bugün
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası21
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız9
- hamas bir terör örgütüdür16
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- icardi190527
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- futbolcu ismiyle nick almak11
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü12
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- artificialintelligence8
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
entry'ler (74)
merhametimizin kabardığı ve başkasına tesir edecek raddeye geldiği andaki auradır yada öyle olmalıdır. tanım kullanılsın ve yayılsın, namımız yürüsün.
gün sonunda bir değerlendirme yaptığınızda çeşitli anlam ve yorumlara ulaşırsınız ve farkedilmese de hepsinin yanında bir de acziyet vurgusu gizlidir.
acziyetin farkındalığı aciz olmayan birini bulmaya yöneltecektir.
gücünün yetemediğini bir ömür öğrenemeyen insanlar başkalarını anlayamaz.
acziyetin farkındalığı dayanışmaya, birlik beraberliğe yöneltir.
tasavvufi eğitimin temel vurgularındandır.
acziyetin farkındalığı aciz olmayan birini bulmaya yöneltecektir.
gücünün yetemediğini bir ömür öğrenemeyen insanlar başkalarını anlayamaz.
acziyetin farkındalığı dayanışmaya, birlik beraberliğe yöneltir.
tasavvufi eğitimin temel vurgularındandır.
her türlü kavramı kadın erkek ilişkilerinin tüketimine sunmaya hevesli anlayışların üretimiyle; ilişkilerin iki tarafı için zıt his ve düşünceleri yer değiştirerek yaşamaları durumudur.
"lafı uzattık" manasına gelen ve lafı uzatan bir cümle ama güzel.
sonu gelen gider mi? giden yeniden gelebilir mi?
kapitalizm kendi başını yiyebilir mi?
çağrışımlar için: "kardeşini elinden tut getir çocuğum?"
kapitalizm kendi başını yiyebilir mi?
çağrışımlar için: "kardeşini elinden tut getir çocuğum?"
dinler arası diyalog yanlısı bir anlayışın kendini ifade için zıttını göstererek "bu mu olsun peki?" imasında bulunduğu tanımıdır.
uzayda hayat var diyorlar!
"iş en geç"in söylenegelen hali olsa gerek.
"bütün mazlumların velisi" demektir.
50 karekterdeki lüzum-u iktisattan dolayı uyarlanmış bir sufi sözüdür ki aslı: Yaradılış toprağı nereden alınmışsa kabir de orasıdır.
bu kelamı eden dede efendiye "hocam bu yaratılış toprağı adem (a.s) için tek değil midir?" diye kimse sormamış da baş önde dinlenmiştir. sorulsaydı belki denecekti ki; "adem içün yeryüzünün herbir köşesinden toprak devşirilmiştir ve bu topraklar, adem'in sulbünden olma bizlerin kabir mekanları olsa gerektir"
amma söz uzar ve dede efendi "sormasaydın be evladım da itikadını aklının eline vermesydin" diyebilirdi. yok yok en baştaki sükuta bir "çıt" bile eklenmemeliydi.
bu kelamı eden dede efendiye "hocam bu yaratılış toprağı adem (a.s) için tek değil midir?" diye kimse sormamış da baş önde dinlenmiştir. sorulsaydı belki denecekti ki; "adem içün yeryüzünün herbir köşesinden toprak devşirilmiştir ve bu topraklar, adem'in sulbünden olma bizlerin kabir mekanları olsa gerektir"
amma söz uzar ve dede efendi "sormasaydın be evladım da itikadını aklının eline vermesydin" diyebilirdi. yok yok en baştaki sükuta bir "çıt" bile eklenmemeliydi.
mekanın şerefi orada bulunanın şerefindendir demektir.
bu durumda örnek vermeye kalkıldığında şeref de o mekandan uzaklaşır mı? *
bu durumda örnek vermeye kalkıldığında şeref de o mekandan uzaklaşır mı? *
girilen başlığı "acaba internette başka malumat bulabilir miyim?" diye google da arattığımda karşıma sözlükteki başlığın çıkmasıyla gerçekleşen durum.
şöyle bir hüküm cümlesinde geçmiş söz öbeğidir: milletimizin (veya halkımızın) muhabbete ihtiyacı vardır adalete değil. çünkü "adalet istiyoruz, haklarımızı istiyoruz" söylemleri ayrıma yol açar zira adalet haklı ile haksızı ortaya koyup ayrım yapacaktır oysa halkımızın birliğe ihtiyacı vardır, yani bir arada olmaya yani ki muhabbete ihtiyacı vardır.
tekrar anlam kazanmasının bir otomatisite gibi gerçekleşmesi nedendir? insanın anlamsızlıkla yaşamaya tahammülünün olmamasındandır. neden yaşamak için anlamlı bir hayata gereksinim duyarız? neden anlayamadığımız her şeyi "mutlaka bir açıklaması vardır" dayatmasıyla karşılarız? bir mecburiyetimizin olması ve bunun karşısına bir anlamı sahiplenerek dikelmemiz o dibe vuran tek soruya mı vardırır; herşeyi bilen varlık insan olamayacaksa tüm alemin bilinemeden var olması nedendir? ya da herşeyi bilen varlık tanrı ...
muhtemelen kırkbirincide de enbaşa dönüyordur. bu ihtimalin üzerine binaen; tüm flashback'ler kırkbirinci söylemin ürünüdür.
"kaosum ben", varlığımın saçılmışlığı
Kaos ki düştü kuantumun seyrinden
Ne yanımdan şimdi eksilir kaldırımlar
Of! ki "Levlake" sessizliğin ezberinde
Oynayan çocuk dinleyecek beni
Kaosa düşmeyi bilmeden daha
Elinde karabasan çomağı
Yalvarışlar taşacak bu geceden
Yine fısıltının fermuarı açık
Yoruluyorum yazacakken
Beni dairenin bir ucuna kondurun
Ne yazık! Ne yazık!
Kaos ki düştü kuantumun seyrinden
Ne yanımdan şimdi eksilir kaldırımlar
Of! ki "Levlake" sessizliğin ezberinde
Oynayan çocuk dinleyecek beni
Kaosa düşmeyi bilmeden daha
Elinde karabasan çomağı
Yalvarışlar taşacak bu geceden
Yine fısıltının fermuarı açık
Yoruluyorum yazacakken
Beni dairenin bir ucuna kondurun
Ne yazık! Ne yazık!
bu aforizmanın idddiasına göre gerçekleşen güçlenişin hazırladığı insan acaba ne ile savaşa hazırlanabilmiş olacaktır? daha sonraki acılrla mı, ölümle mi, tanrı ile mi? daha büyük acıya karşı hazırlıklı olmak o büyük acının güçlendirişini de azaltmayack mıdır?
ya da bir ömür her gün acı yaşamak bizi güçlendirse ne olur? bu güçleniş olacak diye acılara gülüp geçmeye başlayabilecek miyiz?
aslında bu aforizma bir ömür her gün acı yaşanamayacağı ön kabulüyle makul olabilir. yoksa her gün yaşanacak acıya, sırf güçlendirir diye kimse katlanamaz. nietzsche söyledi diye susup kalmayacağız değil mi?
bizim kültürümüzde ise acılar insanı terbiye eder ve "ahiretin tarlası dünya" anlayışı içinde tutarlı oolan anlayış budur.
ya da bir ömür her gün acı yaşamak bizi güçlendirse ne olur? bu güçleniş olacak diye acılara gülüp geçmeye başlayabilecek miyiz?
aslında bu aforizma bir ömür her gün acı yaşanamayacağı ön kabulüyle makul olabilir. yoksa her gün yaşanacak acıya, sırf güçlendirir diye kimse katlanamaz. nietzsche söyledi diye susup kalmayacağız değil mi?
bizim kültürümüzde ise acılar insanı terbiye eder ve "ahiretin tarlası dünya" anlayışı içinde tutarlı oolan anlayış budur.
inanıyor olsak bile modernleşen zihniyetimizin kavramakta güçlük çekeceği bir ifadedir.
ifadeyi aynen kullanan hilmi yavuz şöyle der: Ölüm, bütün dinlerde olduğu gibi, islamda da, muhalled bir meseledir. Kur'an, ölünün 'tadılan' (zaika'ya ait) bir şey olduğunu bildirir bize. Tat, acı ya da tatlı (ekşi, tuzlu, kekremsi) olabilir. Kur'an, ölümü, tatma duyusu ile ilişkilendirerek yaşanır (yaşanan) bir olguya dönüştürüyor. Ve onun ne tatta bir ölüm olacağının anlaşılabileceğini buyuruyor.
Wittgenstein, 'ölüm, yaşanmaz' diyordu. Kur'an, ölümü hayatın içine yerleştiriyor. Dolayısıyla, Müslüman insan için, ölüm eskatolojik bir mesele değildir;- bu Dünya'nın meselesidir.
ifadeyi aynen kullanan hilmi yavuz şöyle der: Ölüm, bütün dinlerde olduğu gibi, islamda da, muhalled bir meseledir. Kur'an, ölünün 'tadılan' (zaika'ya ait) bir şey olduğunu bildirir bize. Tat, acı ya da tatlı (ekşi, tuzlu, kekremsi) olabilir. Kur'an, ölümü, tatma duyusu ile ilişkilendirerek yaşanır (yaşanan) bir olguya dönüştürüyor. Ve onun ne tatta bir ölüm olacağının anlaşılabileceğini buyuruyor.
Wittgenstein, 'ölüm, yaşanmaz' diyordu. Kur'an, ölümü hayatın içine yerleştiriyor. Dolayısıyla, Müslüman insan için, ölüm eskatolojik bir mesele değildir;- bu Dünya'nın meselesidir.
devam edegelen, sürekli demektir.