilerleyen durumun mimarı.

olsun bu da bir şeydir en azından.akademik cemaat farklı oluyor, tutuculuk zor geçiyor.
Kendısine sorulması gereken sorulardan: Bir felsefe akademisyeni, profösörü, halkı daima "sokaktaki insan" ya da "sıradan insan" tamlamaları ile ele alan, kendisini aklı aydınlanmış, insanın içine doğduğu dünyanın birçok formundan aklını kurtarmış yüksek şahsiyet şeklinde gören, birçok islâm mütefekkirini ve yakın zaman entelektüellerini takdir eden, ahlâk ve islâmdan sürekli bahseden, sürekli kendine has derinlikli mevzuları soru olarak yönelten ve öğrenciyi düşündürmeye sevk eden, cevapları söylemeyen böylelikle aklın zekatını vermeye çalışan, babacan ve şirin tavırları olan Felsefe Bölüm Başkanı Profösör Rahmi Karakuş'a sorulsun: Ne için ve hangi değerler adına menfaatine aykırı geldiği için, sıkıştığı için tüm bu saydığım "değer", "ahlâk", "entel olma" alanını yıkıp yalan beyanlar verip bunlara da imzasını atmıştır( imzalı kâğıtların orjinalleri elimdedir)?

Sen şimdi istersen git Harvard'ta , Oxford'ta, Nasa'da çalış. Dünyanın en zeki ve entel kişisi ol, herkes seni ayakta alkışlasın, Einstein ol istersen... Teorik söylemlerin yıkılamasın, eylemde de sen babacan, ahlâk timsali, islâmı da Muhammed ikbâlvari kalıplaşmış değil tam hayatın içinde birebir rasyonel ve kolaylaştırıcı, sürekli düşünceye açık anla, Ali Şeriati'ye de adam değil de ayrıca bu arada, pratikte de böyle gözük ama asıl adam gibi adam olman gereken, hiçbir değerin hakikatten ve Allah'tan daha büyük olmaması doğrusuna karşı sen sırf egona yenilip, hırsına, kibrine, yanlışların doğuracağı sonuçları göğüslenememe zayıflığına, daha doğrusu "korkuna" yenilip pratikte yalan beyan ver, olayları karıştır, bir yığın laf dök fikir saptırmak için...
Ali Şeriati gibi, iran'da okumuş, Fransa Sorbonne'da sosyoloji ve dinler tarihi doktorası yapmış, Jean Paul Sartre'ın öğrencisi olup ondan şu övgüyü almış ( Benim bir dinim yok ama olsaydı Şeriati'ninki olurdu!), tüm hayatını, profösör olayım, ev araba, yazlık alayım, ünlü olayım , sessizce işimi kotarayım demeyip, Şah ile eskide yaşayan sözde mollalar ve batı yalakası akademisyenlerle, savak isthibarat servisi ile, kokmuş yanlışlar ile mücadele ile harcamış, halkı hiç küçük görmeyip daima onların içinde olup asıl aydınlanmanın halk aydınlanması, bir zümrenin aydınlanmasının halksız bir hiç olduğunu savunmuş ve 44 yaşında zehirlenerek şehit edilmiş bir dünyaca ünlü hakiki derecede eylemi olan islâm düşünürü, söz değil hayatı ile muhammedvari, alivari, sembol yaptığı ebu zer gıfarivari "eylem" insanı, nasıl büyük şahsiyet rahmi karakuş gibi olabilir ki, kimdir ki o, rahmi karakuş gibi nasıl teoride sıkmayı bilir ki, protest bir islâmcıdır, yanlışlara karşı toplumsal bir mücadele yerine dilsiz şeytan olmayı asla seçmemiştir.
islâm dininde, kurân'da allah'ın dediği gibi: islâma aykırı eylemi olanlar, istedikleri kadar fikir, ilim adamı olsunlar, dünyanın en yüksek dehası olsunlar (ebu cehil gibi, döneminin kafalı bir adamı) önemli değildir, köydeki ali efendi cehaleti ama güzelim insaniyet ve eylemi ile daha üstündür, çünkü eylemi vardır. islâm dini eylem dinidir, ibadetleri ile doğru, kaliteli birey ve toplum olma anlayışı, insan gibi insan olma anlayışı ile "eylem" dinidir. anlayışıma göre islâm olmayıp eylemde insanlık ve hakikat adına, doğru davranmak adına mücadele edenler, sabah akşam namaz kılıp sünepe gibi pısırık yaşayanlardan daha erdemlidir.sokrates, che guevara, frantz fanon ve adını unuttuğum niceleri gibi...
Rahmi Karakuş ve benzerleri üniversitelerinde oturup saltanatlerını sürsünler, türkiye'de 20den fazla felsefe bölümü var, sosyoloji ve diğer insan bilimleri dahil... nerede entel akademisyenlerimiz, yazıp çizsinler, ve eyleme geçerek mücadele etsinler de türkiyeyi , küçük gördükleri halkı kendileri gibi karanlıktan kurtarsınlar. tüm felsefe bölümleri kapatılsan türkye ne kaybeder, hiçbir şey kazanır bile.öğrencilerini de kendileri gibi korkak ve eylemden yoksun, para, iş, ev, araba, makam, yalakalık ve sözde entel olma adına yetiştiriyorlar, kendileri başta örnekler. felsefe bölümü öğrencileri saç, sakal uzatıp, küpe takıp,birkaç nietzsche, foucoult, sartre okuyup kendilerini entel ve tarz yapmış sanarak bölümde pisliklere, ülkenin yanlışlarına hiçbir yerde karşı çıkamayarak felsefeci olduklarını zannediyorlar. eylemi olmayan felsefeci mi olur be! adam olmaz! halkına, kültürüne, islâma( dindar olsun olmasın), türklüğe yabancı olan, bilgisiz ve geçmişini küçük gören kişi aydın mı olur toplumdan farklı olacam diyerek.böyle bir eylem adamı daha görülmemiştir dünyada! velhasıl kelâm rahmi hoca, ibrahim hoca, mehmet hoca , zart zurt hoca çok şeker, iyi insan, kalite akademisyen, melek gibi,nota kafayı takmış öğrenci lafı not az veriyor, kıt veriyor laflarını geçin... eylemleri yok! sait başer gibi biriki nadide eylemci var.herkez tırstığında sait başer destek verdi, korkmadı, çünkü makam, malk mülk ve ideolojik eleştiri korkusu yok! kendisini takdir ettiğim akademisyenlerin bazıları da nedense bir yere gelene kadar ayıya dayı de, her şeye karşı çıkılmaz, harcanırsın diyerek kendileri gibi sessizce öğretmencilik oynar gibi eylemsiz olmamı istiyorlar, onları da anlamış değilim, bir yere kadar ayı gibi ayı mı olayım, yani insan değil hayvandan beter, ya ölürsem o zamana kadar hayvan gibi yaşayıp ölmez miyiz.geçin efendim bu zırvalıkları, bunlar insanlığa yakışmaz... eyleminiz yok, hiçbir nane yiyemezsiniz, bu ülkeyi de bunlarca akademisyen topluluğu, aydını yazarı "nah kalkındırır" aziz nesin'in nah kalkınırız dediği gibi. eyvallah.