bugün

tek tip askerlik

askere gidip de askerlik anısı anlatmayan yoktur galiba. e süre uzun tabi, sosyal bir ortam, değişik karakterler ve olaylar gelişir... askere gidip de gelen, çoğunlukla da er olarak yapmış kişilerle konuşulduğunda çıkarılan enteresan bir sonuç vardır ki, bunu rütbeli veya rütbesiz olarak askerliğini tamamlamış herkes teyit edecektir; o gerçek şudur ki: askerde yapılan ayak işlerinin haddi hesabı yoktur ve sorulur: bu süre neden bu kadar uzundur? acemilik eğitimi sırasında askere silah tutmasını, yatıp kalkmasını, sağa sola dönmesini vb temel eğitimleri verirsin. sonra dağıtıma yollanır bu adamlar. gittikleri yerlerde mesleklerine göre yeniden dağıtılırlar kimi zaman askeriyenin işlerini yapmak üzere. tamam anladık buraya kadar. peki adam fırıncıysa 15 ay askeriye de ekmek yapar, sağlık memuruysa revirde 15 ay doktorla hasta bakar, aşçıysa 15 ay yemek yapar, işi gücü yoksa patates soyar. tamam da neden 15 veya 12 veya 9 ay bu işi orda yapar? nüfusumuz mu yetersiz? gerekçe nedir?
herkes temel eğitimini almışken, adamın hayatı boyunca asker olarak kalmayacağı kesinken, işi en iyi şekilde öğrense ne olacak yani? diyelim erin birine bilmem kaç kalibrelik top ile 12 den vurmayı öğrettik. adam attığını vuruyor. ama gelip geçici sonuçta. teskere aldı gitti. sonra? bu adam topçu mu? değil, ne işe yaradı 15 ay? bitti gitti o muhteşem topçu. haydiii sen sağ ben selamet... hiç... kalanlar birkaç tane anı o kadar.
askerlik olmalı ama süresi 9 ay da olsa gerekçesi hiçbir zaman açıklanmaması sebebiyle uzundur. eğer askere gidip gelen herkes ayak işleri yaptığını anlatıyorsa, askeriye mecburiyetten doğan bir şeyi kullanıyor demektir. hepimiz asker olalım ama sürenin bu denli uzun tutulmasını ya birisi açıklasın, ya da mantıklı bir süre yapılsın. çünkü herkes hayatta bir yerlere gelmek için çabalıyor. kimileri diğerlerinden daha çok çabalıyor ve askerlik her erkeğin belinde bir kambur gibi en umulmadık zamanda planları alt üst eder cinsten karşınıza çıkıyor. kimisi kız vermiyor, kimisi iş. süre uzun, sonuç belli değil. adamlar da haklı, diyecek bir şey yok. işin psikolojik boyutunu falan es geçtim, bu kadar başka faktör varken salla zaten onu.
demek o ki; tek tip askerlik veya çok tip askerlik yerine stabil, gerekirse paralı veya başka bir formülle diyelim işi bilen, profesyonel bir ordu gerekli. alanında uzmanlaşmış kalıcı adamlardan kurulu birlikler yani. tıpkı amerika ordusu gibi. hani filmlerde o genç der ya hep "orduya yazıldım jeyyyyynn" falan muhabbeti işte. gelip geçici adamlarla, kara düzen zor bu iş. gerçi böyle gelmiş böyle gider ya neyse...